KONSERLER Arrau'nun başarılı konseri Bir Orkestra konseri veya bir bale temsilindeki göz doyurucu ni- teliklerden yoksun bir piyano kon- serinin, musikiye karşı ilginin git* gide azaldığı İstanbul'da, Şan Sine- ması gibi büyük bir salonu baş- tanbaşa dolduracak sayıda dinleyi- ci çekmesinin sebebi ne olabilir? Mevsimin ilk piyano resitali olma- sı mı? Konseri verenin Claudio Ar- rau gibi dünyaca ünlü -ama gene de adı Türkiye'de gereğince duyul- mamış- bir piyanist olması mı? Yoksa, konser programının baştan aşağı Beethoven sonatlarına ayrıl- mış olması mı? Arrau'nun resitalinin gördüğü il- gide herhalde bu üç sebebin birle- şik bir rolü olsa gerek. Örgütçüsü Arkon - Ömer Umar açısından Ar- rau resitali, böylece, olağanüstü bir başarı sağlamış oluyor. Ya doğru- dan doğruya musiki 'açısından nedir, konserin başarısı ? Claudio Arrau gibi bir piyanist- ten kötü konser beklenemez. Bu, yalnızca, Arrau'nun yarım yüzyıllık tecrübesinin bir gereği olarak değil, bir yorumcu olarak tutumunun ola- gan sonuçlan nedeniyledir. Şilili piyanist, en güvenli, en aksamaz FUATTURKAY Canım Paris! 46 bir tekniğe sahiptir. Tekniği olan piyanistlerin teknikten yoksunlar- dan çok bulunduğu bir. ticarette Arrau'nun bu özelliği üzerinde ö- nemle durulması ogerekmiyebilir. Gereken, bu tekniğin nasıl, musi- nin kendi içindeki tutarlılığı bir ya- na, düşünüşüyle parmakları arasın- da kopmıyan bir bağ kurmuş olan Arrau, yorumunu açık ve kesin bil- dirilerle ulaştıran, bu baloma "halk için çalan", dışa dönük bir piya- nisttir. Çalışındaki özellikler Yyoğrumculuğunun bu genel niteli- ği, Arrau'nun bir filozof veya bir şair değil, iyi bir öğretmen, bir kon- feransçı etkisi yapmasına yol açı- yor. Beethoven, bugünedek, sayısız açıdan yorumlanmış bir bestecidir. Bunlar arasında objektif tutumun türlü renklerini taşıyanlar da var- dır. Bunlar, ilginç sonuçlar vermi- yen açılardır. Herşeyden önce, bir yorumcudan, çaldığı musiki ile il- gili olarak kendi görüşlerini, kendi tepkilerini bildirmesinin istenmesi bakımından, sonra da, Beethoven'- in en sübjektif bestecilerden biri olması nedeniyle, objektif tutum - larla temelde uzlaşmaması bakımın- an... Arrau'nun çalışının, o yüklü bir dokunudan ileri gelen, kendine öz- gü yoğunlukta ve ağırlıkta bir tını- sı var. Çalışındaki genel davranışın hız veya ayrıntı aşırılıklarından ka- çınmasının sonucu, ne çok hızlı, ne gc — > — çok yavaş, ne çok in ne çok güç- lü Beethoven'ler nuldu. o Oysa Beethoven, aşırılıkla da olan bir bestecidir. Bu yüzden, musikisinin birçok bölümü, era nun tutumlu elleri altında, yaratılışı (onedenini bildiren anlamlara kavuşmuyor- du Programda "Ouasi una fantasia" sonatların her ikisi, Op. 1IlI1, "Les Adiecux" ve "Appassionata" sonatla- rı vardı. İLHAN MİMAROĞLU KAVUN SEÇER GİBİ Akses'ti. salık verdi Gesenlerde, Paris'ten Ankara'ya iki turist geldi. rinin adı Fuat Turkay, öbürününki Necil Kâzım Birincisi Kosortatuvar'la Müdürdü, cisi öğretmen. Bir ve devletin Daracıklarıyla Roma ve Paris'e doğru, yir mi günlük bir turistik geziye çıkmışlardı. Konservatuvar'a öğretmen aramaktı. vatuvar'ın ödeme gücü belliydi ve yirmi günde öğret- men bulunamıyacağını ikisi de biliyordu ama, olsun, Roma ve Paris gezisi de doğrusu kaçırılmazdı. Bi- ikin- üre önce, akıllıca bir formülle Nyetleki, Gerçi Konser- Nitekim, Roma'da da, Paris'te de işler kesat git- ti. Vakıa, geçen yıl Ankara'da konserler vermiş olan Andre Navarra, kendilerine bir oda müziği öğretmeni ama, Ankara'da hiç ilgi göstermeyip de kendisinin fikrini almak için Paris'e kadar zahmet eden bu anlı şanlı müzikçilerin işgüzarlığına şaşmak- tan da geri kalmadı. öğretmeni bulmak için de çırpınıp duruyor ve emek- liye ayrılmış hocaların peşinden koşuyordu. Çünkü Fuat Turkay, Paris'te bir solfej Konservatuvar'da bu dersi yıllarca başarıyla yürüten Muammer Sun'u duygusal ve kişisel nedenlerle oku- lun kapısından içeri sokmamıştı ve solfej dersleri o zamandanberi boş geçiyordu.