Sigortacılık Kanundan beklenilen bir tekel maddelerinde tarife- sinde. Ama adamın biri çıksa, deliliği yüzünden tekel maddelerini ucuz ii- yatla satışa arzetse, bu suç olmaz da, sigorta tarifelerinde yapılacak u- facık bir tenzilât insanı sürüm rüm süründürmeğe yeter de artar bi- le 30 Aralık 1959 tarihinde, yani in- kılâptan beş ay, yeni yıldan da iki , Resmi Gazetede bir kanun , 7397 sayılı olan bu kanun, giliydi sigorta işlerimize yeni bir dü- m rmek maksadıyla çıkarılmış olan bu kanun, yeni bir sistem getirmiş, fakat bu sistem, si- gortacılığımızın gelişmesinden ziyade he kadar hızla gelişmekte olan sigor- tacılığımız o tarihten sonra gerileme- ye başladığı gibi, birçok kimsenin de sigortacılıktan ayrılmasına yol açmış- tır. Şirketleri korumak maksadıyla çı- karılmış olan kanun, fazla tenzilât- tan meydana gelebilecek kâr noksan- önlemek gayesini gütmektedir. eketimizde sigortacılık aşağı yukarı milli bankacılıkla birlik- te kurulmuş ve onunla ayni gelişme seyrini takip etmiştir. Ancak 7397 sa- yılı Sigorta Kanunu ile sigortacılığın büyük bir duraklama devrine girdiği müşahede edilmektedir. Sigorta Kanunu, sigortada tarife- leri dondurmuş, tenzilat imkânlarını ortadan kaldırmıştır. Bu suretle es- kilik, ustalık, fazla enerjiye sahip bu- lunmak ,bilgisi fazla olmak, yeni is- tihsal kaynaklan bulmaya (yetecek kaabiliyetler olmaktan çıkmıştır. Zira tarife ayni tarifedir. Tenzilât ve çeşit- li değişikliklerle kolaylıklar sağlan- ması imkânları ortadan kalkınca da, sigorta olmak ihtiyacındaki kimsele- rin prodüktörü tercih etmesine lüzum kalmamaktadır. Herkes, istediği şir- kete gidip sigortasını yaptırabilmek- tedir. "Madem ki prodüktör (olmadan herkes kendi kendine gidip sigorta ol- maktadır, öyleyse (oprodüktörü koru- maya neden lüzum görülüyor?" diye bir düşünce akla gelmektedir. A L E Sigortanın lüzum ve önemi pe incelendiği zaman mese- lenin böyle olduğu zannedilmekle beraber, işin biraz derin incelenmesi halinde hadisenin aslında bambaşka olduğu görülmektedir. Memleketimiz- de sigortanın lüzum ve önemine inan- olan kimseler nüfusumuzla kıyas edilemiyecek kadar azdır. Bu yetmi- yormuş gibi, bir takım yobazlar da, sigortanın dinimize aykırı olduğu pro- pagandasını yapmaktadırlar. Buna karşılık, milli servetlerimizi koruma- mız, ancak bun/lan sigorta etmekle kaabil olabilir. Bu durumda, halkı si- gortanın lüzum ve faydasına inandı- M | en önemli vasıta, çeşitli tenzilât sis temleridir. Haddizatında ticareti sağ- layan unsur da tenzilâttan başka bir- şey olmasa gerektir. Oysa ki, sigorta şirketlerinin murakabesi hakkındaki 7397 sayılı kanun serbest rekabeti çok gideri hükümler getirerek önlemek- tedir 1958 yılında 4 Ağustos kararlan ile istikrar tedbirleri alınmaya başlanmış, adım adım serbestiye gidilmek sure- tiyle Milli Korunma Kanununun se- nelerce tecrübe edilmiş tahripkâr te- sirlerinin izalesi yolları araştırılmış- tır. İş bu safhadayken, istikrar ted- birlerinden bir yıl sonra birdenbire si- Bir otomobil kazası Sigortasızın başı dertte? rarak sigorta olmaya teşvik edecek meslek kolunun önemi birdenbire mey- dana çıkmaktadır. Sigortanın lüzumunu anlatacak konuşmalar yapmak, memleketin en ücra. köşelerine kadar gitmek suretiy- le sigorta fikrinin yayılmasına hizmet etmek ancak prodüktörün yapabilece- 8i bir iştir. 7397 sayılı kanun prodük- töre gitmek lüzumunu ortadan kaldır- dığı için prodüktörler de kârı olma- yan bu işten vazgeçmekteler, sonun- da sigortayı teşvik edecek çok fayda- lı bir sınıf ortadan kalkmaktadır. Prodüktör ve acentenin sigortayı cazip göstermek için istifade edeceği gorta konusunda bütün rakabet şart- larını ortadan kaldıran bir kanunun ne hizmete çıkarıldığını anlamaya im- kân olmasa gerektir. Buna rağmen si- gorta mevzuatında getirilen yeni hü- kümlerle çok şiddeti ve sıkı bir re- 7” sayılı kanunun. 25. maddesinde şöyle denilmektedir: “sigort a Şir- ketleriyle bilüâmum istihsal organları, sigortalılara (oOdoğrudan doğruya veya dolayısıyla ne şekilde olursa olsun Is- konto yapamazlar. Ayrıca, Vekâletçe tespit olunandan faala ödeme mehli veremezler. AKİS/23