DIŞ GEZİLER leri vardır. e Bunlar gelmektedirler. Meselâ Müsteşara "Bu akşam yirmi kişilik bir yemek ver ve ahbaplarını çağır" demektedirler. Yemeğe müfet- tişler de gelmektedir ve Müsteşarın hangi seviyede (o ahbapları olduğunu gözleriyle görüp kontrol etmektedir- ler. Bu not, diplomatın kaderine en ziyade tesir eden notlardan biridir. Ni- tekim bundan dolayıdır ki yabancılar, verdikleri yemeklerde giriş yerine bir defter koymakta ve misafirlerine im- zalatmaktadırlar. Yemeklerin dâvet- lileri de, mönüsü de, hesabı da Ba- kanlığa gönderilmektedir. Bu usul bizde konulmadıkça, ha- riciyeciler aldıkları parayı alma se- sarfetmedikçe aylaklık, u- ticaret merakı önlene- meyecek, yapılacak bir iş bulunmaya- ortadadır. Bizim hariciyede derece a- zaldıkça yaşama şartları güçleşmek- tedir. Elçinin evi vardır, adamı var- dır, otomobili vardır, şoförü vardır. O bakımdan, kimse tanımayan elçi- nin affedilecek hiç bir tarafı yoktur. Ama onun altındakilerin durumu bir yandan iyi niyetle, diğer taraftan ger- çekçi bir tarzda (o- yani devletimizin imkânları göz önünde tutularak - ele alınmalıdır. Biz dışardaki otemsilciliklerimize bugünkünden fazla para ayırama- yız. O halde bunların lüzumluları ile lüzumsuzlarını OoBakanlıklararası (o bir komite mutlaka ayırmalıdır. Ganada türk elçiliği, Taylandda türk elçiliği, Habeşistanda türk elçiliği, bilmem ne- rede tanıtma bürosu, nihayet dünya kadar yerde ticaret ataşeliği (o Bunla- Mevhibe İnönü ve Bayan Johnson Yeni caktır. Zira, konsolosluklarda değil ama elçiliklerde yapılacak iş gerçek- ten yoktur Diplomasinin ana kaideleri değiş - miştir. İğne ve çuvaldız Peki, bizim hariciyecilerimize verilen para böyle bir hayata sahip olma- larına kâfi midir? Bu madalyonun ö- teki yüzüdür ve üzerinde durulması mecburiyeti vardır. Hayır, bu para kâfi değildir. Hele küçük memurların eline geçen para hâllerinin gereği gibi yaşamaları i- çin bile kifayetsizdir. Amerikada bir elçilik kâtibi 500 dolar almaktadır, A- merikada bir ahçı 400 dolardan aşa- ğıya çalışmamaktadır. Ahçı maaşıyla diplomatlık yapmanın O imkânsızlığı AKİS/22 dostlar rn yarısı kalkarsa Türkiye kaybet- mez, kazanır. a bunun için Başbakanın emir vermesi lâzımdır. Zira bizde her Ba- kan, Maliyeden kendi Bakanlığı için para çeken bir harem sahibi kıskanç kocadır. Bu budamadan sonra geri kalacak dairelerde asgari eleman çalıştırılma- lıdır. Parise kaç kişi lâzım? Şu ka- dar. Tamam. Ondan fazlasının kad- rosu kaldırılmalıdır. Ancak böyle tasarruf (o sonundadır ki bizi temsil edenlere kâfi parayı bul- mak kaabildir. Maliye bir gayret gös- termekle mükelleftir. Dışarda sadece elçilere değil, mümkün nisbetinde çok kademede memura döşeli oikametgâh verilirse milyonlarca dolarlık dövizimiz ticaret maksadıyla her yıl yurda ge- tirilen ıvır zıvıra gitmeyecektir. Böy- le bir ikametgâha sahip dış temsil- ciye bir iğne getirmek hakkı verilme- meli, getirene adi kaçakçı muamelesi yapılmalıdır. İş, imkânları bilerek iyi niyet gös- termektir. Yoksa, dış temsilciliklerin birer arpalık - hem de ne arpalık - ya- pılmasını önlemek imkânı yok değildir. Başkaları bunun çarelerini bulmuş- lardır. Dışişleri Bakanı Feridun Ce- mal Erkin böyle bir gayreti göstere- nı buna itmekle mükelleftirler. bu hariciyeyle dış politika yapılama- yacağı açık bir gerçektir. Ya Büyük Elçiler? givik Elçilerin Oo mutlaka bir baş- kentten alınıp bir başka başkente verilmeleri usulü kalkmadıkça her el- çilikte balık baştan kokacaktır. Bü- yük Elçiler Ankaraya gelmeliler, ba- kanlıkta Genel Sekreter, Genel Sek- reter Yardımcısı, Daire Umum Müdü- rü olarak çalışmalılardır. O zaman, kendileri gibi rapor yazanların rapor- larını okuduklarında ibret payı çıka- racaklardır. Bu kadrolar Büyük Elçi- lik payesine çıkarılmalı ve merkeze alınan Büyük Elçi kendisini yan tekaüt saymamalı, oturup çalışmalıdır. Şim- di merkeze alınmak bir cezadır ve bu cezalıları Atatürk Bulvarı üzerinde yürüyüş yapmaktan başka şey yapar ken görmek imkânsızdır. Buna mukabil, dışardan Büyük El- çi tayini şart haline gelmiştir Bü- tün Dışişleri Bakanlığı bunun aller- jisi içindedir. Eee, küçük memur, a- damsızlıktan bir gün sıranın mutla- ka kendisine de geleceğinden (oemin olmak istemekte ve bu yolu açık tut- maya gayret etmektedir. Nitekim Zi- ya Müezzinoğlunun agreman isten- me muamelesi kasten öylesine uza- tılmıştir ki bunu en sonda Başbakan Yardımcısı Kemal Satır (o imzalamak zorunda kalmıştır. Dışişleri hariciye- cilerinin babalarından kalan yer ol- maktan çıkarılmadıkça kalitesiz elçi- den kurtulmak imkânı olmayacaktır. Orduya giren herkes nasıl general ol- muyorsa, dışişlerine giren her hari- ciyecinin de mutlaka elçi yapılması gibi bir mecburiyet yoktur. Her şey gösteriyor ki bugün Türkiyenin ihti- yacı, yanında iyi, kaabiliyetli, bir gün elçi olacak vasıfta hariciyeci bu- lunan Kâzım Taşkent, Nejad Eczacı- başı, Nadir Nadi tipi büyük elçilere- dir. Bu isimler birer prototip olarak sıralanmıştır Kabul ederler mi, et- mezler mi, meçhuldür. Ama her hal- de, aranılacak olanlar onlardır.