Bu Mektubu Okuyunuz ! ir mektup aldık. İstanbul da al Beyazıttan, 21 Mart günü saat 19 da postalanmış, «Sayın C.H.P. yad e ve Metin Tokerbeyler" e hitap ediyor. Altındaki imsa şu : "Sizlerle savaşanlardan» i, z bir mektup, Fakat bir grupun A.P. nin iktidara bir gelmesini ne ka- ii ri bei li herhangi bir mektuptan daha iyi aöileriyor. Zaten bu grupla te- kale mler, gazetelerde, açık açı ık aynı arzuyu terennüm etmekten çekinmemektedirler : e, de ona gün kapılınırsa, uzun dayanılamazsa, memleketin kaçırılırsa o bu mektuptaki o yazıdaki kimseler öylesine kasınmaktadırlar ki.. Ama, sualin cevabı o bulunmadığı ve temle paklanmayacak seviyeye ge eldiği sin set çekmek mevkiindedirler. a ten bahsediliyor? Bu bir yn ünü göstersek." değil kısa vadeli düşünülürse, pire için yorgan yak- büyük temennilere iştirak lele güçtür. a sonra, ne olacaktır toplumu çok partili bir ye rejimden başka hiç bir sis- içindir ki memleketin basiret sahipleri çocukça ri ke- Üstelik, mektupta bahis konusu de def n mahalli seçimler bir defa daha ispat etmiştir. yüzde ellinin altında kalmıştır. e için moral menfaati gündelik kolaylıklar önünde gözden Gerçekten bir takım edilen nisbetlerin Mai ama diğer (o taraftan mektupta kendisini belli eden grup için meş teber bir bahane diye ortaya atıldığı, kullanı-, dığı daha çok önceden AKİS tarafından belirilmişr ei ne Yaptığını gayet iyi bilmektedir. Aşağıda ookuyacayınız mektupta u pek çok vardır. ugün iktidarı ellerinde tu- tanlar onlara önemle dikkat etmelidirler. Ama a. Bü kritik bir anında sorumluluk yüklenmiş olduklarım. aşağıdaki ihtiyatsızca, o yahut hafiflik ifade eden bir davranışın hem yurdu, ğini görebilirler. Mektubunm ilgi veren tarafı odur. AYDINLARIN SESİNE KULAK VERİNİZ ilmem kaçıncı uykudasınız. Bir uçtan diğer uca bu mil- B letin i içine girip de neler olduğuna, neler konuşulduğu- nu hiç görün duymuyor musunuz? Görüp, duymayanların veya bunlara vakıf olup da, parlâmentoda bulunmanın veya büyük sanılan bir ada- mın peşini bırakmamanın saadetini tadanların pek de hazin olmayan akıbetlerini bizzat müşahade etmiş bu- lunuyorsunuz. Bu müşahadenin üzerinden daha seneler geçmemiş ve ateş küllenmemiş olmasına rağmen bütün çarklar ters işlemeye başlamış, devlet gemisindeki kaptanından çı- macısına kadar bütün fertler rüşvet, iltimas, vatandaşa eziyet ve milleti hükümetten soğutup eski devri hasretle aratmanın birer vasıtası olmuşlardır. Bunu bekçi büro- sundan, belediye tahsildar ve zabıta memurundan hususi bankaların dahi odacısından, devletin en yüksek derece- lerine kadar görmek kabil hale gelmiştir. Türkiye her bakımdan bir çıkmazın içindedir, 960, 27 Mayısından önce ne şartlar altında seçim yapılırsa yapıl- sın iktidarı kaybedeceği gün gibi bilinen bir kütle, İhti- lâlcilerin ve Yassıada Mahkemelerinin bu milleti tanı- mayan yanlış icraatlarından yekpare olmuş, tarafsızlarda uyanan ve uyandırılan kanaatle bu kütle bugün milletin 2e 75 ini çekmiş, 27 Mayısa ve CHP ne karşı duruma ge- çerek bunlara, bunları tutar görünen Orduya tam bir cephe almış, her birinin elinde bir namusluluk ilâmı, su- bay düşmanlığı, iktisadi sefalet dellallığı, din bezirgân- lığı, suiistimal, rüşvet ve iltimasla devlet işlerinin yürü- mediği ve yürütülmediği sloganı dillerde olarak millet bölünüp parçalanmakta ve herkesi yarınından endişe eder hale getirmektedir. Türkiyede bugüne kadar devlet otoritesinin ve ka- nun korkusunun mesuliyet il bu kadar yok sa- yıldığı görülmemiş ve di Ne zaman bir seçim olsa ikiler 27 Mayısçı- üyün Mech teşkil edenler memleketin ne kadar satırların arasında o hissedebilirler re hem kendilerini nereye götürece- ların ve CHP nin kazanmasına imkân yoktur. Çünkü en fakirinden en zenginine, isçisinden memuruna, köylüsün- den kentlisine kadar milletin 9 75'i eski devrin özlemi içinde olup her vakıa ve her hareket kendilerini mecbu- ren bu hasret içine atmaktadır. Her yönden onları des- tekleyen ve haklı çıkaran kesif propaganda bu hali des- teklemekte, her geçen gün onları kuvvetlendirmektedir. Parlamentoda bütün olayları bilen temsilcilerinin in- tibaha gelmediği bir ortamda, onları destekleyen fakir, zengin, cahil halkın intibaha geleceklerini ummak ve bunlarla demokrasi yapacağım iddiasında bulunmak ha- mın hamı bir hayâl ve sonu hüsran bir kuru ümittir. Bunları izah son bir ikazdır. 4 sene mebus kalacağını, 5000 lira aylık maaş alacağım diye bu milletin âtisini fe- lâkete götürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Milletin bö- lünmesini son hadde vardırmak, düşmanlıkları kan dâva- sı derecesine götürmek, milletin arzuları ve iradesi ile alay etmek vatana ihanetin de ötesindedir. Bunun için ömrünün son demlerini yasayan İnönü- ye çekilmesini tavsiye ve bunu temin etmek, azgın ve şaş- kın intikamcı çeteyi derhal hükümete davet etmek lâ- zımdır. Bununla millet ve taraftarları onların ne olduğunu, neler yapacağını anlayacak, Ordu mensupları tamamen ellerine geçmeden artık mazinin avdet etmeyeceğini, çe- te idarisi ile soygun devrinin bir daha geri gelmeyeceğini, onlara, ve onlara kanan geniş halk kütlelerine göster- mek lâzımdır. Bunu yapamadığınız takdirde bugün korkulan akibet varın gelecek, biç bir paratoneri olmayacak bu devrede her şey daha kötü olacak, belki millet birbirine girecek, araya giren bulunmayacak, kimsemin kimseye acıyacak hali kalmıyacaktır. İnönü idareyi, selâmet yolu budur. Aksi halde bugün onlara acıyanların yüzde birini dahi size acır göremiyeceksiniz. sizler İnönüyü bırakınız. Kurtuluş ve AKİS/11