YURTTA OLUP BİTENLER düşüncelere daldığı görülen Maliye akanı Cihat Bilgehanın, zaten şu günlerde hayli belâda olan başı, ye- ni belâlara girecek demektir. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunayın "Hukuk günü" olarak ilân ettiği 10 Temmuz gününde gerçekleşen bu ulufe dağıtımının, aslında, AP ve Demirele göre yadırganacak bir ta- rafi yoktur. AP sorumluları, bu ulu- feyi dağıtmak zorundadırlar. Çünkü ağababaları, AP İktidarını şiddetle sarsmakta ve özellikle. Demirdin durumunu tehlikeye inme edir ler. Onları susturmak için, hiç de- De şu Tr ağızlarına bir par- mak bal çalmak -gerekmektedir. Bu olmadığı takdirde baskı artacak ve İktidar çok güç durumda kalacak- tır. Bu açıdan bakılırsa, AP'liler eş- yanın tabiatına uygun davranmış ve kendileri için büyük tehlike teş- kil eden bir çevreden, "şimdilik" kaydıyla bile olsa, paçayı kurtarmış- lardır. Daha önce milletvekili ma- aşlarına yapılan zamlarla tüketim maddelerine konulan zamlar ay- nı amacı taşımaktadır. Rastgele yerlerde atılan "nurlu ufuk" nu- tuklarına rağmen, gören ve düşü- nen kafaların büyük bir kuşku için- de olduklarını bilen, hiç değilse his- sedebilen oDemireli bir süre daha iktidarda tutabilecek en son çare, bu "ulufe" sistemidir ki, bunun sonucu hiç de. AP sorumlularının umduğu gibi olmayacaktır. C.H.P. Bir halk eğiticisi Güneş alabildiğine (yükselmişti. Bozkır oyanıyordu. o Kürsüdeki genç adam. şıpır şıpır terleyen yü- zünü beyaz mendiliyle silerek ko- nuşmasına devam etti: " — Bir odada on kişi ve on s0- mun ekmek var. Herkesin kanlı aç. On somun ekmeğin altı tanesini sırtüstü vatan dört kişi yiyor, geri- ye kalan dört somunu ise yorgun argın isinden dönen altı kişi payla- şıyor am adalet mi denir, arka daşlar Kalabalık hep bir ağızdan cevap erdi: — Hayır!" Kürsüdeki hatip devam etti: — İşte, biz diyoruz ki, o on mun ekmeği on kişi birlikte yesin ler. O zaman bize, siz komünistsi- 12 niz, diyorlar. Şimdi, siz de bu hak- sızlığa razı olmadınız, siz de komü- nist mi oldunuz?" Kalabalık gene hep bir ağızdan Değneğine dayana dayana yürü- yen yaşlı bir köylü, kürsünün az ile- risindeki çınar ağacının gölgesinde, yanındaki arkadaşına, konuşan genç adamı göstererek: — Doğru söylüyor bu adam! Hani, bu adama komünist diyorlar- dı? Komünistlik bu mu?" dedi. O sırada kürsüdeki adam konu- şuyor, konuşuyor, konuşuyordu. Tam iki saat konuştu ve halk, bü- yük bir ilgiyle onu dinledi. CHP Genel Sekreteri Bülent E- cevit, Güneye yapacağı gezinin ilk durağı olan o Şereflikoçhisarda bu hava içinde karşılandı. Bu haliyle, politikacıdan çok, bir halk eğiticisi olarak dikkati çekiyordu. Ortanın Solu hareketinin genç lideri, mese- leleri büyük bir açıklık ve samimi- yetle ortaya koydu, çarelerini de cesaretle söyledi. Geçen haftanın sonunda Cuma sabahı Ecevit, Gaziantepte yapıla- cak bölge toplantısında bulunmak üzere Ankâradan hareket ettiğinde, saat 8.30'du. Genç Genel Sekreter, yol boyunca bir takım notlar aldı ve konuşmasının ana hatlarını tes- pit etti. Şereflikoçhisarlı CHP'liler, Eceviti, şehre 10 kilometre mesafe- de karşıladılar. İlçe Başkanı, Ece- AKİS vitin otomobilinde, ona mahalli dertlerden bahsetti. Tefeciler, top- rak meselesi ve bu arada Ortanın Solu, Genel Sekreterin konuşması- nın mihverini teşkil edecekti. Ece- vit notlar aldı ve kasabaya girildi- ğinde, kürsüden, bütün meseleleri açık-seçik ortaya koydu. Ecevitin 66 model beyaz Chev- rolet'si, Şereflikoçhisardan Adana- ya, Aksaraylıların refakatinde hare- et etti. Şereflikoçhisar ile Aksaray arasındaki bozuk yol boyunca Ece- vit, otomobilindeki İlçe Başkanını dinledi. İlçe Başkanı, CHP'nin için- de bulunduğu durumdan bahsedi- yor ve şöyle diyordu: "— Beyfendi, biliniz ki, safraları attıktan sonra daha güç kazandık. Bunu her adım başında göreceksi- niz." İlçe Başkanının dediği çıktı. Ak saray - Konya yol kavşağında veri- len bir molada, Konya Ereğlisinden gelen bir grup CHP'li ile konuşan Genel Sekreter, bu havayı memnu- niyetle gördü. Konya Ereğlisinden gelen CHP'- liler, Genel Sekreteri bir ağacın al- tında soru yağmuruna tuttular. He le bir CHP'li, büyük ilgi toplayan bir konuşma yaptı. Faruk Sükanın hemşehrisi olan, kırk yaşlarındaki bu Konyalı, söze: — Ben sapi Atım var, itim var; topra; var, oto mobi- lim var" diye başladı ve şöyle de- vam etti: S.H.P. Genel Sekreteri Ecevit Aksaray - Konya yol kavşağında Halkla sohbet 15 Temmuz 1967