AKİS nını kırıştırıp, e yn gözle- rini kırpıştırarak e — Bir ağaya sönderir gibi, bana durmadan hediye gönderiyorlar. Bu alışkanlığı nasıl önlemeli, bilemiyo- rum. Reddetmek onları kurabilir. Oysa ki etrafımda herkes aç. Bu, gülünç bir şey. Müşkülpesent değildi. Ne şarap, ne de tütün içerdi. Sabahtan akşa- ma kadar, ağır ve katışık işlerine gömülmüş halde, uğraşırdı. Kendine ayıracak vakti yoktu. Buna karşılık, arkadaşlarının osağlıklarıyla yakın- dan ilgilenir, hiçbir hallerini gözden kaçırmazdı. Onlara, ancak kadınla- rın gösterebileceği bir şefkat gös- terirdi. Boş zamanlarını tamamen başkalarına verir, dinlenmeyi hiç düşünmezdi. Birgün evinde, masasının başında çok acele birşeyler yazıyordu. Ka- lemi a kaldırmadan, Merhaba! Nasılsın?" dedi. “Şimdi bitiririm. Köydeki arkadaş- lardan birinin cam sıkılıyor. Her halde yorgun... Onu azıcık neşelen- dirmem lâzım. Malüm, insan için neşe, ihmal edilecek şey değil..." Baktım, masasının üzerinde "Harp ve Sulh'un bir cildi duruyor- du. Dikkat ettiğimi görünce, '— Evet, Tolstoy.." dedi. "Av sahnesini yeni baştan okumak is- teğini duydum. Sonra birden, bu arkadaşa birşeyler yazmak lüzumu- nu hatırladım. Hiç okuyacak vak- tim yok. Senin, Tolstoy hakkındaki küçük am da ancak bu gece O- kuyabildi Kısık sözlerle gülümsedi ve bü- yük bir haz içinde koltuğuna gö- mülürken sesini alçalttı ve hızlı hız- 1, "— Ne sağlam, ne babacan adam, değil mi?" diye konuştu. "Sanatçı dediğin böyle olmalı, dostum! Onda beni en fazla şaşırtan şey nedir, bi- liyor musun? Sesiyle, düşüncesiy- le tam bir mujik oluşu... O, gerçek- ten de mükemmel bir mujiktir. Bu konttan - Tolstoy, bir konttu - önce edebiyatta gerçek bir mujiğe rast- lanmamıştır. Hayır, böyle birşey yoktur!" Sonra, o küçük, Mi gözlerini üzerime dikerek s "— a onu yaslamak mümkündür?" Ve cevabını kendisi verdi: — Hiç kimseyle!.." Ellerini uğuşturdu ve güneşlenen bir kedi gibi mutlu bir şekilde göz- lerini kırptı. “kiminle kı- 23 Eylül 1967 Onda, Rusyaya ve rus sanatına karşı büyük, sonsuz bir gurur var- dı. Buna çok zaman dikkat etmi- şimdir. Bu, biraz yersiz, biraz da safca bir gururdu. Fakat sonraları ben, bu safça gururda, onun, mem- leketine karşı duyduğu çok derin, coşkun bir sevginin yankısını bul- mayı öğrendim. Birgün Kapride, balıkçıların, kö- pek balıkları tarafından parçalanmış ve arapsaçına dönmüş ağlarını li tembel hareketlerle çözmeye çalıştıklarını seyrederken, ARAŞTIRMA bana dönmüş, — Bizde daha hızlı değil 1 mi?" demişti. Yüzümde tereddüt ifadesi görün- ce de, cevap vermemi beklemeden eklemişti: "— Yoksa, bu çizmenin üstünde -İtalyayı kastediyor- yaşıya yaşıya Rusyayı unutacak mısın? V.L. Stroev-Desnitski, birgün ba- na, Leninle ilgili bir olayı anlatmış- tı. Leninle beraber İsveçten gelir- ken, vagonda oturmuş, almanca ba- sılmış bir kitapta, Dürer'e ait bir çalışırlar, Leninin 1892lerde çekilmiş bir resmi. Azim ve zekâ okunan, ENİ bir yüz. O tarihte Lenin, yirmiiki yaşında bulunuyordu ve Rusya, in- ci Nikolanın korkunç zulmü altında, gündengüne büyüyen lk mi- tingler ve suikastlarla 1905e ve 1917'ye doğru gidiyordu. 29