19 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

19 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

îi.bba Odasında 250 Doktorun Mahkemeye Verilişi İyi Tesir Yapmadı Hak yerine verilen doktorlar, para kazanamadıklarını söylüyorlar Aylık taahhüdlerini Etibba odasına ödemedikleri için hak yerine verilen doktorlardan bir kısmı bu karara itiraz etmişler- dir, Doktor Sadi, dün bir mu - harriririmize bu iş hakkında şunları söylemiştir: vra “Hiç şüphe yok ki, her çe- şid kurum üyelerinin en ön ödevi aylıklarını düzgün vermeleridir. Etibba odasına yazılı üyelerin d_e bunu yerine getirmeleri önem li ve gereklidir, Fakat, beş on doktor hariç tutulursa, İstan- bulda muayenehane sahibi dok- torların hayatlarını cok güçlük- le_ kazandıkları mîıhakk.;kUr. Bütün doktorların refah içinde oldukları zannı, bir iki meslek- daşın apartman sahibi bulunma larından ileri geliyor. İstanbu- lun binden fazla doktoru var. .'_Bı_.mlan;ı yüzde yetmişi ıztırap içindedir. Bunun da en bariz mi sali mesleki kurumlarına aidat- larını veremeyişleridir.., ( Dolştor Sadiden sonra, diş ta- _ı_blerı ve eczacılarla da görüş - tük. Eczacı Süheyl ve diş tabibi Burhan hemen aynı şeyi söyli - yefek dediler ki: “— Oda, bizden sınıf farkı a- yırmadan yılda 12 lira alıyor. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıfa birdir. Bir defa aksak nokta bu- radadır. Sonra işlerin gevşek gi- dışı: bu parayı muntazam ver- meğe mânidir. Etibbat odasın- dan bir fayda görmeyişimizi de buna katarsanız bütün mesele aydınlanmış olur..,, Bizim duyduğumuza — göre, eczacılar, Etibba odasından ay- rı bir oda kurmak için bazı te- şebbüslere girişmişlerdir. Bu - nun sebebi, fazla olarak Ticaret odasına da kayıdlı. olmaları, o- raya da ayrı bir aidat vermeğe mecbur oluşlarıdır. Diş tabibleri ise, Etibba odası heyetinde — kendilerin - den murahhas bulunmadığın - dan şikâyetçidirler: “Odada he- kim, diş tabibi, eczacı ve ebe bu- lunduğu halde idare heyeti yal- nız hekimlerden müteşekkildir,, diyorlar. Aylıkların muntazam verilmeyişini buna atfedenler de vardır. Duruşmalara başlandı Etibba odasına aidatlarını ve- remedikleri için hak yerine ve- rilen 250 doktordan bir kısmı- nın duruşmalarına dün Sultan - ahmed beşinci sulh hukuk hak yerinde bakılmıştır. Dava edilen doktorlar hak yerine gelmedik- leri için sorguları başka güne yazılı olanların ödedikleri aidat kalmıştır. POLİiS İki kızı Döven mavnacı Çırçırda Turşucu sokağında oturan Neriman ve Zarife adın- daki iki kız kardeş Kasımpaşa- da oturan ablalarına gitmek ü- Zzere evvelki gece 22 de Unka - pant- köprüsünden geçerlerken Mavnacı Ali tarafından tecavü- ze uğramışlardır. İki kız dövü- lüp, tahkir edildiklerni iddia et- tiklerinden suçlu Ali yakalan - Mıştır, * Rminönünde Ayazmakapıda Oturan Ahmet evvelki gece 23 te Abanoz sokağından geçerken sabıkalr deli Enver yanına so - ak 15 lirasını çarpmıştır. y er yakalanmıştır. Y Evvelki gece bir buçukta enikapıda Y_ah boyunda Süley îmahvmne_ gelen portakal s«ahveci Süleymanı bı- çakla kasığından Yarlîhaı Cen'lhpaşa n ne kaldırılmış, suçlu yakaları Ü YENİI KITAPLAR en fakültesi doçentleri Tahsin ıRu;tü “Uzvi ıuxıiııı:e: adlı, 'Çmverıite talebesine mîn" sus bir eser y ve eser Üni: Halkevi Başkanlığı Uzu zamandariberi İstanbul Halkevi Başkanlığını yapmakta olan Refi Celâl Bayar, başkan- lıktan istifa ettiğini İstanbul vi- lâyeti parti idare heyetine bil dirmiştir, Parti-idare-heyeti Refi Celâl Bayarın istifasını kabul etmiş- ve yerine Tıb fakültesi dekanı Nureddin Ali Erkulu seçmiştir. Profesör Nureddin Ali dün- den itibaren Halkevindeki vazi- fesine başlamıştır. Refi Celâl Bayar da dün ak- şam Ankaraya gitmiştir. e— Şeyh Saidin kardeşi Maalkarada oturması gere- ğirken gizlice İstanbula gelme- sinden ötürü yakalanarak mah- kemeye verilen Şeyh Saidin kar deşi Tahir, Jandarmaya veril - miş ve baskı altında Maalkara- ya gönderilmiştir. Duyduğumuza göre Tahirin Maalkaradan gizlice nasıl bu - raya geldiği ve orada vaktinde duyulup duyulmadığı hakkında versite Rektörlüğün i diümitlir. üğünce takdir e- pılmıştır. mıştır. beş yirmi kilometrelik bir yer is- tiyecğiz. Gökpınar suyunu ke - sip badem bahçelerine vermek için bir projemiz var. —Turgut bey gelince her halde sizinle gö- rüşecek. Demir bey bu miıntakanın şenlenmesinden memnun olu - yordu. Yalnız tapu senedi ile e- linde olan arazinin hududu on iki bin dönüm tutuyordu. İçinde yaylalar, pınarlar ve Gökdere gibi oldukça kuvvetli sular olan bu arazinin yarısın - dan artığı işlenmiyordu. Bu ham toprakların bilgili ellerde işlenmesi her halde ona da büyük bır servet getirecekti. Yemekten sonra uzun bir dü- dük sesi ile beraber gazino bo - şalrverdi. Yalnız bir kaç Lehli kadın bir araya — toplanmışlar, yüksek sesle konuşuyorlardı. , Şahin bey de kalktı. Müsaade | saadeni alâkalı memurlardan sorgu ya- istedi; 3 — Bugün iş başındayım. Mü zkıa “âiyecegı“ im, dedi. Ga- ydınızı şimdi yaptıra- kımcagnnı. Beş ,en dakikaya kadar ve pk a getirirler . K & Dası ile selâm vererek çe - tiı i. Erguvan bu ü gezin - den, hele Yemekten çolk: mem- ıînoy. Çiftlikte geçen biribirin: İ günleri değişeâr:ıeığuîm eg T TAN MAHKEMELER Kim kimi Dövmüş? Ropen isminde birini, alaca- grolan 160 kuruşu istediği * çin karı koca elbirliği ederek dövdükleri ve yaraladıkları id - diasile suçlu Eli ve karısı Gül - yananın dün üçüncü cezada du- ruşmaları yapıldı. Gülyana, Ro- pene borçlu olduğunu inkâr et- medi. Fakat: “Dayağı atan biz değiliz, Bilâkis, kocam ondan dayak yedi,, dedi. Eliya da şunları söyledi: — Ropenin amcası oğlu, bi- zim evde kiracı idi. Fakat kira vermiyordu. Ropene, alacağını, amcanın oğlunun vermediği ki- rasına tut.. dedik, dinlemedi. Benim üzerime yürüdü ve ka - yısla boğazımı sıktı. Mahkeme şahitlerin çağırıl - ması için başka güne kaldı. * İstanbuldan Burgaza git - mek üzere bulunan Bulgar ban- dıralrı Burgaz vapuru tayfasın- dan İstelyano şüphe üzerine çev rilmiş ve üzerinde (3000) ü gü- müs olmak üzere 20 bin 550 le- va çıkmıstir. Ecnebi dövizi kaçırmak su - çundan dolayı müddei umumi- likçe İstelyano hakkında taki- bata başlanmış ve kendisi tevkif edilmiştir. * Dükkânında 170 mavzer tü feği ve bir büyük kama ile kaçak asker cigarası bulundurmaktan suclu Kuru Ceşmede aşçı Mus- tafa, dün üçüncü cezada sorgu- ya çekildi. Aşçı Mustafa, dükkânında bu lunan mavzer tüfekleri için: — Ben bunların fişek oldu- ğunu bilmiyordum. Dükkânın eski sahibi gününde birisi hırale- mış. Ben de-kaldırdim, bir gaz sarndiğı içine sattım. Sonradan bunların geçen sene Tophane rıhtımında tutulan tüfeklerin fi- şeği olduğunu söylediler. Mahkeme, suçlunun geçmişi sorulmasına karar verdi. * 170 bin liralık şeker kaçak- çılığı yaptıkları iddiasile tevkif edilen dört kişi ağır ceza mah - kemesine itiraz etmişlerdir, Mü- racaatları gözden geçiriliyor. * Ford fabrikasındaki yol- suzluk dolayısile sorguya çeki- len gümrük memurlar " ruşmalarına dün sabah sekizin- ci ihtisas hak yerinde bakılmış- tır. Duruşma, tetkikat için baş- ka güne kalmıştır. Almanyaya yumurta Almanya ile aramızda yapıl- mış olan yeni ticaret uzlaşma- sında Almanlar yumurtalarımı- zı kontenjana bağlamışlar ve bir yıl için 22000 kental ayırmışlar- dı. Dün Almanyadan gelen bir telgrafta ilk üç ayın kontenjanı ibldirilmiştir. Bu telgrafa göre mayıs sonuna kadar Almanya- ya-2000, haziranda 500 tem- muzda da 500 kental 'yumurta yollayac;ğız." Bu kontenjan ü- zerinden bugün Almanyaya ilk olarak 3 vagon yumurta yollan- SAĞLIK ÖĞÜTLERİ Dalları bastı kiraz Kirazı, bu güzel yemişi ilk defa bütün âleme tanıttırmış o- lan bizim Giresun tarafıarı ol- duğundan on. karşı da saygı beslememiz lâzımdır. Kiraz gü- zel mevsimin — müjdecilerinden biri olduğundan her de- virde tazeliğe alâmet olmuştur. Bir vakitler genç kızlar yazlık şapkalarının üzerine süs olarak kiraz taktıkları zaman ne kadar güzel görünürlerdi! Şimdi de! yaşlanmak - istemiyen bayanlar şapkalarına bir tane olsun kiraz takarak gençliklerini natırlatı- yorlar. Kirazın içinde yüzde seksen sudan sonra yüzde on şeker, iki idrat dö karbon,* yüzde 0,7 al- bümin vardır. Vakıâ besleyici bir yemiş sayılmaz. Kiraz için: “Arsamdan dut yetişmese, ço- cukların boynunu kendi sapıma benzetirdim!” sözü de ondan ileri gelmiş olsa gerektir. Fakat beslenmeden daima bir şey yemek istiyen, zayıfla- mağa çalışan kimseler için ki - raz birebir gelir. Çünkü içinde şeker olduğundan insanı kuv- vetten düşürmeden zayıflatır. ' Vaktile pek şişman bir hekim hergün büyük bir kayık tabağı dolusu kiraz yer, böylece doy- mak bilmiyen açlığını aldatır ve daha ziyade şişmanlamaktan geri kalırdı. Bu usulü zayıfla- mak istiyen hastalarına tatbik eden başka hekimler de vardır. Bir tanesi, artritik bir adama günde bir buçuk kilo kiraz yedi- rerek ve bir bucuk kilo da süt içirerek O adamı bir ay içerisimn- de — kuvvetten düşürmeden — on altı kilo zayıflattığını anlat- maktadır. Kirazın içindeki şekerin en büyük kısmı levüloz cinsinden olduğu için, şekerin çokça ol- ması diabetli şişmanlara de pek dokunmaz. Yalnız midesi bozuk olanlar, çocuklar ve yaşlı adam- lar kirazı olduğu gibi yerlerse iyi hazmedemezler. Önlara da vişne kompostosu kalır. Kirazın saplarını kuynatarak içmek frenklerde, halk arasında ! Dek yayılmış bir âdettir. Bunun la “Böbdre t akaml kumlarını çıkarırlar. Bu faydalı içkiyi yamak ta pek kolaydır: Bir avuç dolusu (30 gram) ki- raz sapı bir İlitre su içerisinde on dakika kaynatılır, sonra kaynar halde yarım kilo taze kiraz — kışın yarım kilo vişne kurusu — üzerine dökülerek bir tülbentten süzülür. Pek lezzetli ve faydalı bir içki olur. Kirazı yemiş olarak yemek- ten hoşlanmıyanlar, hele kiraz saplarından yapılan içkiye nef- retle bakanlar ise, kirazla yapı- lan Maraskino likörünü içerler. Doğrusu o da pek lezzetli, nefis ve kibar bir likördür. Tabii, faz- la içmemek şartile. Lokman Hekim miz, düzgün bir hayat vardı. Ta- nıdığı insanlar da terbiyeli, tah- sil görmüş insanlardı, Asıl direk tör Turgut bey de kendisine çok saygı gösteren bir adamdı. Demir beyi memnun eden bir cihet te bugün Şahin beyden al- dığı haberdi. O kendi ham arazisinin böyle k_uvvetli sermaye ile işletilme - sinden çok istifade edecekti. rin Mardinden çok yakıı Pasib- dan daha güzeıç:iı- yerdi ei Mardine ne zaman gıtse biz çok dedikodular — oluyordu. Ve orada zaten alışveriş etmekten başka bir şey yaptığı yoktu. Fa- kat burada her şeyde bir Avru - pailik, yenilik, zevk ve neşe var- Demir bey de başka bir noz - tadan burasını beğenntişti, Bir kere Erguvan için temiz, terbiyeli bir muhit bulmuş olu - yordu. Artık genç kız için yaşı- na göre eğlenceler bulmak lâ - zımdı. Bir çiftlik patronu olma- sına rağmen zeki adam bunu A takdir ediyordu. Basibrin'de te- Baba kız tam bir sevinç ve ne- şe ile Basibrin'den ayrıldılar. * & k Boş ve ağaçsız dağlardan aşı- Ti ve kızgın güneş altında âde - ta yerden fışkırır gibi kurulan ka.“ba Avrupada, Amerika- sehirlee SOk rastlanan - fabrika vi irlerinden birine benziyor - İş başındakilerin coğ ) idi. Sermayenin ecnîgigıılşncîseıbl nın da bunda eli olmakla bera._ ber bu işte Türk mühendis ve i; çilerinin henüz acemi ©o ş—_ nın da tesiri vardı. Mühendis Turgüut uzun yıllar bu şirketin â- deta eli ayağı olduğu için hem TTT M L PKT — tecrübe ve bilgisinin hakkı ola- rak direktörlüğe getirilmişti. Fakat asıl salâhiyet gene idare meclisinin elindeydi. Merkezi Varşovada olan şir- ketin sermayedarları arasında Fransız ve İngiliz kapitalistler de vardı. Her yıl idare meclisin- den bir murahhas Basibrin'e ge- lerek vaziyeti ve tesisatı yakın- dan tetkik eder, rapor yazardı. Mühendis Şahin bey bir tesa- düfle İstanbulda bu şirket mu - rahhaslarından bir Fransızla ta- nışmış ve buraya kadar gelmiş- ti. Turgut genç mühendisi ateş- li ve çalısmağa hevesli bulduğu için alıkoydu. Terbiyeli, iyi bir ailenin çocu- guydu. Bunun içindir ki Turgu- dun itimadını pek çabuk kazan- dı, İstirahat fikri ile — İstanbula giderken Şahinden daha çok es- ki mühendisler olduğu halde ye- rine vekil olarak onu bırakmıştı. Genç mühendis iş başında hisselerine iştirâk etmiş hem de büsbüt_ün_ değişiyordu ve bu ağır başlılığı ile herkes, hattâ kendin Amerikada Cumhur başkan- lığı mücadelesi başladı Hükümet adamlarımızla siya sal mülâkatlar yapmak üzere İstanbula geldiğini yazdığımız Amerikanın bir çok gazetelerini temsil etmekte olan Mis Gladys Baker ile dün Amerikanın siya- sal vaziyeti hakkında bir görüş- me yaptık, Amerikalr meslekda- şımız Âmerikanın bugünkü va- ziyetini su suretle anlattı: — Amerikalılar bugünkü si - yasal ve ekonomik vaziyetten hiç memnun değillerdir. Cumur Başkanı Roosevelt iktidar mev- kiine gelirken — Amerikalılara yaptığı vaidleri yerine getire - memiş vaziyettedir. Roosevelt her şeyden evvel Amerikalılara refah vadetmişti. Halbuki Ame- rikalrlar her şeyin çabuk olma - sını isterler. Amerikada refah o- lamayınca halk sabırsızlanmağa başladı. Bu sabırsızlık Cumur Başkanımın plânındaki tedbirle- rin derhal semeresi görüle- memesinden doğan bir hoşnudsuzluk — eseridir. Bu sebeble 1936 senesin- de yeni yapılacak seçimde Roo- esvelt'in tekrar Cumur Başkan- lığına seçileceğine hiç kimse ih- timal vermiyor, Şimdi Cumur Başkanlığı için yeni bir isimden bahsediliyor. O da Lousiana âyanından Huey Long'dur. Bunu — Amerikada radyo papası diye tanınmış olat Coughlin adında bir papas, rad: yoda verdiği konferanslarla mü dafaa ediyor, propagandasını yapıyor. Coughlin verdiği söylevlerde Roosevelt idaresinin aleyhinde alması, esasen Cumur Başkahnı- na aleyhtâr uotaam halkı kendine celbetmeğe kâfi geliyor. Bu-ada mın Amerikada nüfuzu vardır. Geçenlerde Cumur Başkanı, A- merikanın Lahey divanı adale- tine girmesine taraftar olduğu Salde buna mâni olan bu papas- .tır. A L da O gına repüblikenlerin gelmesi ih- timali varsa da eski Cumur Baş- kanı Hoover'in gelmesine ihti - mal yoktur. Repüblikenler Amerikada si- yah at adı verilen halkça henüz bDımmmıyen bir Şahsiyeti gelecek intihabatta Cumur Başkanlığı i- çin- namzed — göstereceklerdir. Fakat bu şahsiyetin kim olduğu nu şimdilik saklı tutuyorlar. Hoover de bu namzede müzah-- ret edecektir. Profesörlerin açık dersleri Üçüncü dahili hastalıklar se- riryatr ordinaryüs profesörü E- rih Frank 31 mayıs salı günü saat 12 de şeker hastalığı, ku- lak, boğaz, burun seriryatı or - dinaryüs profesörü Rutin 22 ma yıs çarşamba saat 17 de gürül- tülerin işitme Uzvuna yaptığı zararlar mevzulu açık derslerini' Tıb fakültesinde büyük dersha- nede vereceklerdir. den- çok yaşlı ve — tecrübelileri bile kendisini sayıyordu. Turgut ilk defa onun bu kadı- nı az yerde gençlik hevesile ka- sabanın ahengini — bozacak bir münasebetsizlikte bulunmasın - dan korkmuştu. Lehli mühen - dislerin, — teknisiyenlerin çoğu evliydi ve bu mıntakada eşleri - ne pek sık tesadüf edilmiyen gü- zel, sarışın ve'dinç Polonezler Basibrin'in âdeta süsü, ihtişamı sayılıyordu. Bugüne kadar yaşadıkları sı- cak ve samimi cemiyet hayatı onları kadın, erkek farkı duyur- madan bir arada kay?aştmmş - ti. Her gün bir arada yiyip iç - mek, eğlenmek onları âdeta bir ailenin dalı, yaprağı haline ge - tirmişti. Bu ahenk — yıllardanberi hiç bozulmadan devam ediyordu. Genç mühendis Şahin Basib- rin'e geldiği zaman Turgut o - nun şen, serbestehallerinden go- cundu ve bu açık genç ona ilk | verilen ölüm cezasını müebbed H bP3FavineMillam oRüSHEYEK ü 19.5.-09035 —<— İtalyada Bir Çarpışma oldu Roma, 18 A.A, — Lece eya- letinde Trikase şehri belediye konağının kapısından içeriye zorla girmek istiyen ahalinin ü- zerine Karabinyerler ateş açmış ve 15 kisi yaralanmışlardır. Yaralılardan ücü sonradan öl müştür. Halk, köoperatif agri - kültür konsorsiyomuna baskan olarak seçilen komiserin şahsı- na itiraz etmek istiyordu. Bay * sallık derhal iade edilmiştir. —— Litvanyada idama Mahküm Naziler Berlin, 18 A.A, — Dört Al - manı ölüme mahküm eden Ko- nas divanı harbinin kararı, ga- zetelerin hiddetini uyandırmış - tt Bazı gazeteler, Memel statü- sünü imza eden devletleri bu hâ diseden mesul bildirmektedir - ler. Prüsişe Zeitung diyor ki: “Soysallığı bir kaç yüz yıl ge- ride olan üçüncü derecede bir hü kümetten gelen bu meydan 0- kumayı, Almanya acı acı karşı- lamaktadır. Doyçe Algemanie Çaytung da diyor ki: Bu hükümler adalet fikrinin değil, kin ve garazin mahsulü - dür. Ölüm cezaları hakkında hükümler infaz edilemez ve e - dilemiyecektir. Kreuz Çaytung gazetesin- den: Kovno diplomatları, bu hük- mün tatbik edilemiyeceğini bil- melidirler. Yoksa ölülerimizin kanı Alman ve Litvanya ulusla- rı arasında geniş bir ırmak gibi akacaktır. Berlin, 18 A.A. — Burada söylendiğine göre, Litvanya cu- — muür başkanı, 4 Alman hakkında — kürek tezasına çevirmiştir. —e Tayfa grevi Paris, 18 A.A, — Deniz ticas kabul etmiştir. Bakan, buntar - dan arkadaşlarını kandırıp gre- vi uzatmaktan — vazgeçmelerini — dilemiştir. sari Fildbd — Heyet, bakanla - görüşmeleri- ada sonucüunu, sendikaya bildir” mek üzere Havr'a dönmüştür, Bertran, işlerini yüzüstü bırâ karak ayrılan denizciler hakkıl da açılan tahkikatın çabuk yü * rütülmesini alâkadar makamla* ra emretmiştir. | ZSULTORAEUUOAM AAA DAUA U KA GO CA LEK IA Deniz yolları IŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy Köprübaşı Tel. 42362 — Sirkeci Mühürdar- H z H - H Z îı*ııııııı"d' Han. Tel, 22740. ygı ğ İskenderiye yolu ANKARA vapuru 21 Mayıs 2 SALI günü saat 11 de İsken” 3 £ deriyeye kadar. (2761) ETİ DDD L DD önce ele avuca sığmaz bir çaP” kın hissini vermişti. _ Fakat bu fikrini değiştiri için kısa bir zaman yetmişti- Ş:; | hin iyi terbiye almış, dürüst | görünüşüne: göre içi aha 9B bir gençti. nra Bu kanaatı bulduktan sobîf Turgut onu — iş üzerinde de , çok tecrübelerden geçirdi V€ if” ladı ki yaşına göre Şahin te li ve ağırbaşlı bir iş adamıC' , Bundan sonra — onu kend g8 daha yakın işlerde çalıştırm? başladı. ÇÜĞ Şimdi o İstanbulda olduğ” çin Şahin vekâlet ediyordu- da Yirmi beş, yirmi altı yasıT' ) bir delikanlı için böyle dar4 bir yerde, âdeta —göz haps'fliı ş geçen hayat pek cazibeli de$ dir. Fakat Şahin hayatın h“.ğ;, | man arzulara göre yürü!f'j’;;nq | ne inanan doğru düşünceli & Cin — lerdendi. Bunun için Bas! mihanikt hayatına uymaâ ç- sıkılmadı. Burası kendisi, "" gü eği için âdeta bı:( âııga , yar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: