MEŞHUR OLİMPİYAT KOMİTESİ Bir madalyonun basın toplantısında, Milli Olimpiyat Kurulunun tüzü- günü incelettiğini, bu kurulun böyle bir karar alamı- yacağını, olimpiyatlara katılma konusunda ancak Be- den Terbiyesi Genel Müdürlüğünün karar verebilece- ğini. Olimpiyat Kurulunun ceza yetkisi bulunmadığın, söyledi. Bu arada, bir gün önce kullandığı bazı sözleri geri aldığı da dikkatlerden kaçmadı. Örneğin, "Siz de üç-beş kişi biraraya gelip bir dernek kurabilirsiniz. Türkiye Milli Olimpiyat Kurulu, Cemiyetler Kanununa göre kurulmuş bir dernektir" derken, bu Kurula yet- ki tanıyanlardan birinin de bizzat kendisi olduğunu unutmuş görünüyordu. Bakan, bu sözleriyle, büyük bir çelişme içinde bulunuyordu. Zira, gelişigüzel bir dernek" olarak nitelendirdiği Türkiye Milli Olimpiyat Kurulunu mali yönden destekleyen, Beden Terbyesi Genel .Müdürlüğüydü. Yine, bu "gelişigüzel dernek'in, her olimpiyat öncesi, olimpiyat oyunlarına katılacak sporcuları onayladığını, bu görevi, kendisi Devlet Ba- kanı bulunduğu sırada da yerine getirdiğini Ocak her- halde unutmuş olamazdı. Sonra, bu Kurula "gelişigü- zel bir dernek" demekle, kendi kendini de suçlamış oluyordu. Çünkü Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, böyle, "gelişigüzel bir dernek"e - bilmiyerek! - büyük yetkiler tanımış, bu dernek için -yine bilmiyerek!- yüzbinlerce lira harcamıştı. Bu "gelişigüzel dernek" bugüne kadar, bütün spor adamlarından büyük ilgi görmüştü.Demek ki sadece Ocak değil, Türk sporu- nu yönetenlerin hepsi de - tabii bilmiyerek! - bu "ge- lişigüzel dernek"e yetki tanımışlardı! Madalyonun bir yüzü Modem olimpiyatların öncüsü Fransız spor gamı Baron Pierre de Coubertin, olimpiyat oyunları ön- cesi bir Olimpiyat Komitesi kurmuştu. ei AKİS iki yüzü Olimpiyat Kurulu -CIO- tarafından onaylanmış ola» milli olimpiyat kurulları, olimpiyat oyunlarına katıl- ma konusunda teklif yapma hakkına sahiptiler. Milli olimpiyat kurulları, her türlü politik ve ticari baskı- dan uzak kalacaklardı. Türkiye Milli Olimpiyat Kurulu da, Uluslararası m Olimpiyat Kurulu, Türkiye Olimpiyat Kurulunu onay- ladığı ve Türk sporunun temsilcisi kabul ettiği için Türkiye'yi temsile yetkili başka bir kuruluş mevcut olamazdı. Hele, Devlet Bakanı Ocak'ın söylediği gibi, birkaç kişi birleşip, Türkiye'yi Uluslararası Olimpiyat Komitesine karşı temsil edecek bir dernek kuramaz- lardı, kurmamışlardı. Milli Olimpiyat Kurulunun yetkili bir kuruluş olup olmadığını tartışmak gerçekten abestir. Ulus- lararası Olimpiyat Kurulu kurallarına göre kurulmuş ve bugüne kadar da görevini "iyi veya kötü- yapmış bir kurul, bazı kişiler ve özellikle Türk sporunun ba- şındakiler tarafından yetkisizlikle (o nitelendirilirken, kişisel çıkarların ön-plânda tutulduğu bir gerçektir. Ama, Milli Olimpiyat Kurulunun olimpiyat ilke- lerine uymadığı da bir başka gerçektir. Madalyonun öteki yüzü B' Kurul, bir defa çok geç uyanmıştır. Gazeteler, Amatör Milli Takım Tunus'a gitmeden önce, Amatör Milli Takımdaki futbolcuların hepsinin profesyonel olduğunu, değil Milli Olimpiyat Kurulu "üyelerinin, sporla ilgisi olmayan kişilerin bile dikka- tini çekecek şekilde yazmışlardır. Olimpiyat Kurulu üyeleri hu yanın karşısındahiç bir tepki göstermemiş- lerdir. Üyelerin hemen hepsi iyi biliyordu ki, Tunus'a 41