CommOdor e 64 *ünüzü aldınız. Bilgisayarın, bilinen ve bilinmeyen tüm soruları cevaplandıracak bir bilgi bankası olmadığını az zamanda öğrendiniz. Ama 64'ün marifetlerini de azar azar keşfetmeye başladınız; önce “Raid Over Moscow''da Moskova'yı bombaladınız. “One On Öne”'da Larry Bird'le basket attınız. Birkaç sınav sorusu cevaplandırmaya çalıştıktan sonra, klavyede biraz gitar çalışmayı denediniz. Sonra yazılarınızı bir kelime-işlem programında yazmaya başladınız. Belki de cep kalkülatörünüzü atıp, hesaplarınızı 64'te yapmaya alıştınız; defter yerine disket kullanmaya karar verdiniz. Ekranda yarattığınız sanat eserlerini eşe dosta gösterdiniz. Yavaş yavaş farkına vardınız ki, bu marifetli aletin yapabileceklerinin gerçekten sınırı yok. Hatta o kadar yok ki, COMMODORE-64'ü imal edenler bile daha neler yapabileceğini bilmiyorlar. Örneğin, bugün bir SAM programı her Commodore'cunun kasetine girmişken, ilk başlarda COMMODORE firması bile COMMODORE-64'ün konuşabileceğinin farkında değildi! Peki bu harika aletin aslında bir sıra elekirik sinyalini alıp bir dizi başka elektrik sinyaline çevirmekten başka hiçbir marifeti olmadığını söylesek ne dersiniz?