YURTTA OLUP BİTENLER de durum alan türk birliğinin lıgı çeteci rumları uzun uzun d mektedir. Hattâ Makartios, rastlanır bir akl-ı evvellik göste- rek, türk birliğini Adadan uzaklaş- tırılabilmekiçin 1960savunmaandlaş- masını feshetmeye bile kalkışmış, fa- kat Türkiyenin kesintutu mu karşısın- da bir daha bu konuyu açmaya cesa- ret edememiştir. Şimdi bu birliği et- kisiz kılmak için açık kalan tek yol, birliğin Birleşmiş Milletler kuman- dası altına verilmesidir. Ancak, türk birligini yönetenler birlik mensup- ları Birleşmiş Milletler okuvvetinin ohede yaptığı pikniğe katılmaya hiç hiç istekli değildirler. Zira böy- le bir katılma halinde sayın Komuta- nın Türk Alayına vereceği ilk emir olacaktır: "İstikamet (| kışlanız! Marş!Marş!" var- üşün- eşine Birleşmiş Milletler Genel Sekrete- U Thant, aklı sıra büyük bir dikkat iyi niyetle aldığı bütün tedbirlerin ürlü para etmediğini görünce, A- na durumunu bir kere de en yakın çalışma arkadaşının gözüyle incelemek lotayla, siyasi işlere bakmakla gö- revli yardımcısı oODr. Ralph Bunch'ı geçen hafta Kıbrısa yollamıştır. Kıb- rıstaüç gün kalan Dr ch, New York'a dönünce gördüklerini Genel Sekretere anlatacaktır. İşin acısı, Dr. bi Kıbrısta gördüklerinin hiç açıcı şeyler olmayışıdır. Genel sektlerin siyasi işlere bakmakla gö- i yardımcısı, Lefikoşede bululudu- gu süre içinde ,göre göre yalnız iki türkün nâsıl rumlar tarafından öldü- rüldüğünü görmüştür. Bunlardan bir tanesi, şehrin türk ve rum kesimleri- ni ayıran Yeşil Hat dolaylarındaki evi- nin bahçesini suluyordu, diğeri de kızı- nı okula götürmekteydi. o Umulur ki, bu olaylar, Kıbrısa çok görüp, çok din- lemek için geldiğini söyleyen Dr. Bunch'la beraber U Thant'ı da uyar- mış olsun. Kervanın yüklüsü arkadan gelir Eğer şu sırada Kıbrıs anlaşmazlığı- na el koymuş olan Birleşmiş Mil- letlerin sorumluları gözlerini açıp Ma- karios ve arkadaşlarını doğru yola ge- tirmezlerse, da türklerinin başına daha birçok şeyin geleceği anlaşılmak- ladır. Gerçekten, geçen haftanın so- -unda yunan hükümetiyle görüşmeler yapmak üzere Atinaya giden Makari- os, orada yalnız önümüzdeki günler- de girişmeyi düşündüğü yeni dolaplar için yunan hükümetinin onayını al- makla kalmamış, aynı zamanda eski çetebaşı Grivasın yardımını da sağ- lamıştır. Eğer Grivas Adadaki rum başıbozukların kumandanlıgına getiri- Çeteci Grivas Göz tutmadı lirse, Ada türklerinin çekeceği var demektir. Ama, Kibrisin EOKA'cı İç- işleri Bakanı Yorgacisin cansiperane gayretlerine rağmen Grivası Kıbrısa göndermeyi Papandreunungözütut- mamıştır. Makariosla Papandreu arasında ya- pılan görüşmelerden Oosonra yayınla- nan on maddelik bildiri, bir yandan türk-yunan o dostluğundan söz açan yunan idarecilerinin Kıbrıs anlaşmaz- lığını hangi açıdan ele aldıklarını a- çıkça ortaya koymaktadır. (o Bildiride belirtildiğine göre, Kıbrısta rumların giriştikleri savaş, o bir ellenizm sava- ı, yani bir yunanlılık davasıdır. lenizm, Kıbrısta bir ölüm kalım kav- gasına girişmiştir. Bu sözleri hayretle karşılamamak bir bakımdan mümkün değildir, çünkü şimdiye kadar ortada bir yunanlılık dâvasının değil, bir Kıb- rıs devletinin bağımsızlığının sözü e- dillyordu, Şimdi, bu Kıbrıs bağımsız- lığının arkasında ne yattığı, bütün a- çıklığıyla ortaya çıkmıştır Mesele bir kere bu şekilde ve açık- ça ortaya konulunca, bildirinin diğer maddelerinde sıralananlar (görünüşü kurtarmak için söylenmiş o sözler ol- maktan ileri gidemiyorlar. Bildiriye göre, Zürih ve Londra anlaşmalarının değiştirilmeleri gerekir, çünkü bu an- laşmalar başarıyla uygulanamamışlar- dır. Şüphesiz, bildiride bu başarısızlı- ğın nedenleri üzerinde durulmamıştır. bu nedenlerin altında Enosis hülyasının yatuğını söylemek ne Ma- sun, ne de Papandreunun işine gelmektedir. Bildirinin Önemli bir bölümü de türk-yunan münasebetlerine ayrılmış- tır. Yunan idarecilerine göre, Türki- yenin Kıbrıs anlaşmazlığını bu eski dostluğu yıkmak için kullanması, ü- züntüyle (o karşılanmaktadır. Gaflet içindeki bu zatlara sormak gerekir: Başlangıçta toprak bütünlüğü, bağım- sızlık, milli egemenlik gibi ulvi slogan- lar altında piyasaya osürülen Kıbrıs meselesini oOsonunda bir ellenizm dâvası olarak ya ıkarmak, bu dâvayı gerçekleştirmek için A- dadaki Onbinlerce türkü yerinden, yurdundan, yüzlercesini canından et- mek türk-yunan dostluğunu dinamit- lemek değildir de, Kıbrıs türklerinin can ve mal güvenliğini korumak için çetecilerin en iyi anladığı dilden ko- mı kundakçılıktır? o Bugün türk-yunan dostluğu o tehlikeye düş- müşse, bunun sorumlusu yunanlı komşularımızı anlaşmazlığın çıkışın- dan bugüne kadar kerelerce doğru yo- la getirmeye çalışan Türkiye midir? Bu sorular, anlayanın, yüzünü kızart- lıdır. Bir çeteci eskisi Kin aslına bakılırsa, Atinada yapı- lan Makarios - Papandreu görüş- melerinden çıkan sonuçlar, kimsenin bilmediği, beklemediği lar değildir. Türkiyede olayları görüp değeriendirebilen herkes tâ başından- beri Kıbrıs anlaşmazlığının altında bir ellenizm dâvasının yattığım Bilir du ve Yunanistânın bu dâvada n na kadar Makariosu destekleyeceğini de umuyordu. Bu bakımdan meler sonunda yayınlanan bildiri kim- se için şaşırtıcı olmamıştır. Yunan ida- recilerinin sağduyusundan artık bütün bütüne ümidini yitiren türk idarecileri için bu hafta asıl önemli olan. Ma- kariosla Grivas arasında yapılan gö- rüşmelerdir, İngiliz yönetimine karşı girişilen EOKA mücadelesinin lideri Grivas, bilindiği gibi, o bağımsızlıktan sonra Makariosla anlaşmazlığa düşe- rek Atinaya dönmüştü, Zürih ye Lond- ra anlaşmalarım imzalayarak bağım- sızlıkla yetinen oMakarios karşısında Grivas, devamlı olarak, Yunanistana birleşmek görüşünü savunmuştur. Ge- çen hafta Atinaya giden Makarios. fırsattan faydalanarak, işte bu Griva- sa Kıbrısa geri dönme ve rum çeteci- lerinin başına geçmek teklifinde bu-