YURTTA OLUP BİTENLER tigi düşünülmekte ve Türk Hariciyesi daha çok Stikfcer'in (o teşebbüslerinin sunucunu beklemektedir. Ayrıca gene NATO tarafından kabul olunan 1956 anlaşmasına göre Genel Sekreterin, kendisine bu konuda NATO'ya üye üç devlet delegesini yardımcı seçmesi gerekmektedir. Bu yardımcıların üye devlettesin Dışişleri Bakanlarından se- çilmesi halinde, Yunanistan NATO'- nun baskısını daha kuvvetle hissedecek ve belki de Kıbrıs palitikasını değiş- tirmek zorunda kalacaktır. Türkiye- nin NATO daimi delegesi Muharrem Nuri Birgi, bu konuda' ilk temaslara şimdiden başlaamış bulunmaktadır. Istanbul Meleklerin cinsiyeti! (Kapaktaki cami) Tarihi Ayasofya uzun ömründe ki iki kampın, bugünlerde, ikinci defadır aralarındaki bütün fi köprüleri atmış halde incir çekir- değini odoldurmayacak bir hususu inanılmaz Oo hararetle tartıştığını gör- mektedir. İki kamp bir devirde me- leklerin erkek mi, yoksa dişi mi ol- Üs- teli bu ikinci kavganın neticesi, kavgacıların gözünde Kıbrıs Mesele- sinin de kaderini tayin edecektir! Bu haftanın o başın Pazarte- si günü, Tercüman gazetesini el- lerine oOalan okuyucular, sol başköşe- de kırmızı çerçeve içindeki «Sus ar- tık köhne kafa, sus! o Silâh olarak hemen ii ya sarılma!» başlıklı ya- zıyı gö ce, bu kavganın yeni bir sakasiyle karlar ünden beri Tercüman ile irili ufaklı başka gazeteler ara- sında şiddetli bir savaş sürüp gidi- yor, «her sabah dünyayı yeniden ku- rup, her sabahı yeni bir başlangıç» sayan Tercüman, Ayasofya müzesi- nin yeniden camie çevrilmesi ve fe- tih yıldönümü günü «Ezan-ı Mu- hammedi» okunması hususund karşısında durmaksızın hü- cumlara uğruyordu. Kırmızı çerçeve içindeki bu hücumlardan birine cevaptı. ele böylece, kısa bir zaman , bir yin sorduğu «Dinden mısın, din mısın?» sua- line öteki Get ortaya çıkardığı «Atatürkten yana misin, Atatürke yazı, karşı mısın?» sualiyle —bugün üze- rinde ciddi iyetle durulması gereken numuz gibi— dejenere oluver- di. Buna, bilhassa biri büyük, diğeri ufak iki ey tiraj endiğiieri de katılınca iş t Ufak azelenin kalemşörleri he- «Atatürk kalkanı» m ortaya çıkarıverdiler. rcüman ise, çokluk, gerici o- kuyucuları elinde tuttuğu bilindiği için, e ilişmeyi tabii tehlikeli buldu e olsa ortada «Atatürkü im Kanunu» vardı ve kaş yapayım derken göz çıkartmak işten bile değildi oOAma gazetenin kurmay heyeti, tiraj yük- seltici saydığı ve günlerdir havasını v zamanını kolladığı (o «Ayasofya Meselesi» ni de bir kalemde silkip atmak istemiyordu. Tercüman bu yoldan ne yaman bir "müslüman Fetih gazetesinde bir başlık Ezanla AKİS/10 Ada zaptedecekler gazete» olduğunu ispatlamış, arada da tahminlerin çok üstünde bir oku- yucu avlamıştı. Her gün, işledikleri dini konularda, kendilerine destek olduklarım bildirir, oyurdun çeşitli Ke aflar, mektuplar rce uzunlukta toplanmış imzalar alıyor rlardı. Kampanyaya de- edi ampanya sonunda giciemlerden yine de elde hatırı sa- yılır derecede (o bir okuyucu kalacaktı ki, gazetenin de, kurmay heyetinin de istediği buydu. Yapılacak tek şey, ateşe devam- dı.'Nitekim öyle de yaptılar. Tabii «sıkı münasebet» devam ettirdikleri «tehlikeli alâka» larını bazı arap evletlerini kollamayı ih- mal etmeksizin Hikâyenin başı Tercüman, gazete olarak Babıâli devleri arasında oObir ara "ikinci büyük» olarak yerini almıştı ama, birinci dev Hürriyet ve öteki devler Akşam ile Milliyet kadar, ayakları sağlam bir zemin üzerine basmıyor- ve. a dev era nazaran her ntajlı durumdaydılar ve bül yala Rai da kendilerine ait birer tesisleri olmasından ileri geli- yordu. Tercüman ise, bütün tiraj gü- rültüsüne rağmen taşıma suyla de- girmen döndürmekteydi. En küçük bir sarsıntı, kendi tesisleri olmaması yüzünden, gazeteyi uçuruma götüre- bilir, bir anda gazete, gazetelikten çıkarak mahvolabilirdi. Tercümancı- lar bunu, gayet iyi bildiklerinden, ne vurursak kârdır hesabı, devamlı ola- rak okuyucu avına zeteyi bir akşam azetesi ğinde ıvır zıvır o romanlarla doldu- ruyorlar, bir yandan din ticareti ya- parlarken, öte yandan da şehvet ti- caretini ve lotaryacılığı da kat'i İn ihmâl etmiyorlardı. Tehlike çanları, Nisan, ayı için- kendisini ikinci sınıf gazeteler ara- sında buldu. Elde bir Mayıs ayı var- dı ve Haziran ayının ilk, haftasında yapılacak Senato seçimlerinden son- mevsim, bir toplantı yaptı. dürü Oktay Verel, dürlerinden Orhan Tahsin, Sadettin Çulcu ve gazetenin . yazarlarından Ahmet Kabaklı, Kadircan o Kaflı, Murat Sertoğlu ve Ali Rıza Alp ve hem de danışm getiriyorlardı. sonr e ava olayı do Tayısıyla türk-yunan ger- ginliğinden faydalanma elemi gidil-