BİR ASTAR Kİ, YÜZÜNDEN PAHALI İR gerçek var: İsmet İnönü'ye milleti, normal şartlar altında oy vermiyor. Bu gerçeği AP bi- liyor, görüyor. DP de görür ve bi lirdi. Olayın sebebini uzun uzun tartışmak da mümkündür» deği- şik fikirlere sahip olmak da.. Ben- ce bu, bütün "güç zamanların a- damı" olanların kaderidir. Ama, değil söylemek istediğim bu Bir gerçek daha var: Milleti, İsmet İnönü'ye saygısızlık yapıl- masını, onunla uğraşılmasını ka- bul etmiyor. Bu gerçeği DP gör- medi, anlamadı. Demirel görüyor ve anlıyor gibi. Buna rağmen AP'- de bir temayül ve yer yer müfrit- ler bu partiyi DP'nin hatasına dü- METİN TOKER şürmek istiyorlar. Orada burada İsmet İnönü adım değil, bir şanlı savaş yeri olan inönü'nün ismini taşıyan caddelere AP'li akılsız be- lediyeler musallat oluyorlar. İs- met İnönü'nün nadir resim veya heykelleri hakaret edici bir şekilde kaldırılıyor. DP'nin başını yemiş yazarlar tarzındaki AP yazarları İnönü'ye çirkince saldırıyorlar. Bir gerçek daha söyleyeyim: Milleti, ölüp gitmiş olan Adnan Menderesin arkasından da kötü lâf edilmesini sevmiyor. O millet ki, Menderes uğrunda küçük par- mağını kaldırmayı reddetmiştir ve o halk M, eğer 27 Mayıs günü Men- deres kendisine teslim edilseydi AKİS ona, Bağdatlıların Nuri Sait'e yap- tığını yapardı. Bir takım gerçekleri, bunlar kütleyle ilgiliyse, fazla mantık a- ramadan ve toplum psikolojisinin inceliklerine vererek öylece, ol- dukları gibi kabul etmede fayda vardır. İsmet İnönü'nün halk gözün- deki durumu böyle bir haldir. İÇ unutmam, İsmet İnönü'lerle bir akşam Operadaydık. Onlar ön sıranın ortasındaydılar. Biz, ikinci sırada oturuyorduk. Bizim arkamızda AP milletvekillerinden biri, bir ateşlisi, Sadi Pehlivanlı vardı. İktidarda AP idi. İnönü, e- şiyle birlikte salona girdiğinde hemen herkes ayağa kalktı ve ken- dilerine büyük sevgi gösterisi yap- tı. Hemen herkes İnönü'leri derin ve samimi bir saygıyla alkışlıyor- du Pehlivanlı, kalkmayan ender kişilerden biriydi. Göze battığım farketti. Yarandaki, sanırım eşiy- di. Ona hitaben ve başkalarına da işittirecek tarzda, bir küçümse- meyle “İşte, bunun seçmeni de bu kadar!" dedi. Etrafındakiler bunu söyleyen genç adama kötü kötü baktılar. E kadar hatalı bir değerlendir- me! O akşam salonu dolduran- ların, hattâ İnönü'yü alkışla- yanların çoğunluğu, belki de İnö- nü'nün partisine oy vermemiş O- lanlardandı. Bunlar “İnönü'nün seçmeni" değillerdi. Ama, ömrü memleket hizmetinde geçmiş ve en ağır sorumlulukları, çoğu vakit gık demeden yüklenmiş bu seksen yaşındaki milli şahsiyete saygı göstermeyi insanlık ve türklük gö- revi sayıyorlardı. DP müfritlerinin yıllar yılı an- lamadıkları bu olmuştur. DP'nin liderleri de, pahalı ödedikleri bir takt hatası yapmışlardır. Partile- ri içinde ne zaman daha bir tesa- nüt kurmak isteseler, kendilerine karşı ağırlaşan tenkitleri durdur- mak lüzumunu hissetseler vasıta olarak lanmışlardır. Menderes, nezakettin- den de, serinkanlılığından da bir şey kaybetmemiş İsmet İnönü'- nün yüzüne karşı "profesyonel cani" diye haykırdığı gün, belki devrin bir avuç Pehlivanlısını hay- ran bırakmış, bunlar, onun İçin "Ne adam, be!" demişlerdir ama bu davranış halkın çak büyük ço- ğunluğunu rencide etmiştir. EN, gözlerimle görmüşümdür: İnönü'ye halkın düşkünlüğü iki halde zirve noktasına çıkar. Bunların birincisi, ufukta dış ve- ya iç bir milli tehlikenin belirdiği zamanlardır. , İkincisi de, kudret sahiplerinin İnönü'ye tasallutları arttığında. Emin olmak lâzımdır ki halk, kendi basit, fakat kuvvetli sezi- siyle İnönü'nün şahsı ile onun partisini, politikasını, siyasi fikir- lerini, görüşlerini birbirinden ta- mamile ayırıyor. Bu ikincilere normal şartlar altında oy vermi- yor. Sakat her şartta İnönü'nün şahsına saygı gösteriyor, sevgi gösteriyor, onu alkışlıyor, ona bi- raz da iftihar eden gözlerle bakı- yor, Bu, politika esnafının AP'yi de ilkel davranışlara itmekte olduğu şu sırada, partinin yüksek idare- cilerine iyiniyetle yapılmış bir ha- tırlatmadır.