Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarındaki birbiri- ni takibeden harplerde çok zayiat veren kıtaların subay ihtiyaçlarını süratle karşılamak gibi, belki o zaman için haklı olan sebeplerle bu güzel yetiştirme metodları nın terk edildiği anlaşılmaktadır. Müsbet ilim ve sosyal ilim tarafı zayıf ve daha ziyade askeri sevk ve idareye ta allüâk eden bilgileri havi programlarla 2 yıl tahsilli Har- biye sistemine geçisin ve idamenin hatalı bir yol oldu- gunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Bu vesile ile XX. yüzyılın ilk yarısındaki askeri mu- vaffakiyetlerimizde, nihayet İstiklâl Savaşı ve Atatürk İnkılâplarını yaratmada hissesi olan kuvvetli o subay neslini mevcut şartlar içerisinde en iyi şekilde yetişti- ren iki şahsiyetten bahsetmeği bir borç bilmekteyiz. Bunlardan birisi Vehip Faşadır. Kara Harbiyesinin za- degân sınıfında okuyan yüksek rütbeli subay talebeleri, padişah çocuklarını dahi disiplinsizlik yaptıkları takdir- de, o akşam eşyalarını koltuğuna verip okuldan tarde- debilen bu kumandanın devri Kara Harb Okulumuzun tarihinin en parlak devri olarak gözükmektedir. Yine aynı şekilde, Deniz Harbiyemizde 1917 - 1937 yılları arasında kumandan olan Albay Şevket Beyin de Do- nanmamızın en kuvvetli kumandanlarının yetiştiricisi ve bu okulun banisi olduğunu bilmekteyiz, "Hayalimizdeki Yeni Harbiye nasıl olmalıdır?" me- selesinin detaylarına girerken evvelâ oOonun yetişti- receği "Subay"ın vasıflarını çizmek lâzımdır. Bu günün subayı, F Çağının silâh ve teknik vası- talarını kullanabilecek ileri bir teknik bilgiye sahip. el" milli-edep ve terbiyenin hakiki bir temsilcisi olmalı ve bu yolda halkının tam güvenine sahip olmalıdır. Subay namzedini Harbiyeden mezun olacak bir Takım Subayı olarak görmek, ancak burnunun ucunu görebilmektir. Ancak, Subay, büyük mesuliyetler için yetiştirilir- ken ona paralel olarak da bazı haklarla donatılır, Mes- lekler arasında kıyaslamalar yapılırken, subaylık haya- ketimizde ötedenbeti bu problemin çözümünde yanlış neticeler vermektedir. Her mesleğin buna benzer ve belki daha ağır maddi zorlukları bulunabileceğini kabul etmek lâzımdır. Bizce subay mesleğinin asıl ve mühim farkı, bu meslekte, İnsan Hakları Beyannamelerine gir- miş bulunan ve medeni insanın en tabii haklarının he- men çoğunun, milletin menfaatleri için feda edilmiş ol- masındadır. Bahsettiğimiz ve subaya verilmesini iste- diğimiz hak ve imtiyazlar, işte bu büyük fedakârlığın karşılığıdır. Subay, rejiminin sahibi ve bekçisidir. Bizler için demokrasiden bu milleti hiç kimsenin veya olayın ayı- ramıyacağı inancı onda şuur altına kadar yerleşmiş bulunmalıdır. Ayağı çarıklı, okur yazar olmayan Türle köylüsünün kendine has bir serişi bulunduğunu ve artık demokrasiyi anlıyabildiğini bilmek ve buna göre da günlük hâdiselerin politik tesirinin tamamen dışında kalmak ana prensiplerden birisi olmalıdır. Muasır medeniyet yarışında millet olarak noksanla- rımızın başında daima uzun vadeli ve plânlı işlerden çekinmenin geldiğini itiraf etmeliyiz. Yeni bir Harbiye ve umumiyetle eğitim reformları zannolunduğundan çok uzun vadeli ve günün meseleleriyle alâkalılar için pek cazip ve renkli olmıyan mevzulardır. Bugün tatbikata geçilse dahi yeni bir Harbiyenin feyizli (o mahsullerini belki bu satırların yazarı dahi göremiyecektir. Ancak vatanımızın ve evlâtlarımızın geleceği için saat dahi kaybedilmeden mevzua ve işe girilmesi üzerinde ısrar etmekteyiz. Yeni bir Harbiyeyi tezgaha korken, yalnız şahsiyet- lerin ve askeri otoritelerin görüşler) hakim olursa ilk andan itibaren kifayetsiz bir adım atmış bulunuruz. Amerikanın en son açılan Harb Okulu Air Force Aca- demy askeri otoritelerle beraber, en seçkin Üniversite profesörleri ve emekli subaylardan kurulu bir araştırma heyeti tarafından plânlanmış ve ilk. tatbikatçısı ve ku- mandanı olarak da ömrünü okul dâvalarına vermiş ve dört beş yıldır emekli bulunan General Stilman seçil- mişti. Acele tertip ve kararlar ile bu mevzua girilme- mesini temenni ediyoruz. Asırlarca bu milletin gelece- ğinde rol alacak, demokrasisinin kalesi olarak yaşayacak bir âbidenin günlük emirlerle kurulamayacağı tabiidir, Harb Okulları, sanat öğreten bir müessese değildir. Meslek öğreten bir okul değildir. Genel kültür veren li- se ilerisi bir mektep de değildir. Harbiye gibi tesisler- de liderlik, kumandanlık ve devlet adamlığı vasıflarına sahip seçkin kabiliyetler ileri teknik bilgilerle takviye edilerek geliştirilirler. Fransanın Saint - Cyre'i, İngil- terenin Sand Hurst'ü, Amerikanın West Point'i, Anna- polis ve Colorado Spring Air Academy'leri hep bu amaç- larla kurulması, kendilerine göre millilik vasıfları bulu- nan harbiyelerdir, Harbiyelerin takım subayı yetiştirmeyeceği görüşü- ne, harbiyeden topçu, piyade, muhabere veya pilot ve güverte subayı gibi mahdut konuların subayı da yetiş- mez fikrini ilâve etmek isteriz. Harbiyelerden üzerine her mesleğin aşı tutabileceği özel fidanlar gibi olgun vasıflı insanlar yetişirler. Meselâ bu fikrin tatbikatına misal olarak Amerikan Kara Harbiyesinden her yıl bir miktar deniz ve hava, Deniz Harbiyesinden kara ve hava subayı ve Hava Harbiyesinden de diğerleri o için subay yetiştirildiğini verebiliriz. Geleceğin Harbiyesinde öyle bir disiplin ruhu ve terbiye verilmelidir ki bu ne bir İsparta terbiyesi ve ne de Prusya militarizminin kalıp ve kitle disiplini olmalı- dır. Bu ferdi gösterişten uzak, yalnız vazife şuuruna dayanan ve kendi kendini kontrolü temin edecek özellik- leri bulunan yeni bir disiplin anlayışı ve ruhu olmalıdır. Bu disiplin terbiyesi o kadar kuvvetli bulunmalıdır ki bir gün değil Genel Kurmay Başkanının yatak odasına silâhla girmek ve onu tevkife yeltenmek, bölük ku- mandanının huzuruna bile şekilsiz girdiği rüyasına gir- se o Harbiyelinin dudakları çatlıyabilmelidir. Yetişecek subay ister super-sonic tayyarede, ister atom deniz al- tısında veyahut huduttaki müstakil takımında olsun tek başına en çetin mesuliyetler ve kritik durumlarda bile devlet reisinin mesuliyetini kendi vicdanında hissede- AKİS/15