Başkanları, Bakanlar, yüksek kuman- danlarla tanıştırıldı. İki devletin milli marşları dinlendi, Eyüp Han Şeref Kıtasını teftiş etti. Bu arada rahat- sızlığı sebebiyle yavaş yürüyen Cemal Gürselin koluna girmiş, adımlarını o- na uydurmaya çalışıyordu. Gri orlon bir kostüm ve bordo ayakkabılar giy- miş olan Başkanın başında gri astra- gan bir kalpak vardı. Şeref Kıtasını: «— Merhaba asker» diyerek türk- çe selâmladı. Daha sonra (Pakistan radyosuna bir demeç veren (Başkan türk gazetecilerine de «Türkiye - Pa- kistan dostluğunun sadece kağıt üze- rinde kalmadığını, kalblerde yaşadığı- nı» söyledi. Eyüp Han, kısa bir süre içinde alanda bulunan herkesin sem- patisini kazanmayı bilmişti. (o Daima gülümsüyor, Türk - Pakistan dostlu- gundan söz ediyordu... Konvoy henüz hareket etmişti ki kucağında çocuğuyla genç bir Pakis- tanlının kendisini Gürsel ve Eyüp Ha- nı taşıyan otomobilin önüne attığı gö- rüldü. Herkes merakla ne olacağını beklerken pakistanlı hançeresinin bü- tün gücüyle türkçe «— Yaşasın Türk - Pakistan dost- luğu» diye haykırdı. Buna benzer olay- Ankaraya giden yolu zilmiş, Kıbrıs olayları patlak verdiğin- de Türkiyeye yardım için elini uzatan ilk devlet, Pakistanın sempatik Baş- kanını alkışlıyordu. Aydınlıkevlerden sonra kalabalık büsbütün arttı.. Eyüp Han, ikâmetine tahsis edilen Hariciye Köşküne gelinceye kadar Başkenttiler- den büyük ilgi gördü. Birlik, oni E vü an, bir süre istirahat ettik- TE sonra saat 17 de Cumhurbaş- kanı Cemal Gürseli ziyaret etti. İşte bu ziyarette öyle şeylerden bahsetti ki, bunlara Başbakan İsmet İnönü dahi hayret etmekten kendini alamadı. Bu ilk görüşmede ayrıca Pakistan Dışiş- leri Bakanı Zülfikar Ali Bhutto ile Türkiye Dışişleri Bakanı Feridun Ce mal Erkin de bulundular. Eyüp Han batılı devletlerden ya- kınıyor ve nötralist odevletlerin, balı blokuna sadık devletlerden daha fazla tesirli olduklarını söylüyordu. Türkiye, İran ve Pakistan ( gibi geri kalmış ülkeler, sırf bu sebeple mutlaka birleşmeli, seslerini daha kuv- vetli olarak duyurmanın yollarını a- raştırmalıydılar. CENTO dışında da kuvvetli bağlarla bu üç devlet güçle- rini birleştirecek olurlarsa, meseleleri- ni daha kolaylıkla hal imkânını elde edebileceklerdi. Eyüp Han sıcak ikli- min verdiği sempatiyi rahatça kulla- nıyor ve son derece ikna edici bir ton- da konuşuyordu. Sempatik Başkanın kullandığı kelimelerin altında (yatan anlam açıktı nun yanında Türkiye, İran ve Pakistanın müşterek bir dış politika gütmesini ( istiyordu. Doğrusu Eyüp Han, böyle bir teklif için gerekli zamanı iyi seçmişti. Özel- likle Kıbrıs olaylarında, birkaç gün öncesine kadar batılı dostların izle- dikleri politika, böyle bir anlaşma or- tamını Türkiyede zaten hazırlamıştı.. Bu arada Gürsel: «— Kültürel sahada kolay ama, ticari sahada işbirliği daha güç tahak- kuk eder. Zira birbirimizle mübadele edecek malımız pek yok» dedi. Ama mesele biraz daha açılınca Eyüp Ha- nın kafasındaki projelerin pek öyle hayal mahsulü şeyler olmadığı orta- ya çıktı. Pakistan Başkanı mübadele- den çok, mali imkânların birleştirilme- siyle kurulacak büyük teşebbüslerden YURTTA OLUP BİTENLER Böylece Türkiyeden başlıyarak (Hint denizine kadar uzanan bir yakın dost luk zinciri meydana geliyordu. Top lantıda, CENTO dışında geniş bir iş birliği alanı mevcut olduğu ileri sü- rülerek ulaştırma, sanayi, madencilik tarım, eğitim, sağlık ve bölge kalkın- ması konularında sıkı bir dayanışma kurulması kararlaştırıldı. Bu hususu gerçekleştirmek için Türkiye, İran ve Pakistan Dışişleri Bakanları her dört ayda bir toplanacaklar ve çalışmaları koordine edeceklerdir. Daha sonra he- men yapılması gereken işler üzerinde duruldu. Her üç devletin bakanlıkları, kendi bünyeleri içinde bu işbirliğinin hangi konularda teksif edilmesi gerek- tiğini plânlıyacaklardı. Bu arada Tür- ki ye Dışişleri Bakanlığında derhal çalışmalara başlandı ve bu işbirliğinin esasını teşkil edecek olan prosedürün Cumhurbaşkanı Gürsel ve Eyüp Han hava alanında bahsetti. Bunların başında da Super - Sonic dev jetlerle donatılacak bir ha- va nakliyatı şirketi ve deniz nakliyat şirketleri gibi ulaştırma Oo teşebbüsle- ri, yer alıyordu. Gerek Gürsel, gerek İnönü konuyu son derece cazip buldu- lar ve böyle bir birleşmenin Türkiye için de büyük faydalar temin edece- ğini belirttiler. Altın zincir G örüşmelere ertesi sabah saat 9 dan itibaren devam edildi. Bu defa toplantıya İran Dışişleri Nazırı Abbas hurbaşkanlığı tesbit olunan güçbirliğinin detayları bu toplantıda ele alındı. Her üç mem- leket arasında ticari, teknik ve kültü- rel alanlarda sıkı bir işbirliğinin ku- rulması prensip olarak kabul edildi. ana hatları tesbit edildi. 1. İktisat Da- iresi Genel Müdür Yardımcısı Rahmi Gümrükçüoğlunun haftanın başlarında salı günü Karaçiye gitmesi kararlaştı- rıldı. Gümrükçüoğlu, daha sonra Tah- rana da geçecek ve her iki devletin gö- rüşlerini 17 Temmuzda Ankarada top- lanacak olan İran, Pakistan ve Türki- ye delegelerinden kurulu bir teknik komisyona getirecektir. Bu Komisyon- da prosedürün asıl metni hazırlanacak- tr. 17 Temmuzda yapılacak olan bu toplantı ise 20 Temmuzda yapılacak bir başka sürpriz toplantının temelini teşkil etmektedir. Bu tarihte üç dev- letin başkanları Şah Rıza Pehlevi, Eyüp Han ve Cemal Gürsel İstanbul- da toplanarak komisyonda hazırlanan son metni onaylıyacaklardır. Bu işbir- liğinin ve onaylanacak anlaşmanın eti- AKİS/7