1947 yılında İstanbul Tıp Fakültesin- den mezun oldu. Üniversite öğrenimi sırasında Bilgiç, derslerinin yanı sıra öğrenci derneklerinde çalışıyor ve o za- man pek moda olan ırkçı faaliyetleri yatandan izliyordu. Yıllar geçti. Bil- giç Anadolunun çeşitli yerlerinde hü- kümet tabibi olarak çalıştı, Ankaraya gelerek ihtisas yaptı ve nihayet 1961 seçimlerinden sonra, yıllarca önce he- nüz üniversite sıralarındayken ideal ar kadaşı olduğu beğlerle Parlâmento sı- ralarında buluştu. Artık geriye sadece AP nin yönetimini ele geçirmek kalı- yordu ki, bu da beğ'ler için pek zor olmadı. Geçen haftanın sonlarında Başba- kan İsmet İnönüye, gazeteciler AP Tem silciler Meclisinin iktidara gelmek ka- rarını duyurdukları zaman İnönü, gü- lümseyerek kısa bir cevap verdi : "— Mevlâ başka tasa vermesin!-" Yolsuzluklar Tut keli perçeminden gün sabahın erken saatlerinde, Tan Odoğan meydanındaki Makina Kimya Endüstrisi Kurumuna ait ambarlarda alışılmamış bir telâş hüküm sürmek- teydi. Bir takım aceleci adamlar, Fen Fakültesine bitişik sahadaki ambar- larda çeşitli torna, tezgâh, matkap ve yedek parça yığınları etrafında dört dönüyorlar, bir oraya, bir buraya se- girtiyorlardı. Kan ter içinde kalmış bir adam hızla köşeye doğru koştu: nce ben gördüm" dedi. Buradaki torna tezgâhının öteki u- cunu başka bir adam yakalamıştı: "— Ama e daha önce geldim..." diye cevap V Diğer taralı ise hararetli bir pa- zarlık yapılmaktaydı: — fiyata olmaz arkadaş! Ben sabah karanlığı kalkınış, buraya gel- mişim. Sen bana ,aldığın fiyata dev- ret diyorsun." "— Peki, olacağını söyle!" "- İkibine ben düşürdüm. Sana i- kibin ikiyüze bırakırım. Tamam mı?" Öteki bir an düşündü ve kabul et- ti. oDevir muamelesi tamamlanmıştı. Fakat sadece OO iki kişi arasında! Çünkü ikinci adam daha yeni sahip olduğu "kelepir"i aradan pek uzun bir zaman geçmeden bir başka hurda- cıya yine kârla satacaktı. Bu olyadan birkaç gün sonra Ye- ni Sanayi Çarşısında büyükçe ve es- ki görünüşlü bir kırma tezgâhının ü- zerine eğilmiş, bir şeyler yapan adam Selâhattin Şanbaşoğlu Şaşkın! şaşkınlıkla doğruldu, o tornavida ile tezgâhın kenarını biraz daha kazıdı, sonra bir sevinç sayhası kopardı: — Pirinçmiş, pirinç! Yaşadık! Pi- rinçmiş Birden sustu, feryadının duyulmuş olması etrafına bakındı. Hurdacılar tezgâhın, etrafına toplandılar. Meslek tarihinde böyle voli görülmemişti Sen kalk, devlet satışından alınan demir tezgâhı devral, dükkâna getir, yerleş- tir; sonra da, yerinde, sanki peri değ- neği dokunmuş gibi, pirinçten bir tez- gâh bul!.. -Hurda satışlarında demir, kilosu 45-50 kuruştan, pirinç ise 5-7 liradan müşteri bulur-. Biraz sonra, tezgâhı Makina Kim- ya Endüstrisi satışından bizzat alan ve Yeni Sanayi Çarşısında sevinçten bağıran adama devreden hurdacı o- lay yerine geldi ve hak iddia etmeye başladı. Münakaşa, tartışma derken, iş kavgaya döküldü. Mesele Sıkı Yö- netime aksetti. Konuyu incelediklerin- de, Sıkı Yönetim ilgilileri de hayret- ler içinde kaldılar. Satışın şekli, akla, ister istemez, "devlet malı deniz.. sözünü getiriyordu. Merkez Kumandam, telefonla, Ma- --na Kimya yöneticilerini ouyardı ve onbeş günden beri bu tarzda devam e- den satış durduruldu. Bu sırada tak- vimler 1963 Temmuz ayının ortalarını göstermekteydi. YURTTA OLUP BİTENLER Bir sürat ki ,felâket!.. Olayın başlangıcı 1963 o yılının ilk aylarına kadar uzanmaktadır. gibi reorganize edilmesi, bir hale la konulması için o zamanlar çalışmalar yapılmıştı. Kurum, 14 bin işçi çalış- tırmasına, kıymeti milyarları (o geçen fabrikalara (sahip olmasına rağmen, günlük faaliyetini yürütmek için ge- rekli hazır paraya bile sahip değildi. O sırada Türkiyede bulunan Be- ardsley adlı amerikalı i MKE'ye geldi, durumu kaların ambarlarında ( birikmiş mil- yonlarca lira kıymetindeki hareket- siz, artık hiç bir işe (o yaramıyacak malzemenin altı aylık bir devre için- de satılmasını tavsiye etti. Kalen Genel Müdürlük makamın- da oturmakta bulunan Selâhattin Şanbaşoğlu raporu öğrenince, dakika sektirmeden, malzemeden sorumlu Ge- nel Müdür Muavini Ahmet Güneri ve Stok Müdürü Şeref İnciyi (o çağırdı, derhal satışa girişilmesini -mütadı üzre- şifahen emretti. Alelacele, MKE ambarlarında bi- rikmiş binlerce kalem (kullanılmayan malzememin tesbitine ve fiyat takdi- rine girişildi. Bunun için - aslında subaylıktan müstafi ve fakat Stoklar Müdürlüğü gibi son derecede büyük ihtisas isteyen bir makamda oturmak- ta bulunan- Şeref İncinin başkanlı- ğında iki heyet kuruldu. Bu heyetler, devlet satışlarında uygulanan bir te- amülü yok farzederek, Ticaret Odası- na, satılacak malzemenin piyasadaki kıymetini soracaklarına, kıymet tak- dirinde omuhayyalelerini ve tahmin kaabiliyetlerini kullanmak yolunu tut- tular, elektronik (o beyinleri bile yaya bırakacak bir süratle işi tamamlayı- verdiler! Bu arada MKE Müdürler Kurulu toplandı, meseleyi görüştü ve malze- menin piyasadaki rayiç bedel üzerin- den satılmasına karar verdi. kendilerini kaptırmış bulunan iki he- yet lise, başdöndürücü mesailerine hâlâ devam etmekteydiler. Neticede Mü- dürler Kurulunun "rayiç bedel" ka- rarına rağmen "muhammen bedal" ü- zerinden düzenlenen fiyat listeleri malzemeden sorumlu Genel Müdür yardımcısı Günere verildi. Güner, Müdürler Kurulu toplantısın- da da bulunmuş olduğu halde, he- yetlerin ve Genel Müdürün sürat aş- AKİS/13