Kanunlar Yatırım indirimi eş yıllık Kalkınma Plânının başarı sağlaması gerek resmi gerekse Ö- zel sektörde, yatırımların umulduğu kadar yapılması ile kaabil olabilecek- tir. Yatırımlar da ancak kanunlar ve kararnamelerle sağlanmış imkânlar- dan faydalanarak meydana çıkacak- tr. Bunlardan bir tanesi de yatırım indirimidir. Yatırım indirimi, 28 Şu- bat 1963'te yayınlanan ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bazı mad- delerini (değiştiren nn sayılı kanun içindeki bir bölümded Kısaca ifade edilmek gerekirse, kazancını tekrar yatırıma o sarfetmek isteyenlerin bu kazançlarından bir kısmını ve n muaf tutmak imkânı şeklinde özetlenilebilir. ticari ve zirai kazancını bilanço, e- sasına göre tespit edenlerin istifade e- debileceği (o yatırım indiriminden bir senelik tatbikat esnasında pek fazla sonuç alınamadığı o anlaşılmaktadır. Bunun sebeplerini bazıları iş âleminin kararnameyi (o lâyıkı veçhile anlama- dığında, o bazılarıysa (gerekli oOöne- min verilmediğinde aramak istemek- tedirler. Oysa ki, her iki sebep, de pek yerinde değildir. Asıl sebep, 202 sayılı kanundaki yatırım indirimi hükümle- rinin ihtiyacı karşılayacak evsafta ol- mamasındadır. Bundan iki yıl önce İstanbulda, çeşitli sektör temsilcilerinin iştirakiy- le bir komisyon kuruldu. Vergi Reform rak incelendi ve bu konuda bir rapor hazırlandı. Raporda, yatırım indiri- minin esas nispeti yüzde 60 olarak tes- pit edilmiştir. Buna karşılık, 202 sa- yılı kanunun ek 3. maddesinin son pa- ragrafında yatırım (o indirimi nispeti yüzde 30 olarak gösterilmektedir. Bu indirimin ferdi firmalardaki nispeti- değildir. - Ama şirketlerde kurumlar vergisi muayyen olduğuna göre, bun- dan yapılacak vergi indirim yüzdesi de bellidir. Hangisine inanmalı? mdi. Vergi Reform Komisyonunun yüzde 60 dediğine 202 sayılı kanu- nun yüzde 30 demesi üzerinde durmak lâzımdır. Aradaki fark yüzde 3-5 gibi bir nispet olsa. üzerinde fazla durul- mayabilir. Ancak, bir komisyonun yüz- A L E M | Bir fabrika Tüten bacalar de 60 dediğine kanun yüzde 30 derse, bu' nispetler arasındaki fark üzerinde durmak gerekir. Öte yandan. Vergi Reform Komis- yonu, rejyonal kalkınmanın bahis ko- nusu olduğu yerlerde yatırım indirimi nispetinin yüzde 75 olmasını teklif et- miştir. Buna karşılık kanun, zirai ya- tırımlar ile bölge kalkınmasında yüz- de 40, geri kalmış bölgelerde yüzde 50 yatırım indirimini kabul etmiştir. Ver- gi Reform Komisyonunun raporunda çok enteresan bir noktaya daha temas edilmektedir. Bu nokta, yatarım indi- riminin kurumlar ve ferdi teşebbüsler bakımından ayrı bir mahiyet taşıma- sıdır. Yukarıda da belirtildiği gibi, ya- tırım indirimi kurumlar ve ferdi te- şebbüsler bakımından ayni miktar ve önemde değildir. Çünkü kurumlar ver- gisi muayyen nispettedir, gelir vergisi ise, gelirin miktarına göre değişen mü- terakki bir sistem üzerinden alınmak- tadır. Bu sebeple, yatırım indirimi do- layısıyla gelir vergisinde Oo kazançlar- dan bir kısmının vergileme dışı bıra- kılması gelir vergisi mükelleflerine, ku- rumlar vergisine nispetle, daha büyük avantaj sağlamaktadır. Halbuki böyle bir farklılaşmanın oferdi teşebbüsler değil, kurumlar lehine yapılması, ser- maye şirketlerinin kuruluş ve gelişme- sini sağlama bakımından çok faydalı olurdu. Vergi Reform Komisyonu, yatıran- larda vergi indirimini kurumlar ve teşebbüsler bakımından ayrı ayrı mü- talâa etmektedir. Bu suretle, kurumlar için normal yüzde 60. rejyonal kalkın- manın bahis konusu olduğu yerler- deyse yüzde 75 vergi iadesi öngörül- mekte, ferdi teşebbüslerdeyse, bu nis- petler aşağı yukarı yarı-yarıya ve yüz- de 30 ve 45 olarak teklif edilmektey- di. Böylece, hem vergi bakımından bir eşitlik sağlanacak, hem de esasen ya- tırımları daha fazla yapabilecek' olan sermaye şirketlerinin (o ferdi firmalar karşısında mağdur duruma düşmeleri önlenebilecekti. Halbuki 202 sayılı kanunda bu a- yırıma itibar şebbüslerdeyse yüzde 30 ve 45 olarak teklif edilen indirim miktarları birleş- tirilerek, evwelce de söylediğimiz gi- bi, normal yüzde 30, zirai yatırımlarla bölge kalkınmasını ilgilendiren' yatı- rımlarda yüzde 40, geri kalmış bölge- lerdeyse yüzde 50 olarak tespit edil- miştir. Dahası var. A ncak iş bununla da kalmamaktadır. M2 sayılı kanunun geçici 7. mad- desine bakmak, ayakların suya erme- AKİS /21