5 İN E M A Filmcilik Bir sergiden öbürüne... Sinema ortaya çıktığındanberi ne vakit bir dünya sergisi kurulsa, sinemacılar en yeni, en alışılmadık buluşlarını oraya taşırlar. Bu gele- neğin temeli, sinemanın Gir nu izleyen ilk dünya sergisinde, ya- nı bu yüzyılın başında atılmıştır. Pariste 1900 yılının Nisanından E- imine kadar süren bu sergide Lo- tus Lumiere 15 metre yüksekliğin- de, 25 metre genişliğindeki dev per- desinde "dev sinema"sını gösteri- yor: Berthon oDussaud, Jaubert " Phonorama"sıyla,. Clement Mauri- ce " Phono-Cine-Theâtre"ıyla, sesli sı nemanın ortaya çıkışından çeyrek yüzyıl önce sesli sinemanın ilk ör- neklerini veriyor, Valdemar Poul- sen "I elegraphone"uyla bugünkü ses alma makinelerinin atası sayı- lan çelik tel üzerine ses kaydıyla yi- ne sesli film e gerçekleş- tiriyordu. Ama 1900 Dünya Sergisi- nin en cüretli sinema denemesi, şüphesiz, Raoul Grimoin - San son'un Oo "Cineorama'"sıydı: o Bir dev balonun sepetinde seyirciler yer alıyordu. Sepetin alt kısmı pro- jeksiyon Oo dairesi işini görüyordu. Burada bulunan or projeksiyon ma- kinesi, 360 derecelik bir perdeye, birbirinin devamı olan görüntüleri yansıtıyordu. Balonun sepetindeki 24 "Kino-Automat"tanbir görünüş Seç seç seyret! seyirciler, bu çember biçimindeki perdedeki görüntüleri le lardı. Dahası var: o Gösterilen film bir balondan alındığı için, balonun sepetindeki seyirciler, kendilerini görüntülere kaptırıp balon gezisine çıkmış hissediyorlardı. Her yer sinema Paris (o sergisinden 67 yıl sonra Montreal'deki oDünya Sergisi, başta Grimoin - Sanson'un buluşu olmak üzere, öbür dünya sergilerin- de yer almış olan birçok buluşları gelişmiş, daha mükemmel şekille- riyle tekrarlamakla birlikte, bunla- ra yenilerim de eklemektedir. Fran- sız yönetmen Gance'ın daha 1927'de kullandığı, sonradan Amerikana "Cinerama"ya, Sovyetler Birliğinde "Kinepanorama'ya yol açan "üçlü perde"si oOMontreal sergisinde de vardır. "Telephone Association", Grimoin - Sanson'un 67 yıllık "Ci- neorama"sım, bu kez balonsuz ola- rak, tekrarlamaktadır. Ama bunla- rın yânısıra yeni buluşlar da var- dır. Kanadanın iki denemesi bunlar- dandır. Denemelerden birinde, bü- yük bir sinema perdesi onbeş dik dörtgen ve kareye bölünmekte, bun- ların her birinde birbiriyle ilgili veya ilgisiz görüntüler oynamakta- ır. Öbür deneme daha şaşırtıcıdır. "The Story of Man - İnsanın hikâ- yesi" adlı 45 dakikalık bir film için Özel olarak beş katlı bir bina yapıl- mıştır. Binanın her katında birçok koridor ve oda bulunmaktadır. Bu penceresiz odaların duvarları sine- ma perdesidir. Seyirciler (o binayı gezdikçe her perdede Girit adasın- daki lâbirente dalıp canavar Mino- taur'u öldürmek için dolaşıp duran Theseus'un macerasının bir bölü- münü seyretmektedirler. Kanadanın, seyircinin başını dön- düren bu buluşuna karşılık, Çekos- lovakya, seyirciyi düşünmeye ve fil- min kuruluşuna doğrudan doğruya katılmaya, yönelten bir buluş getir- mektedir. "Kino - automat" deni- len bu usulde, normal bir film, ge- niş vr perdeye yansıtılmaktadır. Ancak, filmin konusunun önemli dönüm noktalarında perde ikiye bö- lünmekte, perdedeki olay bir sonu- ca bağlanmayıp kalmakta, perde- nin önüne gelen yıldız, seyircilere, o olay için iki ayrı sonuç teklif etmek- tedir. Seyirciler bunlardan hangisi- ni tercin ediyorlarsa, bunu koltuk- larındaki düğmelerden birine ba- sarak belirtmektedirler. Her seyir- cinin oyu, perdenin dikdörtgen çer- çevesindeki ışıklı, küçük levhalarda görüldüğü gibi, ayrıca oylamanın toplam sonucu da ikiye bölünmüş perdenin her bir yanında gösteril- mektedir. Filmin duraklamış olan konusu, bu oylamanın sonucuna 15 Temmuz 1967