21 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

21 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mertek hangi gözde? Türkiye'de Özel Sektö rün kendisini rahatsız hissettiğinden hiç şüphe yoktur. Bu rahatsızlığın sebebini Özel Sektörün çok mensuba "Hınzır Go monistler! "e verir. Hattâ Güven Partisinin istifa etmiş kurucularının iddi aları doğruysa, bu heyu- la karşıya çıkarılarak Ö zel Sektörden yardım tır- tıklayan yeni bir politika esnafı türemiştir. Özel Sektörün atıl der- di, menfaatleri çelişen zümrelerden yapılma bir çorbaya benzemesidir. Te- melde, menfaatleri çatı- şan Sanayici ile İthalâtçı vardır. Bunların, kendi o- dalarını ayırma gayreti bundan gelmektedir. Tür- kiye döviz imkânları mah dut bir memleket oldu- ğu ve daha da böyle ka- lacağı iç'n eldeki yaban- cı paranın hangi orantı- lar içinde kimlere tahsis edileceği hep mücadele korusu olacaktır. Özel Sektörde, geçmiş yılların mirası, bir az sa- yıda "Oturaklı İş Adamı" vardır. Bir de çok sayıda “Kapkaçcı İş Adamı". İ kinci zümre birinciye na zaran daha kalabalık ol- duğundan "Özel Sektör a- dına konuşan ses" denil- di mi, kulaklara onların sesi gelmektedir. Bunlar kendi basit ve küçük he- saplarının peşinde bulun- dukları için Özel Sektör yurtta bir itibar sahibi olamamaktadır. Bir de, Özel Sektörün derhal harekete geçebile- cek yetkili Haysiyet Diva- nı tanında organı bulun- malıdır. Meşhur zeytinya ğı rezaletinin Özel Sektö- re verdiği zarar» acaba hangi "Hınzır Gomonist verebilirdi ki? Ama belki de hepsin- den önemlisi, bütün bun ları Özel Sektörün otu- rup da konuşmaması, ko- nuşmaya kalkınca şahsi hesaplarla birbirine gir. mesidir. 28 KOÇ — FORD — NAHUM Tenekeden motöre.. OTOMOBİL Koç Holding Şirketi? nin, Reliant Motor Com- pany ile birlikte çıkardığı ilk Türk otomobili Ana- dol ,birinci yılını başarıy- la doldurmuş bulunuyor. Bu bir yıl içinde, Anado- Tun, beklenilenin üzerin- de bir ilgiyle karşılanma- sı, Koç Holding Şirketi kadar Reliant Motor Company'yi de memnun etmiş olmalı ki, Reliant yöneticileri, Anadol'u ör- alarak, gelişme yo- lunda olan bazı ülkelerde de otomobil sanayii kur- maya karar vermişler. Bu ülkeler, şimdilik, Pa- kistan, İran ve Portekiz'- dir. Anadol'un bu başarısı, iş adamlarının olduğu ka- dar dış basının da ilgi- sini çekmiştir. Fransa'nın ünlü (Express dergisi, ilk Türk arabası hakkın da şunları yazmaktadır: "33 milyon insanın ya- şadığı, 60 bin arabaya sahip Türkiye, otomobil sanayiinde yavaş yavaş u- yanıyor: Türk iş adamla- rının en zenginlerinden, 62 yaşındaki Vehbi Koç, Reliant Company ile an- laşarak ilk Türk otomo- bili Anadol'u başarıyla satışa sürmüş bulunmak- tadır. Piyasaya çıkalı bir yıl olan Türk otomobilinin maliyeti 28 bin TL'dır." Bugün, yılda 3 bin A- nadol yapılmaktadır. Bu, Türkiye gibi az gelişmiş bir ülke için küçümsene- miyecek bir sayıdır. A- nadol'un ikinci yıl için plânı, Koç Holding oto- mobil kolu Genel Müdürü Bernard Nahum'un bil- dirdiğine göre 6 bin ara- adır. SALİH NEFTÇİ * HAVACILIK, Donald W. Douglas, dedelerinden, iş alanında temkinli olmayı ve iş zev- kini öğrenmişti. Prensip- leri ve DC3'ler -ünlü Da- kota'lar-, kendisini dün- yanın 1 numaralı taşıt u- çağı yapımcısı durumu- na getirdi. Fakat yirmi yıl sonra bugün, Bocing şir- keti kendisinden iki kat daha çok uçak yapmakta- dır. Oysa'ki daha 1957 yı- lında Bocing hiç bir pis- tonlu uçak satamazken Douglas'ın satışı 162'yi buluyordu. Bugün DC 8 ve DC 9la- rın kazandığı başarı bile Douglas'ı eski haline ge- tirebilmiş değildir. Şirket devamlı, zarar etmektedir. Hattâ son o- larak 75 milyon dolarlık bir de kredi almıştır. Yö- neticiler, şirketi kurtarma yolunda başka bir şirket- le birleşmeyi bile düşün- mektedirler Bakalım, THY için bu şirketten alınan uçaklar dengeyi değiştirecek mi? BANKACILIK Etibank, Sümerbank ve Denizcilik Bankasının, Türkiye'de toplam olarak 70'i bulan , şubelerinde, geçtiğimiz hafta panik vardı. Binlerce tasarruf sahibi, pazartesi günü çok erken saatlerden itibaren, “AZGELİŞMİŞLİK" Mİ, YOKSA "SANDIK" MI? Avrupa İktisadi ibi Teşkilâtı -OECD-, yayın- ladığı son raporun ürkiye'yi, en geri beş Av- rupa ülkesinin en gökle iliştirmiştir. Türkiye'nin nüfusunun hızla arttığı ve vatanda- tiz bir tek yumurta yiyebilmek için -bir Hindli gi- 3 gün beklemek lorunda kalmasa da- bir Ameri- li 2 yumurtayı mideye indirmesini o beklediği doğrudur. Türkiye'nin dışarıya 22 milyar lira borcu vardır. Bu yıl alınan dış yardımların yüzde 30'dan çoğu borç taksitlerine ayrılmıştır. 100 dolarlık dış yardımın 28 dolarının, daha baştan, faiz olarak ke- sildiği bilinmektedir. Kalan 72 doların ise, yardımı yapan ülkeden mal veya hizmet almak için kullanı- lacağı şartına bağlı olduğu acı bir gerçektir. bütün bunlar, Türkiye'nin geri kalmışlığının nedeni değil, sonuçlarıdır. Batılı iktisatçıların 1950'- lerde ortaya attıkları görüşler, günümüzde yeniden gözden geçirilmektedir. Azgelişmişlerin, kendi imkân- larıyla daha süratli kalkınabilecekleri, sefaletten kur- tulabilecekleri belirtilmektedir. Ama, Prof. Dube'nin dediği gibi, "bu ülkelerdeki sosyal - siyasal şartların değişmesine ancak kendi çıkarlarını pekiştirdikleri takdirde izin veren yöneticiler"in uyanması şartiyle... ÜNSAL OSKAY e AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: