YURTTA OLUP BİTENLER hizmet etmiş sayılmıyacak mıyız? Bu nasıl düşüncedir?" Konuşma, artık sıkıntı vermeğe başlamıştı. Gazeteci Tanju neden bahsediyordu, Başbakan Demirel neler anlatıyordu!.. Bu nedenledir ki, gene dip taraf- larda güçlükle yer bulabilen gaze- tecilerden Abdi İpekçi, konuşmak için söz istedi ve İstanbula üç gün içinde yapılacak yatırımın bölgeler- arası dengeli kalkınmaya aykırı bir durum meydana getirip getirmiye- ceğini sormak lüzumunu duydu. As- lında, Tanjunun da sormak istediği uydu. Başbakanın, İpekçiye cevap gerçekten ömür oldu: "— Sayın İpekçi, yanlış anlı- verdiği kü iade etmiştir. Böyle bir şey var m diye sordu. vap, cidden ilginçti. Demirel, önce, "Çıkan haberler yanlıştır" de- di, arkasından ekledi: "— Muhaceret için müzakereler yapılmıyor. Sadece akrabaları Tür- kiyede kalanların iadesi için müza- kereler yapılıyor!" İşte, yazılı bültenin seslendiril- mesinden sonra geçen bir saatlik süre içinde, dişe dokunur sorular ve cevaplar bunlar oldu. Gerisi bir âlemdi! Bir meslek dergisinin yaza- rı, "Niçin iki ayrı dernek var?" diye sordu, bir başka mesleki gazetenin muhabiri ipe-sapa gelmez soruları ardarda sıralayıverdi. Yalnız, bu curcuna arasında, oldukça yüksek Demirel, İstanbulda Coca-Cola tesislerinde Özel sektörle elele yer Metinde yazıldığı gibi o- um Demirelin cevapsız bıraktığı bir toru da, THA sahibi Kadri Kayaba- lın yönelttiği soru oldu. Kayabalın, "Batı Trakya türklerine baskı yapıl- mıyacağı hususunda yunan hükü- meti bir teminat vermiş midir?" so- rusuna Başbakanın verdiği cevap, — Cevabım, yazılı metinde var- dır" oldu. Oysa, basın bülteninin 7. sayfa- sının ikinci paragrafında bu soruya cevap teşkil edecek bir cümle dahi yoktu. Gazeteci, "— Bulgaristan hükümeti, gaze- telerin yazdığına göre, 700 bin tür- 8 perdeden bir ses duyuldu: — Pandispanya gazetesinin de İauhabiri yok mu? O da bir soru sorsun da, festival tam olsun!.." Böyle baş, böyle tıraş Ayrıntılarına inildiğinde, sayfalar dolduracak kadar, kural ve neza- ket dışı olaylarla dolu bulunan bu basın toplantısı, elbette ki Babiâli basınında tepkisini ogösterecekti. Nitekim, Türkiyenin bir ciddi gaze- tesinde, “Basın Toplantısından Not- lar" başlığı altında, birinci sayfada şunlar yazıldı: "Demirelin verdiği cevaplar ve etrafına yığılan ilgisiz bir sürü ih- san yüzünden basın toplantısı bir anda gayesinden uzaklaşıverdi. (..) AKİS Gazeteciler toplantıdan ayırılırken sual Mr pişman, sormıyanlar n, bunun olacağı zaten belliydi diyerek Başbakanın peşin- den koşanları seyrediyorlardı." Aynı gazetede iki gün sonra, ge- ne birinci sayfada çıkan "Bir basın toplantısı" başlıklı yazıda ise Demi- rel, oldukça sert bir dille tenkit edi- liyor ve şöyle deniliyordu: " Sorular övgülü olunca veya ic- raatı anlatmak için fırsat verince, sayın Başbakan da bunlara güldür güldür cevap yetiştirmektedir. Oy- sa yine sayın Başbakan, asıl cevap verilmesi gerekenleri -eğer hoşlan- mamışsa- bazen yuvarlak cümleler- le karşılamakta, bazen de soruyu soranı küçümsemektedir. Hattâ, bazen, konferansın nezaketiyle bağ- daşmayacak ölçüde, sayın Başbaka- nın çıkışlar yaptığı görülmekte- dir. (..) Bu bakımdan, sayın Demi- rel, soruyu soran gazetecilere hitap ederken herhalde dikkatli AL malıdır ve unutmamalıdır tecilerin hepsi kendisini hai €- decek soru sormak mecburiyetinde değillerdir. £ Ayrıca, (gazetecilerin hepsinin sadece sayın Başbakanın söylemek istedikleri ile yetinmek, runda olmadıkları da sanırız ki bilinmektedir. (..) Basın konferan- sının değeri kuru kalabalıkla değil, konuşulanlarla ölçülür. Batıda, batı hükümet başkanlarının dekoratif ki- şilere hiç de ihtiyaçları yoktur." ApdI İpekçi ise kendi gazetesin- de SövİE diyordu: "..Bundan önce olduğu gibi, dün- kü toplantıyı da gazetecilikle ilgisi bulunmıyan kimseler doldurmuş ve Başbakan ciddi sorulardan çok bu kimselerin özel dilek ve şikâyetle- rine muhatap bırakılmıştır. Bir Başbakanın basın toplantısının ta- şıması gereken ciddiyet ile asla bağ- daşmıyan bu durumdan duyduğu- muz üzüntüyü belirtmek ihtiyacın- da kaldık." Hükümet Yaz revizyonu mu? İzmir Belediye e Osman Ki- barın gaze- te, okuyucuları spor aydan, Bakan adayları ise Demirele yakın haber kaynaklarından, büyük dik- katle izlediler. Görünüşe bakılırsa, Kibar, bu geziyi küme düşen İzmir 15 Temmuz 1967