SİNEMA SİNEMATEK Zengin bir program Önceki yıl yalnız İstanbul'da, ge- en yıl da hem İstanbul, hem de Ankara'da film gösterileri düzenli- yen "Türk Sinematek Derneği", 1967-1968 mevsiminde zengin ve de- ğişik bir program uygulamaya ha- zırlanıyor. Zenginlik ve değişiklik, er'ay belli bir ülkenin veya çağın sinemasına topluca yer vermekle sağlanacaktır. Nitekim geçtiğimiz hafta başlıyan ilk gösteriler İsveç sinemasına ayrılmış cır.. Bu progra- mın başında Mauritz Stiller'in 1919- da çevirdiği "Herr Arnes Pengar - Arne'nin hazinesi" bulunmaktadır. 1919'un bu filmini, 1951'de Alt Sjöberg'in çevirdiği "Fröken Julie- Bayan .Julle" izlemektedir. Strind berg'in ünlü, oyunlarından birinin beyazperdeye aktarılmışı olan "Ba- yan Julie", üç kişi arasında ve he- men hemen tek bir dekor içinde geçmesine Tağmen, Sjöberg'in Stil ler ve Sjöström gibi ustaların sine- maya getirdiği yukarıda belirtilen unsurları değerlendirmeye (o devam ederken, bir yandan da Ingmar Bergman'a doğru bir köprü olduğu- nu ortaya koymaktadır. İsveç sineması programının son 38 DİŞİ BOND'UN AŞKI Matrak! iki eseri de zaten, yurdumuzdaki ö - zel ve genel bazı gösterilerdeki film- leriyle çok ilgi toplıyan Bergman'- dandır. Bunlardan 1953 tarihli olan "Gyclarnas af ton - Gezginciler ge- cesi" bir sirk çevresinde geçmekte ve Bergman'ın o kadar ustalık ka- zandığı kadın - erkek ilişkilerini son derece kötümser bir havayla işle- mektedir. 1958 tarihli "Smultrons- tallet - Yaban çilekleri" ise yaşlı bir profesörün hayatının son demlerin- de gençlik anılarına yaptığı hüzün- lü bir geziyi anlatmaktadır. Kasım ayı yurdumuzda hiç ta- nınmıyan, zaten yeni yeni var ol- maya başlıyan bir sinemanın, Belçi- ka sinemasının son ürünlerinden o- lan "De Mann die jizn hear kort liet knippen - Kafası kazanmış a- dam'"ıyla -yönetmen: Paul Delvaux- başlamakra, bunu Sovyet klasikle- riyle en yeni ürünleri izlemektedir. NİJAT ÖZÖN FİLMLER Bond ile dalgasını geçenler Majestelerinin gizli ajanı James ond, nam-ı diğer 007'nin sine- madaki ipe sapa gelmez maceraları gereğinden fazla ciddiye alındığın- danberi beyazperdede yeni bir tür doğdu: Anti-Bond. Bu tür, kendini, çoklukla Bond'u ve Bond'un başın- dan geçen maceraları "ti'ye almak" şeklinde gösterdi. Sinemanın, psikolojik çözümle- meleri en iyi yapan ustalarından Jo- se y ise, "anti-Bond" tip o- larak ortaya bir dişi çıkardı: Mo- desty Blaise. Aslında Modesty Blai- se, James Bond kadar eski, onun ka- dar ciddi olarak işlenen bir tiptir. Losey, yaratıcılarının "fazla cid- diye aldıkları" bu dişi James Bond'u Bond'luktan çıkarıp, Bond filmleri- ni tamamiyle alaya alan bir havaya bürüdü. Bundan dolayıdır ki, film getiricilerinin o"Modesty Blaise"e Türkiye'de "Dişi Ceymis Bond" adı- nı takmaları hiç de yerinde olma- mış, Losey'nin tutumuna tamamen aykırı düşmüştür. "Dişi Ceymis Bond"da, "Eva - Aldatan kadın"la- rın, "The Dammed - Lânetli'lerin ağırlığı ve derinliği yok. Fleming, İngiliz Gizli İstih- baratı "M.1.6" efsanesini cep kitap- larıyla milyonlarca insana aşıladık- tan sonra, bu gizli istihbaratın ipli- ginin tam Harold Philby olayıyla pazara çıktığı sırada "Dişi Ceymis Bond' yine de, hiç yoktan, bir de- rinlik kazanıyor. Üstelik, Modesty Blaise rolünü oynayan güzel Monica Vitti de fil- min zevkle seyredilmesine yardım ediyor. AKİS