YURTTA OLUP BİTENLER büs yolcuları, birerli ikişerli indiler ve gümrükten içeri girdiler. Gümrükçü- ler, şimdiye kadar rastlanmamış bir titizlikle yolcuları tepeden tırnağa kont bavullarını diyeliklerini bir bir elden geçiriyorlar- dı. Yurt dışı yolcularının hemen he- men hepsi sakindiler. Gümrükçülerin bu,titiz araştırmalarını sessizce seyre- diyorlardı. İçlerinde yalnız orta yaşlı bir kadın - Erifili Avrinisi - sinirli bir Şekilde durmadan tırnaklarını kemi- riyor, gözlerini gümrükçülerden ayır- i dam Avrinisinin bu aşırı sinirliliğinin sebebi, araştırma sırası kendisine geldiği zaman daha iyi an laşıldı: Yunan uyruklu Atina yolcu- sunun hediye götürdüğü türk larının paketi içinden ayrıca 2500 türk lirası ile başka uluslara ait bir tomar kâğıt para çıktı ve Madam Avrinisi, kü çük gümrük binasının tahta sıraları üzerine kendini bırakarak bayılıverdi. Sınır dışı Türkiye - Yunanistan sınır kapısında bu olayın cereyan ettiği o saatlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğünün taş merdivenlerini de yanlarında resmi ve sivil giyinmiş polisler olduğu halde bir takım kalantor yapılı, ürkek (o bakışlı, yan bitik adamlar inip çıkıyorlar, pa- saport müdürlüğüne, oradan parma izi dairesine, oradan da başka başka odalara giriyorlar, mekik dokuyorlar- dı. Bunlar "türk vatandaşlarına mah sus sanat ve mesleklerden menedilen" yunan uyruklu rumlardı. Yıllardır İs- tanbuldâ oturuyorlar, en iyi iş yerle- rinde büyük iş sahipliği ediyorlar ve bu arada gizliden gizliye (o "uygunsuz faaliyetler" de bulunuyorlardı. İstanbulda yaşayıp da türk vatan- daşlığına girmemiş rumların sayıları dokuz binin üstündedir. Bu rumların büyük çoğunluğu ya kendi başlarına, ya da karanlık yollardan, iş sahibidir- ler. Aralarında türklerle ortaklık ku- ranlar, türk kadınlarıyla evlenip iş- lerini onlar adına çevirenler veya per- de arkasında kalarak başkalarına iş döndürtenler vardır. Bunlar yunan uy- rukluğunu bir çeşit korunma vasıtası olarak kullanmakta, iki devlet ara- sında imzalanmış anlaşmaya göre hiç de lüzumu olmayan bir takım haklar dan alabildiklerine istifade oetmekte- dirler Kendilerine tanınan hakları bir dokunulmazlık olarak Oo kullanmasını beceren bu yunan uyruklu rumlar. bü- yük bir gözüpeklikle başka işlere de burunlarını sokmaktadırlar. o Dışarıya para kaçırmalara, rumlar ve rumlaş- ma ile ilgili dernekleşme ve çalışma- lara parmakları ve paraları ile mutla- ka katılmaktadırlar. Gazeteleri, o özel ve resmi okulları, kiliseleri vardır. Son dunla unlarla ilgili (obardağı taşıran son damla, Fenerdeki Maraşlı Rum o- kulunda öğrencilere gösterilen oAyna- roz üzerine hazırlanmış bir doküman- ter film o perşembe günü Patrikhanenin iammeneli ile okula gelen bir papaz ve pm kamyonetten küçük bir film gösterme akin nesi ile bir a indirdiler e gözleri üzerle- rine çekmeyen bir soğukkanlılık okul- dan içeri girdiler Okulun sinema salonunda yaşları sekiz ile oniki arasında değişen 1000 nci yıldönümü münasebetiyle Bi- zans medeniyeti ve Bizansın çift kar- tallı bayrağı sanki yeniden canlan- mış oldu." Küç ük e arasında bir dal galatıma oldu ve Bizans bayrağı görü nür görünmez de bir alkıştır o koptu. Film devam ediyordu. Perdede Ayna- roz manastın görünmeye başlamıştı: — Burada, Athos dağının manas- tırlarında el'an Bizans oimparatortu- nun hükümranlığı devam etmekte ve idare şekli halâ o güne has orjinalı- besini muhafaza etmektedir. Bu itibar- la, bugün Athosda bir yunan mede- niyetinden ziyade, eski Bizans hü- kümranlığı devam etmektedir. De- mek oluyor Kostantinopl Eküme- nik Patrikliği de 550 yıl önceki hüküm ranlık devrinde olduğu gibi aynen o Fenerdeki Rum Patrikhanesi . ve Allah buldozeri yarattı” küçük öğrenciler, film görmenin ohe- yecanı içinde bekleşiyorlardı. Sinema makinesi kuruldu, ışıklar söndürüldü ve gösterme makinesi ince bir hırıltı ile işlemeye başladı. Beyaz perdede dağlık ve yeşillikler içinde bir ülke göründü. Film sesliy- di ve spiker almanca açıklamalarda bu- lunuyordu. Kamera yeşilliklerle o örtü- lü yamaçların ötesini göstermeye baş ladı ve perdedeki resim, ansızın deği şerek yerine dalgalanan bir bayrak çık tı. Bayrağın üzerine iki kartal dilmişti ve arma eski Bizans devleti- i. Spiker konuşmasına devam du: — Burası Yunan devleti idaresin- de olmasına rağmen başlı başına es- ki Bizansın çift kartallı bayrağı oal- tında (o gölgelenmektedir. e Aynarozun günleri canlı olarak yaşamış oluyor." Resimler birbirini takip ediyor, Ay narozdan sonra Kostantinopl diye sö- zü edilen İstanbtula geçiliyor ve perde- de, Patrikhanenin görünmesinin ohe- men arkasından beyazlar giyinmiş, Bi- zans üniformalı Patrik oAthenagoras arzı endam ediyordu. Dikkatler arasında : Fener Maraşlı Rum okulunda Fazil ertesi günü yine ayni kamyonet, aynı papaz ve aynı yardım cışı ile birilikte Kurtuluştaki Rum oku- luna geçti. Bütün gözlerden saklana- rak, çocuklar bir sınıfa dolduruldu ve film gösterildi Bizans propagandası yapan bu fil- mi gizlice gösterme işi, uzun boylu su- yun altında kalmadı ve durumu tah- kikle meşgul memurlar bir gün sonra