16 Kasım 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

16 Kasım 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Atatürkün Dünya Ü nlü amerikan düşünürlerinden James Bryce, bu yüz- yılın başında yazdığı "İnsanlığın İleri ve Geri Millet- baslığını taşıyan bir ya- sömürgeciliğin felsefesini yapmaya çalışarak şöyle diyordu : "Günümüzü önemli ve aşikâr özelliği, bütün dünya milletlerini etkileyen bir gelişimin artık te- mamlanmış olmasıdır. Bu gelişimin sonunda, bütün geri kalmış milletler, as ya da çok, ileri milletlerin üstünlü- günü, onlum bağlanmayı kabol etmiş bulunuyorlar." u sözlerin üçerinden çeyrek yüzyıl bile geçmeden, gök gözlü, altın saçlı bir adam, Anadoluda yalnız kendi milletini değil bütün geri kalanı ülkeleri Bryce'ın bu amansız hükmünden kurtarmak için ini gündüzüne katacak ve Türkiyeyi, duaya devletleri içkide şeref yeri- ne geçirecektir. (gisikter, bugün bütün düşünürlerin üzerinde birleşti- Si bir husus var: Çağımızın İnsanlığın gelişim tarihi bakımından en önemli özelliği, Afrika ve Asya devletle- rinin Bryce'un sözlerini yaman bir bozguna, uğratan uyanışlarıdır. Bundan daha onbeş, yirmi yıl öncesine ka- dar uzun yüzyıllar süren karanlık bir uykunun içinde olan bu milletler, bugün birer birer sömürgelik boyun- duruğundan kurtularak bağımsızlıklarım kazanıyorlar, devletler topluluğuna katılıyorlar. Bu durum yalnız dün- yanın çehresini değiştirmekle kalmıyor, ayni zamanda büyük devletlerin dış politikalarına da önemli etkiler yapıyor! Çekirdekli silâhların alabildiğine gelişmesi iki dünya görüşü arasındaki çatışmanın savaş alanlarında çözülmesini önlediğine göre, bu çatışmanın kaderi, ba- şarının hangi tarafta kalacağı, yeni devletlerin yapa- cakları seçime bağlanıyor. Bu bakımdan, ekonomik ve askeri güçleri ne olursa olsun, büyük devletler bu genç ülkeleri kendi yanlarına çekmek için görülmemiş bir ça- balama içindeler Milletlerarası münasebetler alanında bugün açık se- çik görülen bu gelişme, Bryce'ın sözlerinden de anlaşıla- cağı gibi, bundan kırk yıl önce düşünülemezdi. Birinci Dünya Savaşı sona erdiği zaman sömürgeci Avrupa bu savaşın tek kazançlısı olarak belirmiş, Asya ve Afrika milletleri eskisi gibi sömürge olmaya devam etmişlerdi. Yakın Doğunun durumuna gelince, zaten kapitülasyon ayrıcalıkları ve siyasi nüfuz yarışmalarıyla uzun bir sü- redenberi fiilen sömürgeleşurtlen Osmanlı İmparatorlu- Geri kalan parçaları ise. savaşın başlamasıyla birlikte, tarihin gördüğü en zengin ganimet olarak kapışılıp pay- laşılmıştı İşte Atatürk, dünya tarihine, tarih boyunca birçok İmparatorluklar kurmuş Türk milleti de dahil, bütün As- ya ve Afrika milletlerinin böylesine (oOhaktan hukuktan yoksun bırakıldığı bir zamanda giriyor. o Avrupa dışında kalan ülkeler için sömürge, ya da sığıntı olmak o kadar olağan bir durum olduğu için, o günlerde Osmanlı İm- paratorluğuna bir kurtuluş yolu arayanların çoğu da, en kolay çara diye ya ingiliz himayesi altına girmeyi, ya da merikan mandası altına konulmayı düşünüyorlardı. Oy- sa bütün Asya ve Afrika devletlerine örnek olacak bir tutumla, Atatürk, kurtuluş yolu olarak, "bir avuç tür- kün barındığı ata yurda üzerinde" milli egemenlik ilke- sine dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız bir türk devleti Tarihindeki Yeri Halük ÜLMAN kurmayı" e ve bütün İstiklal Savaşı beyan- ca bu amaca ulaşmak için çalışmıştır ürkiyenin geri se ülkelerin değişmez görünen alın yazısını değiştirmek için yaptığı çalışmalar, hiç şüp- hesiz, dünyada geniş akisler uyandırmış, önemli etkiler yaratmıştır. Hindli lider Nehru, Atatürkün ölüm yıldö- nümünde yolladığı bir mesajda, Türkiyenin İstiklal Sa- vaşını İngilizler tarafından atıldığı hapishaneden ne ka- dar büyük bir heyecanla izlediğini, kazanılan zaferleri nasıl bütün arkadaşlarıyla birlikte kutladıklarım anlatı- yor. Gerçekten, o sırada sömürge boyunduruğa altında bulunan bütün ülkeler, gözlerini heyecanla Türkiyenin mücadelesi üzerine çevirmişlerdi ger iye bu mü- ğişecek, kaderleri gülecekti. Nitekim Atatürk de, 1922 yılında yaptığı bir konuşmada şöyle diyor : "Türkiye yeye ait olmadığını... nin bugünkü mücadelesinin yalnız o Türki- bir defa dana in etmek lüzumu- na hissediyorum. Türkiyenin bugünkü mücadelesi yal- nız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha as kanlı olar ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarfediyor. Çünki müdafaa et- tiği bütün mazlum milletlerin, bütün Şarları davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye Şark millet- lerinin kendisiyle beraber yürüyeceğinden amindir. Tür- kiye şimdiye kadar mevcut tarih kitaplarının icabatını değil, tarihte hakiki icabatını yerine getirecektir. Filhakika, mevcut tarihlerin kaydettiği hadisat milletlerin hakiki efkar ve amali harekâtı değildir." li yılında da, sanki bugünkü dünya durumunu o ndan gayet açık bir şekilde görürmüşcesine, şunları söylemektedir; gün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün Şark milletlerinin de uyanışını öyle ogörüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih vuku bulacaktır. Bu milletler bütün güçlere ve manilere rağmen muzaffer olacaklar ve ken- dilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır. Müstemleke- cilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerle- rine hiçbir renk ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ener ve işbirliği çağı hâkim olacaktır." sözlerin 1933 yılında söylendiği dikkate alınırsa, Mineli büyüklüğünü bir kere dana hayranlıkla anla- mamaya imkân yoktur. Tarsa, söylediği sözler bu kadar çabuk gerçekleşen başka bir insan daha kaydetmiyor. Atatürkün türk tarihindeki yeri ölçüye gelir gibi de- gil. Bugün türkleri millet, Türkiyeyi vatan yapan ne var- sa hepsinde Atatürkün ölçülemeyecek kadar büyük payı var. Bu yüce insanın dünya tarihi içindeki yerine gelin- ce, bize kalırsa, bu yeri geri kalmış ülkelerin giriştikleri kurtuluş ve bağımsızlık mücadelelerinde aramak gere- kir. Bu ülkelerin hemen hepsi, giriştikleri mücadelede başarıya ulaşmak için, Atatürkün çizdikleri yolun üzerin- den yürümüşlerdir. Elindeki imkânların darlığına, araç- ların kıtlığına rağmen mürge durumuna düşmüş bir ülkeden milli egemenlik ilkesine odayanan bağımsız bir devlet kuran ilk milliyetçi önder Atatürktür. Atatürkün devleti, bağımsızlığını yeni kazanan mil- letler arasındaki önceliği ve öncülüğü üle ne kadar övün- se yeridir. AKİS/13

Bu sayıdan diğer sayfalar: