KÖŞEDEN Yabancı Hakem İşi Milli Ligin maçlarını yabancı hakemlerle idare etme usülünü icat edenlerin insafına (ogüvensek, bu işi Hoca Merhumun meşhur kar helvasına benzeteceğiz. Ne var ki, Futbol Federasyonumuzun ağzını da bursa, midesini de kabartsa, pişirdiği helva ettim, ama ben de beğenmedim" dediğinin tek misalini hatırlamıyoruz. için, " i için ben icat Kritik bir özellik gösteren önemli karşılaşmaları ya- bancı hakemlere idare ettirmek, bütün spor kollarında öteden' beri başvurulan bir usuldür. Bu yalnız bizde değil, dünyanın her tarafında da uygulanır. Uluslara- rası maçların tabii icabı dışında bu usüle başvurulması- nın sebebi .şudur: Karşılaşmada taraflar, hakem seçi- minde, anlaşamazlar; ehliyetlerine, dürüstlüklerine, ta- raftar seyircinin baskısına dayanacak cesaretlerine inansalar bile, gelmiş geçmiş hâdiseler dolayısıyla sem- patilerinden, antipatilerinden ürkerler ve kendilerini emniyette saymazlar. Kaderlerini muhite, takımlara, dedikodulara yabancı ve maçın neticesinin yaratacağı dununun hiç bir yönü ile ilgisi bulunmayan birine tes- lim etmeyi tercih ederler. Bunu seçerken de bilgisi, gör- güsü bakımından en üstününü bulmaya çalışırlar. Me- selâ, bir Galatasaray - Fenerbahçe maçı için hakemi -pek değerli de olsa- Van Bölgesinden değil, İngiliz li- ginden seçerler. Bu, haklı ve faydalı bir davranıştır. Bizdeki en eski örneklerinden birinin göze batacak kö- tü netice verdiğini hatırlamıyoruz. Kaldı ki, zaman za- man celbedilen ve Milli Maçlar için gelen şöhretli ha- kemler, idare ettikleri maçın âhenginden başka, bizim hakemlik müessesemiz için de ayrıca faydalı olmuşlar, yeni şeyler öğretmişlerdir. Bugün Futbol Federasyonumuzun dayandığı sebep bu değildir. Hakemlerin seçiminde arandan evsafın ve tercih edilen yolun da bu olmadığı gibi... Yapılan hayır, hiç bir yönüyle, kurbağamın ürkütülmesini değmemiştir. Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğünün öğretici eme- ğinden temelli mahrum bulunmasına rağmen, bizim futbolumuzun, oyuncusuyla, hakemiyle, iyiyi kötüden ayırmasını bilen azıcık hırçın seyircisiyle hiç de hor görülmüyecek bir kıvamı vardır. Bu kıvam komşuları- mızdan ileridir. Bunun yaygın olduğunun delili ise, Mil- li Lig maçlarında şöhretli ve şöhretsiz takımların puan durumunda görülmektedir. Şimdi biz bu vakıayı bir AKİS/34 Vildan Âşir SAVAŞIR yana koyup -dürüstünün ve bilgilisinin yoksulu imişiz gibi-, bu, tümün bir parçasını, yani hakemi kenara iti- yoruz, onun değerine karşı güvensizliğimizi de, halkın hırçın davranışı mazereti ile perdelemeğe çalışıyoruz!.. Stadyumları dolduran onbinlerin, haklarında peşin hü- küm beslemedikleri bu misafirlere karşı daha insaflı, daha saygılı davranacakları düşüncesinden hareket ede- rek verdiğimiz bu karar ile aldığımız netice, doğrusu futbol dünyası için hayli enteresan bir örnek teşkil et- miştir. Sonu gelmez bir futbol maratonu bile olsa, res- mi bir müsabaka serisi için devamlı olarak (yabancı hakemlere başvurulmasını, milli (ogururuna sahip hiç kimse hoş görmiyecektir. Hâdiseye neresinden baksa- nız, "biz Milli Lig maçlarında kendi hakemlerimize gü- venemiyoruz" demenin kılık değiştirmiş şeklinden baş- ka bir şey göremezsiniz. Hakemlerimizin bu karar ve beliren bu neticeler kar. şısında tepki göstermemelerinin sebebini anlamak güç- tür ya, biz işin bir de tatbikattaki yönünü izleyelim: Türkiyede hiç kimsenin, bir hovarda mirasyedi sorum- olmadığı bir gerçektir. Buna rağmen, bir devlet organı olan Beden Terbiyesi Teşkilâtı, şu anlattığımız tirdiği her hakeme döviz karşılığı yolluk, yolda ve bu- rada geçirdiği her gün için 40 İsviçre frangı para verir, otel, lokanta masrafları öder, ayrıca da 100 lira hakem- lik ücreti tahakkuk ettirir. İlgililer bunun hakem başı- na 2-3 bin liradan aşağıya düşmediğini söylemektedir- ler. Bazan haftada üç yabancı hakem getirdiğimize gö- re, şu kararın millete döviz olarak neye mal olduğunu suzluğu içinde döviz harcamağa mezun mucip sebeple, ge- yarın siz hesap edin! Olayın bir başka yönü, gelen hakemlerin kalitesi ve bu sebeple verdikleri örnektir. Teşkilâtımız bunları, ya- kın komşularımız olan memleketlerden getirtiyor. Bu komşularımız, futbolun ne tekniği, ne İdaresi, ne tarihi ve ne de geleneği bakımından bizden ileridirler. Üs- telik, gelen hakemleri kimlerin, hangi tesirlerle, nasıl seçtikleri de maçhuldür. Fakat verdikleri randıman, zi- yadesiyle, malümdur! Karşılıklılık esası iddiasına ge- lince, bu pazarlıkta övünülecek bir netice almış olsaydık, ilgililer bunu şimdiye kadar çoktan duyururlardı. De- mek ki, oda yok!..