dır ki Kıbrıs işinden dolayı Türkiye ile bozuşmak, ingiliz ve amerikalılara kar- -ı düşmanca tavırlar takınmak Yuna- nistana hiç bir şey kazandırmayacak- tır. Üstelik, Makariosun tuttuğu yolun kendisini de, Yunanistanı da hiç bir yere götüremeyeceği kabul edilmek- tedir. Buna rağmen, en ziyade çeşitli balonlar yüzünden hisler tahrik edil- mektedir. Bir ara Atinada, bırakınız Kıbrısı, lığın karışmasına yol açmıştır. Yuna- nistan, Oo Kıbrıstaki (o birliğinden bir miktar askeri değiştirmiştir. Yeni bir- lik vapurla Pire - limanından Kıbrısa hareket etmiştir. Bir kaç saat sonra, bir haber Atinada bomba gibi patla- mıştır: Türkler vapuru torpillediler! Bu balonlar Yunanistandaki huzur- suzluğun, bazısı maksatlı ama bazısı hissi nümayişlerin, patırdı ve gürül- tülerin sebebini teşkil etmektedir. Bun- dan dolayıdır ki oOYunan Hükümeti, İngiliz-Amerikan teklifini kabul etti- ginden dolayı bir yaylım ateşinin 'al- tındadır. Memleketin bir genel seçim arefesinde bulunması devlet adamı Bi- bi hareket edeceklerin durumunu büs- bütün zorlaştırmaktadır. Buna mukabil (Kıbrısta rumların hırçınlığı, iflâs etmiş hayâllerin ve boşluğu meydana çıkmış plânların do- gurduğu bir hiddetin neticesidir. Gü- rültüyle ve kan dökerek, barbarca baş- ladıkları bir kampanyanın şimdi ta- mamen kendi aleyhlerine dönmüş ol- duğunu görmek rumları denize düş- tüğü için yılana sarılan adama çevir- miştir. Kibrisin rum gazeteleri, türk- ler hakkında en çirkin, hattâ yakası açılmadık küfürleri savurarak kendi- lerini teskin etmeye çalışmakta, büyük manşetlerini şöyle tanzim etmektedir- ler: "Artık yalnız değiliz!" Kastettikleri, Sovyet Rusyanın des- teğidir. Türkiyede sükünet Bura mukabil bu hafta, Türkiyede ve türk umumi efkârında sadece sükünet görüldü. Gerçi bizde de "aşı- rılar" yok değildir. £ İsmet Paşanın İngiliz-Amerikan (| tekliflerini kabulde acele ettiği, biraz daha dayattığımız takdirde daha çok şey koparabileceği- miz fikrinde olanlar vardır. o Anca hadiselerin gelişmesi onlardan çoğunu, u anda, büyük ekseriyete iltihak et- tirmiştir. Bu bakımdan, bilhassa esa- sı itibariyle, İnönünün politikası bir milli politika olarak Türkiyede destek görmektedir Başba al bu haftanın başında si- yasi partilerin yiderleğini kabul ederek onlara izahat verdi. Zaten Parlâmen- toda, ez partiden temsilciyi muhtevi bir. komisyon kurulmuştur ve Dışişleri Bakanlığı tarafından bu komisyona muntazaman o bilgi (sunulmaktadır. Parti liderleri toplantıya, yanlarında bir yardımcıyla geldiler. C.H.P. de top- lantıda Kemal Satır ve Fethi Çelikbaş tarafından temsil edilmekteydi.. - Coş- kun Kırca buna bir alındı, bir alındı! - Liderler, tabii Osman Bölükbaşı ha- riç, ilk defa olarak olumlu bir şekilde Başbakanlıktan ayrıldılar. Bir yandan Ragıp Gümüşpala, diğer taraftan Ha- san Dinçer Hükümeti, desteklediklerini belirttiler. Kapalı toplantıda liderlerin şikâyeti, Hükümetin kendilerine alın- mış kararlar hakkında bilgi verdiği, bunlardan önce fikirlerini (o sormadığı oldu. İnönü hadiselerin ne kadar oü- yük süratle geliştiğini anlattı ve müm- kün, nisbetinde otemaslar oyaptığını söyledi. Zaten, bu cins bir politikanın kolektif şekilde idare edilemeyeceği ve dış politikanın biraz da liderin tabia- tıyla, ilgili olduğu açıktır. İnönünun bu husustaki başarısı ise herkes tara- ine kabul edilmek bedir. rağmen Osman Bölükbaşı ha- riç siyasi partiler temsilcilerinin Hü- İrfan Baran Dam üstünde saksağan KIBRIS OLAYLARI kümeti daha ziyade destekleyici bir tavır takınmaları memleket içindeki havadan haberdar bulundukları ger- çeğini ortaya koydu. Bölükbaşıya gelin- ce, onun dünyadan haberi olmadığı zaten kimsenin meçhulü değildir. Ma- mafih Bölükbaşı da parlak fikirlerinin ne olduğunu açıklamadı, türk mille- tini bundan malınım etti, teatral bir edayla: dedi. -K krallar gibi, hep "Biz" diye konuşurlar! - Basına gelince, © da meselelerin gerçek mahiyetini iyi anladı ve iyi an- latttı. Bu sayede, Türkiye bu hafta da derli toplu ve sağlam bir manzara gös- terdi Bu, Yunanistan ve Kıbrıslı rumla- ra nazaran bizim şimdiki durumda büyük üstünlüğümüzdür. Meclisin basireti yö bir başka belirtisi, haftanın ortasındaki oÇarşamba günü Mec- liste görüldü. O sırada Lefkoşede ingi- lizler ve amerikanlar Makariosun ak- lum başına getirmeye çalışıyorlar, Â- tinada ve Lefkoşede baskı grupları bu- nun tam tersi istikamette bir cereyan yaratmak gayreti içinde (o bulunuyor- lar ve Londra ile Washington'da heye- can hüküm sürüyor, Ankarada Hükü- met yeni gelişmenin ne olacağını me- rak ediyordu. Böyle bir anda, bir C.K.M.Pli milletvekilinin, İrfan Bara- nın Genel Görüşme açılmasını isteyen teklifi Meclisin gündemindeki madde olarak umumi heyete sunuldu. Bir Ge- nel Görüşme için bundan daha az münasip bir zaman bulmak ter halde çok zordu, belki kabil bile değildi. Zi- ra mesele en heyecanlı safhası içinde bulunuyordu. o Milletlerarası (o kuvvet Makarios tarafından oreddedilirse ve bir çarpışma tekrar obaşlarsa Adaya kim, ne kadar birlik gönderecekti? Bu- na karşı tepkiler ne olacaktı? Yunanis tan nasıl bir vaziyet alacaktı? Bunlar hakkında henüz hiç bir başkentte hiç bir bilgi yoktu, fakat İrfan Baran Türk Hükümetinin bu konularda Mec- lisi aydınlatmasını istiyordu! Hükümet adına Başbakan Yardım- cısı Kemal Satır kürsüye çıktı ve böy le bir görüşmeye taraftar olmadıkla- rını menfaatlerimizin böyle bir ko- nuşmadan zarar göreceğini bildirdi. A.P. lilerden bazıları bu sözlerin daha bir açıklanmasını istediler, fakatı. Ke- mal Satır şu anda buna da imkân bulunmadığım bildirdi. Meclis mükemmel bir anlayış örne- ği gösterdi: Genel Görüşme teklifini reddetti. AKİS/11I