8 Şubat 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

8 Şubat 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ve vade itibariyle sanayiimizin bün- yesine uygun bir hale sokulması, va- dede uzun, faizde düşük bir seviye tat- bik edilmesi temenni edilmiştir. Aranan yollar ve kanunlar gan sonra mali mevzuat üze- re yeni mükellefiyetler o yüklenmesi yoluna gidilmemesi lüzumuna işaret edilerek, plânın başarılı (oObir şekilde uygulanmasında, finansman için bazı güçlükler çıktığı, bu güçlüklerin ber- taraf edilmesinde ya yüzde 7 kalkın- ma hızından vazgeçilmesi, yada yeni, fi nansman kaynaklarının aranmasına gidilmesi yollarından o birinin seçile- 1963 yıllık programında hedefler- den en önemlisi, sınai * yatırım hac- miydi. Bu yatırım portesinde en ba- şarılı sonucu veren sektörlerden biri- si, özel sektör sınai yatırımları olmuş- 1964'te de imalât sanayii 24 mil- yar liralık bir yatırım hacmi ile baş- ta gelen bir' sektör olmakta, bu yatı- rım hacminde de 139 milyar lira ile özel Sektör gene ön plânda gelmek- tedir. Öte yandan, mevcut vergilerle, e- sasen sınai sektör için tahmil edilen mükellefiyetler âzami seviyeye var- mıştır. o Bu arada kurumlar vergisi yüzde 20 olmuş, gelir vergisinde 202. sayılı kanunla o nispetler arttırılmış, yeni kollektif iş akitleri ile işçilere ö- denen ücretler yükseltilmiştir. Bu se- bepleri ileri süren komisyon Oo vergi artımında çok dikkatli davranılması lüzumuna işaret etmiştir. Çalışmalar bundan sonra ekono- mik kanunlara yöneltilmiş, icra ve İflâs Kanunu, Satın Alma Kanunu, Yabancı Sermaye Kanunu gibi mev- zuatta yapılacak değişikliklerin bir an önce yürürlüğe girmesi temenni e- dilmiştir. İki gün içinde bu kadar geniş ko- sunda prensip mutabakatına varmış- tır. Sanayiciler, komisyon Oo çalışmala- rında da fabrikada olduğu gibi seri i- malâtı ön plâna almış görünmektedir- ler. Vergi mi, döviz mi? Fasih İNAL 61 sayılı kantin gereğince ihraç edilecek mamullerin fiyatlarından ban mükellefiyetlerin iadesi için çıkardan kararnamenin Resmi Gazetede ne- şir tarihi 16 Aralık 1964'tür. Yani en azından, bugüne kadar birbuçuk ay geçmiş bulunuyor. Kararnamenin 1/g bendi gereğince "Ticaret Bakanlı- ğınca bir yıl içinde ayrı sanayi gruplarından olmak ürere en az 20 mamul için gerekli miktarların veya nispetlerin tespitleri yapılır" denilmektedir. Yani hiç olmazsa ayda iki madde için tespit yapılması gerekmektedir. Bu- na karşılık aradan birbuçuk ay geçtiği halde ortalıkta hiçbir şey görülme- mektedir. Filhakika, konserve sanayii için bazı çalışmalar ri söyleniyor ama, o da, doğrusunu ararsanız, sadece rivayet halinde. Allahaşkına biz ihracat yapmak istiyor muyuz, yoksa sadece fiyaka yapmak hepimize kâfi geliyor mu? Herkes biliyor ki -resmisi, özeti, butun sektörler-, vergi iadesi ya- pılmadan sınai mamül ihracına imkân yoktur. Halbuki, kanun çıkalı altı aydan fazla oldu, hâla, sadece tekstilde, o da modası geçmiş, küflenmiş: spesifik sistemle tertiplenmiş bir fiyat listesi yayınlandı. bu konuyu ciddi olarak ele almak lâzımdır, veyahut da. "ne haliniz varsa görün, bizden bu kadar" deyip işin ucunu bırakmak... Filhakika henüz tespit edilmemiş maddelerde ,yüzde 10 vergi iadesi yapılacağına dair bir hüküm var ama, iade edilen miktar fazlaysa, ilerde tahsile gidileceğine işaret ediliyor mu, edilmiyor ma? Bu durumda kimse riske girip ihracata kalkışmaz, beyler! Boşuna kendi kendimizi aldatmaya- lım. Bizce mesele bir, alacağına şahin, vereceğine kartal olmak dâvasın- dan başka bir şey değildir. Bizim maliyemiz de ilâmaşallah bu konuda en ilerdedir doğrusu... Bu yüzden de vergi kaçmaz. Kaçmaz ama, mukabilin- de de memlekete bir kuruş döviz gelmezmiş... Ee, olur o kadar, elbette. Rösimi Gazetenin dağıtımında gecikmeler olduğu (o hakkındaki yazımıza Neşriyat ve Müdevvenat Genel Müdürü Behçet Taner nazikâne bir ce- vap vermiş. Resmi Gazeteye uçakla abone kaydedildiği, hiç bir sayısının da iki-üç gün sonra basılmadığı belirtildikten sonra, Genel Müdür, kota ga- zetesinin bantlama işinin cumartesi akşama kadar tamamlandığını, bir kısmının o gün, gerisinin de, ertesi gün pazar olması dolayısıyla, pazartesi sabahleyin postaya verildiğini söylüyor. , İşte biz de o noktada duruyoruz zaten... Neden cumartesi akşamı postaya verilmemiş de, pazartesi beklenmiş? Eğer bu husus sağlansaydı - senelerden beri sağlansaydı - ne piyasa bu sıkıntıyı çeker, ne biz bu ya- zıları yazar, ne de Behçet bey bu cevabı vermek mecburiyetinde kalırdı. Mesele bundan ibarettir. Yani gazete zamanında dağılmıyor. Gerisi lâfü güzaftır. F. İ.

Bu sayıdan diğer sayfalar: