fından çevrilen yapılan me- sailini birer birer anla en hafta yaplan. Meclis görüş- melerinde en ç o k konuşan insan ola- ğan üzere, Kıbrıslı rum Dışişleri B a - kanı Kipriyanu oldu. Kipriyanu, Tür- kiyenin saldırgan emellerini isbât et- hafta Türk tem karşılığını o andlaşmaya varan görüşmelerin tutanaklarında aramasını hatırlattı. Sonra Kipriya- nuya göre, Türkiyenin Kıbrıs adasın- da toprak istekleri vardı, bu iddiasını belgelerle isbât edebilirdi. o Kipriyanu olduğunu söyleyebilmesi için insanın en azından aptal olması gerekir. Şecaat arzederken ipriyanunun ileri sürdüğü gülünç Andlaşmasının Kıbrıslı rumlara zorla kabul ettirilmiş olduğudur. o AKİS'in şimdiye kadar durmadan yazdığı gi- bi, bu iddia da hiçbir temele dayan- mamaktadır. Çünki, büyük ölçüde bu ândlaşmalara dayanan Kıbrıs Anaya- sası hazırlanırken taraflar arasında çe - kişe çekişe yapılan pazarlıklarla bun- ların birçok hükmü değiştirilmişti. Oy- U Thant İyiniyetli bir arabulucu Şu, Türk - Yunan dostluğu günlerde Türkiyenin Kıbrısa müdahalesi bahis konusu oldukça, Kıbrıs taki rum liderlerin kulağını bükeceğine Türkiyeye tehdit savuran yu- nanlı yöneticilere, şu noktayı önemle hatırlatmak gerekir: Kıbrıstaki üç buçuk çeteci kanlı amaçlarını gerçekleştirsin diye kıymaya hazırlandıkları Türk-Yunan dostluğu, böylesine bir kalemde ve gereksiz yere gözden çıka- rılacak kadar kolay kurulmamıştır. Bu dostluk, uzun ve üzücü gelişmeler sonundu ve her iki devletin de sayısız fedakarlıkları sayesinde kurulabil- miştir. Temeline atılan harçta Atatürk, İnönü, Venizelos ve Caldaris gibi büyük devlet adamlarının yıllar süren emekleri v: Bugün iş başında bulunan yunanlı yöneticiler, bir seçim kumpanyası- nin yarı-sorumsuz havası içinde söylenen sözler ne olursa olsun, Türk-Yu- nan dostluğunu harcamadan önce biraz daha i davranmak gereğini kavramış olmalılardır, Komşu Yunanistanın kaderini elinde tutanlara, in- sanlar arasındaki bağıntılar gibi milletler arasındaki bağıntıların da iki yönlü olduğunu hatırlatmak bize düşmez. Bu yünlerin birincisi duygu, ikincisi de çıkar ortaklığıdır, Yunan idarecileri, doğru ya da yanlış, Türk ve Yunan milletleri arasındaki dostlukta duygu ortaklığı yönünün fazla kuv- vetli olmadığını düşünebilirler. Fakat bu dostluğun ortak çıkarlar daya- nağı, bugün de. İki dünya savaşı arasındaki dönemde Ve İkinci Dünya Sa- vaşı sonundaki kadar kuvvetli olmak gerekir. Evet, bugün iki dünya savaşı arası dönemindeki bulgar tehlikesi kal- mamış, İkinci Dünya Savaşı sonunda bütün ağırlığıyla çöken komünizm tehdidi milletlerarası alandaki çeşitli gelişmeler sonucunda gevşemeye yüz tutmuştur. Ama bu demek değildir ki önce Balkan Birliğiyle Balkan An- tantı, sonra da Truman Doktriniyle NATO ittifakı içinde birleşen Türkiye ve Yunanistanın yolları birbirinden ayrılmış, birbirleriyle sıkı bağıntılar kurmak gereği ortadan kalkmıştır. Tam tersine, eğer milletlerarası geliş- meler bugünkü yönteminde eği devam ederse, Doğu zen ve güvenliğini korumak görevi, günün birinde, bütün ağırlığıyla Tür- kiye ve Yunanistanın omuzlarına “çökebilir. Bugünkü gidiş odur ki, kendi- ne acımayana kimseler acımamakta, kendi gidişine bir düzen vermeyene kimse "aman arkadaş, şu gidişine bir çeki düzen ver" dememektedir. Eğer Yunanistan, bugün bir kaprisli opiskoposun gereksiz davranışları yüzünden Türkiye ila iyi komşuluk bağlarını koparacak kadar ileri giderse, günü birinde yalnızlık içinde kaldığını görüp şaşmamalıdır, Türkiye için oldu. ğu kadar Yunanistan için de en doğru yol. aralarında her zaman sıkı bir dayanışma kurmak, giderek parçalanan dünyada birbirlerinin elinden tut- maktır. Bu bakımdan, şimdi görünüşe göre iki devleti birbirinden ayıran, fakat aslında elele verilince elbette bir çözüme bağlanabilecek nitelikteki Kıbrıs anlaşmazlığı, en kısa samanda, Türkiye ve Yunanistan arasında bir görüşme ve anlaşma konusu olmalıdır. Hem sonra canım, iyi niyet gösterilirse, nesi var çözülmeyecek bu an- laşmazlığın? Şimdi e olan Yunan idarecileri, bunun için harcadıkları gayretleri Makariosu “doğru yolu yöneltmek için harcasalar, Adaya kısa zamandı düzen ve güvenlik geri döner, çatışmalar tarihe karışır. Aksi halde Türkiye elbette ki, kendine düşen görevi tek başına da olsa yapmaktan kaçınamaz. O zaman da, Yunanistanın son pişmanlığı fayda etmez. AKİS/7