DÜNYADA OLUP BİTENLER Batı - Doğu Zenginler ve fakirler İçinde bulunduğumuz o haftanın ilk gününde, Cenevrede. bütün Birleş- miş Milletler üyesi devletlerin katıl- dığı bir konferans toplandı. Devletler, bu konferansa verdikleri önemi gös- termek için açılışa ya dışişleri bakan- larım, ya da ticaret bakanlarını gön- derdiler. (o Devlet başkanlarının çoğu da, toplantıya bizzat katılamamanın verdiği üzüntüyle, özel bildirilerde bu- lundular, bu bildirileri konferansta o- kuttular. Konferansta ilk gün bildirisi okunanların başında, kolayca talimin edileceği gibi, Sovyet Başbakanı Krut- çef geliyordu. İrili ufaklı bütün devletlerin bü- yük bir ilgiyle karşıladığı bu konfe- rans, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı- nın teşebbüsüyle toplanan Dünya Ti- caret Konferansıdır. Üç ay kadar sü- receği umulan bu konferans sırasın- da bütün devletler dünya ticareti ko- nusunda görüşlerini o açıklayacaklar, dileklerini söyleyeceklerdir. Dünya ni- metlerinden pay almakta çok gecikmiş olan iktisaden geri kalmış ülkelerin bu konferans sırasında ortaya büyük devletlerin işine gelmeyen bazı istek- ler sürmeleri, bu arada ham madde fiyatlarının yükseltilmesini istemele- ri beklenmektedir. Biraz da biz ölelim! | ktisaden geri kalmış ülkelerin, en- düstrici devletlerin, özellikle Ame- rika Birleşik Devletlerinin hiç hoşu- na gitmeyen -Konferansın açılma- sında bulunmak üzere Cenevreye ge- len Amerikan Dışişleri Bakan yar- dımcısı George Ball bunu gizlemeye lüzum bile görmemiştir- bu istekleri, anlaşılan, Konferansın üzerinde en çok tartışma yaratan (konularından biri olacaklar. Ancak endüstrici dev- letlerin hepsinin bu (isteğin kargısında cephe alacakları söylenemez. Çünkü daha şimdiden iki büyük devlet bu is- teğin yanında yer almış bulunuyor. Bunların birincisi (o Sovyetler Birliği, ikincisi de, son günlerde Batılı dost- larından taban tabana ayrı davranış- larda bulunan Fransadır. Soğuk savaşın dengesini kendi ta- ratma aktarmak için her konuda az gelişmiş ülkelerin oyanında yer alan AKİS/26 Sovyetler Birliğinin bu kereki amacı da, şimdiye kadar olduğu gibi, kendi propagandasını yapmaktır. — Bilindiği gibi, Sovyetler Birliğinin, birkaç yeni Afrika devleti dışında, kendi blokun- dan olmayan ülkelerle devamlı ve ö- nemli ticari bağıntısı yoktur. Bu ba- kımdan, konferansın ilk gününde o- kunan bildirisinde (o Krutçef rahatça Batılıları iktisaden az gelişmiş ülke- leri sömürmekle ve onların gelişmele- rini önlemekle suçlandırabilmektedir. Diğer yandan, Sovyet Başbakanı, ay- nı bildiride Batılı devletleri yapma ti- caret barikatları kurmakla suçlandı- rırken de, iktisaden az gelişmiş ülke- lerin derdinden çok Sovyet blokunun derdini yansıtmaktadır. . Gerçekten, Batılı devletlerin dışa karşı kurduk- ları gümrük duvarlarından en çok za- rar görenlerin bütün derdi bir ekono- mik alt-yapıya kavuşmak olan genç ül- keler değil, fakat gün geçtikçe büyük bir saanyi devleti haline gelen Sovyet- ler Birliği olduğuna şüphe yoktur; İşin ilgi çekici tarafı, ( Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U Thant'ın da, yaptığı açış konferansında. Batılı devletlerin tutumundan yakınan bir tavır takınmasıdır. U Thant'a göre. az gelişmiş ülkelerin büyük çoğunlu- gu, Batılıların fakir ülkelere yeteri kadar yardım yapmamalarından şikâ- yetçidir. Bundan başka, Komünist ül- kelere dünya ticaretinde daha büyük bir rol oynama imkânı tanınmalıdır. Nihayet, konferans çalışmaları sıra- sında yalnız yeni bir milletlerarası ti- caret politikası için hazırlık yapmakla kalmamalı, aynı zamanda Birleşmiş Milletlere bağlı bir milletlerarası ti- caret teşkilâtı kurulması için de ka- rarlar almalıdır. Napolyonun izinde B' Pazartesi günü çalışmalarına başlayan oKonferansta az gelişmiş ülkelerin isteklerini desteklemeye ka- rarlı ikinci büyük devlet de, Fransa- dır. Fransayı (o Cezayir çıkmazından kurtarıp iç politikada bir düzenlilik sağlayan De Gaulle, bu devlete Avru- pa ve Batı bloku içinde önemli bir yer kazandırdıktan sonra, şimdi üçün- cü blokla da sıkı bağlar kurmak ve böylece dünya politikasında söz sahibi olmak emeli peşindedir. Dünya politika alanında gün geç- tikçe daha önemle beliren oGeneral De Gaulle, üçüncü bloka yaklaşmak imkânını, hiç şüphesiz, daha Cezayire bağımsızlık verdiği gün kazanmıştı. O günden sonra Parisle Cezayir ara- sında sürüp giden gerginlik ne olur- sa olsun. De Gaulle bugün bâlâ Ce- zayire bağımsızlık veren insan olarak tanınmaktadır ve bunun kendisi için tarafsızlar dünyasında iyi bir puvan olduğuna şüphe yoktur. İkinci olarak, De Gaulle Komünist Çini tanımakla da az gelişmiş ülkelerde puvan topla- masını başarmıştır. Güney Doğu Âs- yanın tarafsız hale getirilmesi yolun- daki düşüncesi, bu ülkeler aydınların- da çok olumlu etkiler yaratmıştır. Nihayet yaptığı son Meksika gezisiy- le Lâtin Amerikayla da yakından il- gilendiğini herkese açıkça anlatmak fırsatını bulmuştur. İktisaden az gelişmiş ülkeleri ka- zanmak için giriştiği (o kampanyada, Dünya Ticaret Konferansı De Gaul- le'e önemli ufuklar açacaktır. Gerçi Parisin bu Konferansta geri kalmış ülkelere büyük yardımlar Oo vaadinde bulunması beklenemez ama, hiç değil- se ham madde fiyatlarının yeniden gözden geçirilmesi konusunda onları desteklemesi bile De Gaulle'ün taraf- sızlara daha da şirin görünmesini sağ- lamaya yetecektir.