vatanperverane hislerimden dolayı beni tebrik etti, arzu- mun gerçekleşeceğinden emin olabileceğimi bildirdi. Bu sözleri işitince kendimden geçerek koltuğa yığıldım. Cle- menceau kendime gelinceye kadar başımdan ayrılmadı ve kendime geldiğimde tekrar, İzmirin Yunanistana veri- leceğini söyledi." Zaharoff Venizelosu ikinci defa 6 Mayıs 1919 günü aradı. Yunan Başbakanı (Mercedes otelindeki odasında hastaydı ve yataktaydı. Yatağının başında, her zaman ol- duğu gibi Dışişleri Bakanı Politis vardı. Otelin telefonun- dan, bizzat Venizelosu çağırdılar. Venizelos Politisten gi- dip kendi yerine konuşmasını istedi. Hattın öbür ucun- daki Zaharoff idi. Politise şunları söyledi: — Ventizelosa İzmire çıkartma yapmak üzere gemi- lerle birlikler hazırlamasını söyleyin. Yüksek Konsey ta- rafından bu kararın alınmasını sağladım. Yüksek Kon- sey bunu size resmen yarın tebliğ edecektir. Fakat size daha önceden haber veriyorum ki hazırlıklı olunuz!" Telefon üzerine Venizelos derhal, Yunanistanın Ge- nel Kurmay Başkam ve yunan orduları başkomutanı Ge- neral Paraskevopulosa şifreli bir telgraf gönderdi. Gene- ral o sırada Selanikte bulunuyordu. Venizelos Paraskevo- pulostan birliklerini derhal hazırlamasını istedi. Böylece her şey süratle hazırlandı. Zaharoffun Venizelosa ilk ziyareti, o zamanki yunan heyetinin üyelerinden biri, olan ve Mercedes * Otelinde ka- lan Petrakopulosun "Hayatım" adındaki ki tabının ilk sayfasında açıklanmaktadır. İkinci ziyaret ise (o gazeteci Konstantin Atanatos tarafından Politise atfen anlatıl- mıştır. Ama Sir Basil Zaharoff 1920 yılları civarında - oyna- dığı bu kadar büyük ve önemli role rağmen - yunanlıla- rın ve bilhassa Venizelosun dünya umumi efkârını ve dünyanın liderlerini oyunan dâvalarının, savunucuları haline getirmek, için kurdukları, muazzam propaganda mekanizmasının sadece bir çarkıdır. O tarihe- kadar görül- memiş olan bu propaganda fâaliyeti Birinci Dünya Har- binden sonra Yunanistanın bilhassa (bizim, aleyhimize Sir Basil Zaharoff Venizelos için hatıra Mösyö Venizelosla Lozanda tanıştım. Tanışmamız güç oldu. Uzun müddet birbirimize çok uzak ve yabancı kaldık. Bir gün M. Venizelos benimle görüşmek için ran- devu istedi. Derhal kabul ettim, merak ve heyecanla bekledim. Ben o zamana kadar bir yunanlı diplomatla değil, hatta yunan aslından bir siville hayatımda görüş- memiştim. M. Venizelosa gelince, bütün hatıralarımızda o amansız ve insafsız bir türk düşmanı olarak yerleşmiş- ti. Bu duygularla ilk görüşmeyi yaptık. Bu ilk görüşme benim kaldığım Lozan Palas Otelin- de oldu. Konuşma, Konferans esnasında her vesileyle türk ve yunan heyeti olarak birbirimizle uğraştığımız- dan şikâyetle başladı. Karşılıklı, bu durumu düzeltmek arzusunu gösterdik. Bundan sonra temaslar ya M. Veni- zelosun otelinde, ya benim otelimde her konu üzerinde tekrarlandı, aramızda birbirimizin sözüne inanma dere- cesinde samimi bir seviyeye yükseldi. M. Venizelos Bal- kan Harbindeki rolünden başlayarak Anadoluya, yani ilk önce İzmire yunan kuvvetlerinin çıkarılmasını, har- bin devamım ve harpten sonrası için düşündüğü politik düzenini, harbin Yunanistan için talihsiz şekilde netice- lenmesiyle husule gelen siyasi ihtiyacı vakit vakit etra- fıyla ve açık kalple benimle görüşmüştür. M. Venizelosun Birinci Dünya Harbinden sonra Pa- ris Barış Konferansı esnasındaki mevkiini nüfuzunu ve tesirini o konferansta, bulunmuş olan diğer memleket murahhaslarından dinlemişimdir. Lozan Konferansında munis bir. arkadaş gibi görmeye başladığım M. Venizelo- su bunlar bana Paris Konferansı esnasında I numara- lı nüfuzlu adanı diye adeta gözleri yılmış olarak an- latmışlardır. İtalya murahhası M. Montana bana derdi ki : "— Paris Konferansında Büyükler halli müşkül gö- rülen her hangi bir meseleyi nihayet Al. o Venizelosa sormaya karar verirlerdi. .M. Venizelos Amerika murahhası M. Wilson nezdinde ne isterse kabul etti rebilirdi." Murahhaslar, onun Lozan Konferansındaki hayali kırılmış ve mütevazi halini söylerken hiç aldanmamak lazım geldiğini ilâve ederlerdi. M. Venizelosla hatıralarımın yukarda işaret ettiğim safhalarını ilerde anlatırım. Bugün şu kadarını söyleye- yim ki M. Venizelos Balkanların Birinci Dünya Har- binden sonraki durumu ve Türkiye-Yunanistan mese- lesinin tasfiyesi sonunda iki milletin istikbâl güvenliği bakımından kader, birliği halinde olması gerektiğine ha- kikaten inanmış haldeydi, M. Venizelos inandığı fikirleri sebatla takip ettiği kadar dostluk kurmak istediği milletleri ve onların dev- let adamlarını itimat vererek samimiyetle kazanmasını iyi bilen bir büyük diplomattı. 19/5