5 İİ Filmler Patlayan balon çüncü filmi "Knock on Any Door - Cinayet Mahkemesi"ne (1949) Ka- dar, Hollywood için Nicholas Ray, he- üz "baremlillk"e bile alışmamış bir rejisördü. Sinemaya New York tiyat- roları rejisörlüğünden gelmiş ve Broad- way'den tanıdığı Elia Kazan'ın yanın- da, "A Tree Grows in Brooklyn - Bir Gençkız Yetişiyor" daki rejisör yar- dımcılığıyla işe başlamış ve üç yıl da senaryoculukta çile doldurmuştu. Hayli "popüler" bir roman olan "Knock on Any Door - Cinayet Mahke- mesi"ni sinemaya aktardığı ozamana kadar Nicholas Ray iki film daha yap- mıştı, ama bunların ikisi de sıradan filmlerdi. Ray, bunlarda kişiliğini arı- yor, çizgi dışına çıkabilmek için çaba harcıyordu. o "Cinayet (OMahkemesi", Ray için bir çeşit sıçrama tahtası oldu. Başrollerinde Humphrey Bogart, John Derek ve George MacReadynin oyna- dıkları "Cinayet Mahkemesi"nde, Ray, sonradan büyük ilgi uyandırıp yanıcı- lar koparacak olan "Rebel Without A Cause-Asi Gençlik" e ilk hazırlıkları- nı yapıyordu. Konu, başıboş bırakılmış, toplumla bütün bağları koparılmış genç bir delikanlının, Nick Romano'nun se- rüveniydi. Delikanlı, güçlü bir itiş so- nunda yapayalnız bırakılınca, topluma karşı çıkıyor, direniyor, o çekişiyor ve sonunda da cinayet işliyordu. Bogart, delikanlıyı mahkemede savunan avu- kat rolündeydi ve savcı MacReady ile gerçek bir savaşa tutuşuyordu. Savcı, geleneklere bağlılığı, bağnazlığı ve ka- tı yürekliliği savunurken, ayni kattan gelmiş, kişisel çabası olmasa bugün i- çin bir başka Nick Romano olabilecek avukat da, hoşgörüden, günün gerçek- lerinden, gençlere karşı vurdumduy- ilgisizlikten ve anlayışsızlık göstermemekten yanaydı. "Savcı" bütün toplumu suçluyordu. Asıl suçlu Nick Romano değil, toplumdu. 3. Bu kadar ileri bir görüşü savunan avukat, Nick'i kurtarabiliyor muydu? Katlar arasındaki düzensizlik, anlayış yoksunluğunu da beraberinde o getir- mekteydi. O yüzden Nick Romano'nun kurtulması -her iki anlamda da- im- kân dışıydı. "Cinayet Mahkemesi", ilgi topladı ve rejisör Ray'in yerini -çalıştığı şir- ket olan Columbia'da - sağlamlaştır- dı. Fakat hemen arkasından çevirdiği "In A Lonely Place-Tehlike İşareti", "Born To Be Bad - Aşk Zehiri", "Flying Leathernecks - Guadalkanal Savaşı" ve "Lusty Men-Dehşet Meydanı", birbi- AKİS/32 NEM A ri ardından kötü ve Ray dışı filmler ol- da Ray, ilk çıkışı "Cinayet Mahkeme- si'ndeki tutumunu beklenmedik bir şekilde değiştirmiş ve işi "esnaflıkla dökmüştü. İkinci kıpırdanış "John Guitar-Dişi Kartal"la geldi. Joan Crawford ile Sterling Hayden ve Scost adynin başrollerinde (ooynadıkları "Dişi Kartal", iki yıl Önce, usta Fritz Lang'ın çevirdiği "Rancho Notorius- Yaylaların Fâhişesi"ni (o hatırlatmakla birlikte, klâsik bir düzende giden wes- tern - kovboy filmlerine yeni bir ses, yeni bir hava getirmeye yönelmişti. "Rebel (oOWithout A Cause-Asi Gençlikle gelene kadar, Ray, bir wes- tern'de daha oyalandı: "Run for Co- ver-Kanlı ea "Âsi Gençlik" ve ö . Gençlik", Nile Ray için ger- çekten bir başarı çıkışıydı. Savaş sonrası gençliğini ele alıyor, çocuklar- la aileler arası bağların savaşlar ve sa- vaşların getirdiği (o zorlamalarla nasıl değişmeye uğradığını ,nasıl koptuğunu ve arada nasıl bir kapanmaz uçurumun açıldığım anlatıyordu. Bu,'bir bakıma kuşaklararası çatışmaydı, o anlayışsız- lık ve hoşgörü yoksunluğu o çatışmayı gitgide büyütüyordu. Büyük savaş, in- sanın değersizliğinii de ortaya koymuş- tu. Toplumsal dengesizlikler bu değer- sizliği daha da büyütmekteydi. o Yeni yetişenler, yalnız yaşadıkları o günü de- i Bu- kuralları hiçe gerlendirme yolunu seçmişlerdi. nun için de gelenekleri, sayıyorlar yalnız o günü yaşamak is- tiyorlar, onun tutkusunu sürdürüyor- lardı. Nicholas Ray, bu dir bir problemi - üstelik oamerikan toplumu içinde - filmi "Asi Gençlik"te Hollywood için önemli sayılabilecek (obir gözüpeklikte ortaya koyuyordu. "Asi Gençlik" bu yüzden olacak, batılı, sözü dinlenir ten- kitçilerce William Wyler'in "The Best Years of Our Lives - Hayatımızm En Güzel Yılları" ile birlikte önemsenen savaş sonrası Hollywood filmlerinden sayıldı "Asi Gençlik'ten sonra, Nicholas Ray'in artık hep ayni hızı sürdürece- ği beklendi ama, "Hot Blood - Ateşli Kan", "Rigger Than Life - Tehlikeli Arzular", "The James Brothers-Se- vimli Haydut" ve "Party Girl - Gangs- terin Sevgilisi" hayâl kırıklığı filmleri oldu. Ray, sanki söyleyeceği sözü söyle- miş ve ununu eleyip eleğini asmıştı. "Bigger Than Life- Tehlikeli Arzular". Cortison adlı, ağrı dindirici bir ilâcın gereğinden çok alınıp alışkanlık hali- ne getirildiğinde neler yaratabileceğini - büyük bir manasızlık içinde - anlatı- yor, "The James rothers - Sevimli Haydut", ille de belgeci bir çalışmaya yöneleceğim diye, ortaya garipsenen, çözümsüz acayip bir western koyuyor- du. İçlerinden bir tek "Bitter Victory - Acı Zafer", Ray için kurtarıcı çıktı. Fransada uluslararası bir oyuncu kad- rosu ile çevirdiği "Acı Zafer", savaşa karşı ve namuslu bir filmdi. Gerçi, hi- kâyesi sinemanın isterlerine uygun bir örgüde örülmüştü ama Ray, hikâyeden ok ana tama üzerine eğilmişti. "Pekin'de 55 Gü ay, "Acı Zn için Hollywood'dan Avrupaya geldikten sonra, dönmeye yakın spectacle'lere (oOmeraklı yapımcı Samuel Bronston'la anlaştı. İsanın ha- yatı ile ilgili koyu bir din propagandası filminin hemen arkasından yine ayni yapımcıya 55 Days At Pekin -Pekinde "Pekinde 55 Gün", 1900 yıllarında Pekinde gerçekten yaşanmış bir olayı, ünlü Boxer kuşatmasını konu edinmiş- ti. Senaryosu Hollyvwood'lu iki senaryo- cu Philip Yordan ile Bernard Gordon tarafından düzenlenmişti. Ray için bu çeşit bir senaryoyu çekmeyi kabullen- mek, baştan yenilgiyi kabullenmekle e- itti. Olay, Çinin bağımsızlığa erişmediği. ama bunun için alttan alta bilinçlenip sömürgecilere karşı kanlı savaşlara gi- riştiği yıllarda geçiyordu. Tabii, Yor- dan ile Gordon, daha sonra da Ray'in elinde çinli milliyetçiler, her biri birer ki Boxer'ler hem sömürgecilere karşı savaşıyorlar, hem de yirmi dolar Kar- şılığında, sömürgeci ne isterse onu ya- pıyorlardı.