da fayda olmadığım ima etti. Ne var ki A.P. li müfritler hemen harekete geçtiler. Evvelâ Meclis koridorlarında şu havayı yaydılar: Sait Sina Yüce- soyun konuşması katı hukuk prensip- leri karşısında suç unsuru taşımamak- tadır. Üstelik Yücesoy, 27 Mayısa da sövmemiştir! Yücesoyun tek kusuru A.P. li idarecilerden Ali Naili Erdem ile Cihat Bilgehan kendisini ikaz et- tikleri halde, konuşmayı yapmış ol- masıdır. Bu suçun de cezası, olsa ol- sa bir disiplin cezası olabilir. Bu da A.P. nin bir iç meselesidir ve dışar- dan müdahale edilmesi doğru olmaz. Bu satırların yazıldığı sırada A.P. içinde, Yücesoyu takbih cezasından da kurtarma faaliyeti devam etmektedir. Ayrıca, Yücesoyun Meclis kürsüsün- den müdafaasını yapacak bir de sözcü aranmaktadır. Henüz böyle bir kah- raman ortaya çıkmış değildir. Buna rağmen A.P. hem şişi, hem de kebabı yakmamağa gayret sarfet- mektedir. İsyan Cürüm ve ceza arşamba günü Aydemir ve arkadaş- C larının idamı, Millet Meclisi tara- fından ikinci defa onaylandı. Meclis- te geçen oylamanın tamamen tersine, heyecandan en ufak bir eser yoktu. Merak edilen tek husus ilk oylamada az bir oy farkı ile idamdan kurtulan Erol Dinçer hakkında bu defa nasıl bir hüküm verileceğiydi. Oturum açıldığında Osman Bölük- başının MP sinden bir önerge geldi. İdam hükümlüleri hakkında verilecek kararın ayrı ayrı oylanması ile ilgili -YURTTA OLUP BİTENLER İlk sözü MP. adına Zekât Dorman aldı ve genel olarak idamların aley- hinde konuşarak: " — İnfazlar yeni bir içtimai kan dâvası meydana getirecektir" dedi. Daha sonra söz alanlar da, kelimeler liği infazların lehinde olanların aleyhindekilerin konuşmasıydı. rada söz alanlar siyasi tarih kale. rının sayfalarını karıştırdıklarını sık sık belirttiler. Formül hep aynıydı. Ön- ce Aydemir ve arkadaşlarının idamla- rının, onları halkoyunda birer kahra- man mertebesine çıkaracağı ihtimali ileri sürülüyor ve sonra da siyasi ta- rih kitaplarından omisaller verilerek Robsspierre ve Jandark bu görüşe ör- nek olarak gösteriliyordu. ag Borinandan sonra söz alan CKMP li Cevat Odyakmaz Başkanlık diva- Bu haftanın sonunda bir A.P, li (o Önergede. Bölükbaşının vefakâr arka- mmiletvekii şöyle dedi: daşları -bakalım, onlar ne kadar da- nım, adamı nasıl müdafaa (o yanabileceklerdir - İsmail Hakkı Ak- edersin? Müdafaa edilecek tarafı yok Odoğan ve Zekâi Dormanın imzaları ki.." vardı. Önerge kabul edildi. m. nının usül hatası yaptığını iddia ede- rek her mahküm için ayrı ayrı ko- nuşulmasını istedi ve: Aksi halde cezaların şahsiliği Morfinci! | stanbulda morfin satan bir şebeke ele geçiyor. Bakı- yorlar, içlerinden biri A.P. nin İstanbul Belediye Mec- lisi üyesi Refik Can. A.P. nin canı sıkılıyor. Bir rezalet! ani, "Bu adanı sonradan böyle olda!" demeli i da yok.. Zira, A.P. nin aday diye bu Refik Canı göster- diği mahalli seçimlerden bu yana geçen zaman nedir ki? Aşağı tükürsen sakal, tükürsen bıyık! A.P. Refik Canı ihraç sek Eğer beraat ederse tekrar alacak, et- mezse almayac. Peki, bir partinin saflarında bir morfincinin bulun- ması kendisi için zararlıdır da memleketin bütün sağlam kuvvetlerini o partinin düşmanı haline getiren, ağzından çıkanı kalağı duymayan kimselerin mevcudiyeti faydalı mıdır? Samimiyetle inanılmalıdır ki, A.P. nin bir takımı ba- na faydalı bulmaktadır. Bu takım, morfinciyi de faydalı bulmaktadır. Morfincinin ele geçeceği elbette ki düşünül- . Belki morfincinin bu marifeti kesin olarak bi- hususunda bu takımın bir fikre hiç sahip bulunmadığı düşünülemez. Buna rağmen adam aday gösterilmiştir. Bu, bir zihniyet meselesidir. Bugün A.P. de borusunu öttüren bir takımın bu zihniyeti onlara D.P. den geç- miştir. Ama fan zihniyet naad D.P. yi o hazin akıbetiyle. karşı karşıya getirmişse, bir gün A.P. yi de aynı uçuru- mun kenarına getirip bırakacağından zerrece şüphe edil- memelidir. Nedir bu zihniyet? Bu zihniyet, partinin köprübaş- larını ne kadar uygunsuz, kusurlu, hattâ suçlu adam elinde tutarsa lider takımının sözünü o okadar iyi geçire- ceği ve her şeyi yaptırabileceği hesabıdır. Bir morfinci Belediye Meclisi üyesi, eğer tezgâhını iyi işletmesine im- kan verilirse ağzı var, dili yok bir partici demektir. Olla ne isterseniz yaptırtabilirsiniz, onu hangi işte arzulana- nız o işte kullanabilirsiniz. Tıpkı vaktiyle D.P. deki bir takım gibi, bugün de A.P. de böyle bir takım bunu bir partinin gerçek kuvveti saymaktadır. Memleketin sağlam kuvvetlerini A.P. ye düşman eden o kin kusucuları da bir belirli fonksiyonun adamlarıdır: Kitleyi bu kuvvetlere karşı kullanmak! Halbuki sadece 28 Nisan - 27 Mayıs hadiseleri ve o günler yapılan plân- lar dahi buna imkân bulunmadığını, hiç bir teşekkülün memleketin sağlam kuvvetlerine rağmen, onlara karşı olarak ayakta kalamayacağım herkese göstermiş olma- lıydı. "Kara cübbeliler", "Kravatlı eşkiyalar", o"Battal Gazi Ordusu", "Mektep kaçakları", "Sınıfta döne döne başı dönmüş veletler" edebiyatı bir yandan, sırtını mor- fin kaçakçılarının sözümona militanlığına dayamış bir parti öteki yandan... ve bu idareye katlanacak bir mem- leket! Ah, bazılarımızın biraz da ibret alma hasleti bulun- saydı ne iyi olurda. Acaba A.P. nin içinde hiç kimce öte- kine sormuyor mu i "Yahu, nereye bu gidiş? AKİS /15