ve ihtiyar heyetleri bi değil, ta- yinle işbaşına getirilmekte, sonra ora- larda Diem İdaresinin emirlerini tat bik etmektedirler. "Komünist avı" sa- dece komünistlere karşı değil, o(mu- haliflere karşı da yürütülmektedir. Terbiye Merkezleri ise birer tecrit Kam pından çok farklı değildir. Ancak, Vietnamı biraz tanıyanlar için Devletin bu yoldan başka bir yol tutularak kurulamayacağı da açıktır. Sistemdeki hata, Nhu'nun metodları- dır ve mübalağanın eseridir Bu me todlar Stratejik Köyleri tek partili SİS- uzaklaştırmakta ve bir feodalite sistemine götürmektedir. A- General Duong Van Minh Çetin imtihan ma, işin ruhu doğrudur. Ola Long sa- rayında Nhu'ya itiraz edilip te söyle- diklerinin gerçeklere pek uymadığı be- lirtildiğinde, Vietnamda mis gibi bir tek parti devletinin kurulmakta oldu- gu söylenildiğinde ve bunun açıkça niçin ilan edilmeyip te kimsenin ina- namayacağı bir demokratik sistemden bahsedildiği osorulduğunda Nhu'nun Niçin Riyakârlık? yyiğinandaki Hükümet Darbesiyle Amerikanın bir ilişiği olmadığı iddia- sına karşı en gürültülü kahkahalar Amerikanın kendi basınından yük- selmiş bulunuyor. Meşhur Time Mecmuası, sert bir dille kaleme aldığı yazısında bu riyakârlığı yermekte ve gerçekleri saklamaya kalkışmanın hiç bir netice vermeyeceğini söylemektedir. Dünya hasmında da, Amerika - t dan fazla amerikalı çevreler hariç, hiç kimse resmi Washington görüşü- ne itibar etmemiş ve Diem Rejiminin başına gelende doğrudan doğruya Amerikayı ilgili görmüştür. Amerikanın zaman zaman bazı memleketlerde, sırtım kendisine daya- mış kötü iktidarların devrilmesinde rol oynadığı söylenmiştir, yazılmıştır. Verilmesinden hoşlanılan misaller arasında Nuri Essait, Syngman Rhee ve Menderes rejimleri vardır. Musaddıka karşı İranda Şahın kazandığı gale- bede de amerikan gizli teşkilâtının payından bahsedilmiştir. Bunların ilk üçündeki mübalâğa çoktur. Iraktaki darbe, Nuri Essaide karşı oldukların- dan Amerikaya karşı da vaziyet,almış olan zümreler tarafından yapıl- mıştır. Korede Amerika Syngman Rhhe'yi devrilmekten kurtarmak için çok çalışmıştır. Türkiyedeki hadisede amerikan parmağını aramak, öküz altında buzağı aramaktan fazla farklı değildir. 1960 İlkbaharını Antrede yaşamış amerikanlardan en aldı başında olanların, bir ihtilalin gelmekte olduğunu gördükleri doğrudur ama başta Büyük Elçi unutulmaz Fletcher Warren, başka çok amerikalının da bunu hayâl sandıkları ve hiç bekle- medikleri bilinmektedir. Her halde, gizli-acık bir amerikan servisiyle Tür- kiyedeki ihtilalci kuvvetler arasında 27 Mayıstan önce bir işbirliği, hattâ bir temas olmuş değildir. Böyle bir teması daha sonra ihtilal teşebbüsü- ne girişmek isteyen bazı maceracılar aramışlar, bulmuşlar, fakat bilindiği re "mukabil para"nın amerikan kaynaklarından temin edilmiş olması çok şaşırtıcı sayılmayabilir. Ama Vietnarada olup bitenler, bu misallerle hiç bir şekilde alâkalı değildir. Saygondaki darbe, üstü pek az kapalı bir amerikan teşebbüsüdür ve amerikan gizli servis mensuplarının ordunun başındaki (o generallerle temas halinde oldukları, onları en azından teşvik ettikleri, işlerini kolay- laştırdıkları, Amerika düşmanı haline -süratle gelmekte olan Nhu ile Di- em'i devirttikleri "kör kör, parmağım gözüne" bir gerçekten ibarettir. Hundaki hata payı ile basiret payı, hadiselerin bundan sonra alacağı kil tarafından tayin edilecektir. Her halde, hu hususta kuvvetli şüpheler muhafasa etmek fazla bir karamsarlık sayılmamalıdır. Zira, bütün söyle- nenlerin aksine, Diem'in bu şekilde gidişiyle Vietnamda —amerikalıların tabiriyle- bir "vacuum—boşluk"un teşekkül ettiği muhakkaktır. Bu boş- luğu doldurabilmek Amerikadan, maalesef takatinin üstünde gözüken bir meharet isteyecektir ki Saygondaki darbeyi izaha yelteniş tarzı Was- hington'un bir takını milletlerin hislerini ve dünya umumi efkârım, hat- tâ kendi basınım pek iyi anlamadığım bir defa daha ispat etmiştir. Ang- lo-saksonlar "Honesty is the best policy — En iyi politika doğruluktur" derler. Hele, adeta, suça köşk içinde cereyan etmiş hadiselerde... tülüklerinden ve idarecilerinin Suiis- verdiği cevap şu olmuştur —Amerikalılar RE ki.. Bir demokrasidir tutturmuşlar, bize yardıma olmuyorlar." Bunda gerçek payı vardır. Bu yüz- dendir ki şimdi Vietnamda her şey, Amerikanın meselâ Stratejik gibi bir sistemi demokrasi (o hayaline kapılmadan, ama aşırılıklarından, kö- timallerinden kurtararak yürütüp ytt- rütemeyeceğine, komünizme karşı sa- vaşı Vietnamlıların meselesi olarak or- taya koyup kendisini ön plândan çe- kip çekemeyeceğine oOve çoğu fransız tesirinde yetişmiş yeni kudret sahibi generallere akıl yoluyla hakim olup olamayacağına bağlı bulunmaktadır. AKİS/19