Bir Mülâkat “Durumu Şöyle ggesbakan İsmet İnönü, beni Başbakanlıktaki çalışma odağında kabul etti. Vakit öğleden önceydi. Pasa, benden evel bir çok kimseyle görüşmüş bulunduğu halde son derece canlı, dinç ve neşeliydi. Yüzü güneşten yanmış gibi sıhhatli duruyordu. Her zamanki gibi şıktı ve iyimserlik dolu gözleri parlıyordu. o Masasın basında ooturmaktaydı. "— Otur bakalım. Ne sormak istiyorsam ?" dedi. Karşısındaki iskemleyi gösterdi. Sigara içip içmediğimi sordu. o İçme- diğimi söyleyince güldü: "— Hiç içmedin mit". "— İçmedim, Paşam!" "— Yazık, lezzetimi bilmiyorsun demek.. Ben de daha başlayamadım. Ama, başlayacağım, ” Sonra, ociddleşerek o sordu: — ir, bakalım sualin?" Sualimi söyledim: "Durumu sizin nasıl gördüğünüzün o bilinmesi o içer- de ve dışarda büyük önem taşımaktadır. Bu hususta bize bir açıklama ya- " par masınız İ Dikkatle dinledi ve uzunca bir süre sessiz kaldı. Başını kaldırdı. "— Fos" dedi, "kağıdın, kalemin var mı?" n on günlük olayların vatandaşta ve sorumla bir vatandaş olarak benim üzerimde yaptığı tesirleri bunların safhalarını anlatmağa çalışacağım. 21 Mayıs olayını bütün tahminlere ve dedikodulara rağmen, doğ- rusu, tahmin etmiyordum, Mantık içinde ve akıl yoluy- la düşünerek tahmin etmiyordum. Böyle bir teşebbüse girişildiği takdirde neticenin bu olacağından hiç bir za- man şüphe etmemişimdir. Ama bunu tecrübe edecek kadar gözü dönmüş olanların çıkmasını beklemiyordum. Bunun sebebi şudur ki toplumu aşırı teessüre götürecek vakalar olsa ve bunlar şiddetli tepki yaratsa da bu tepkiyi devletin ve sorumlu Hükümetin yeneceğine gü- venim sarsılmaz kuvvetteydi. 21 Mayıs olayını asıl dar cephesinden, yani kendi bünyesi içindeki tabiatından ayrı ve dışarda olarak vatandaşta ve devlet müesseselerinde meydana çıkar- dığı gerçekler bakımından incelemek lâzım gelir. Be- nim gözümde bu incelemelerin neticesi şudur: Ordu içinde bir hâdise olan 21 Mayıs vakası Ordunun bünye- sindeki sağlamlığı kesin olarak meydana çıkarmıştır. Bu sağlamlık, devlet koruyucusu olan Ordunun devlet ve millete bağlılığının her cüreti yenip kıracak kudret- te ve vasıfta olduğunun delilidir. 21 Mayıs olayı, uzun bir menfi propaganda hazırlığından sonra yaratılmıştır. İçte ve dışta öyle bir hava estirilmek istenmiştir ki san- ki demokratik rejime inanmayan bir sivil ve asker ay- AKİS/10 KA. dın çoğunluğu vardır ve bunlar radyoya ve bazı mer- kezlere baskın yapıldı mı, demokratik rejime kastet- mek isteyenleri canı gönülden destekleyeceklerdir. Bu gün bu efsane kesin olarak iflâs etmiştir. 21 Mayıstan önce işleyen salgın propagandanın bu karakteri hâdise müteşebbislerine bu cüreti aşılamış olduğu halde vaka bütün milletçe, bütün ordular ve silâhlı kuvvetler ta- rafından hiç bir telkine ve uyarmaya lüzum görülmek- sizin büyük hiddetle karışık bir mahkümiyete uğratıl- mıştır. 21 Mayıs gibi tertiplerin, devlet ve milletimizin hem beden kuvveti, hem siyasi bünyesi bakımından da- yanabileceği bir ümit desteğinden kesin olarak mahrum bulunduğu böylece anlaşılmıştır. Bu silâh ve savaş tec- rübesinden Anayasa rejimi muzaffer çıkmıştır ve gele- cek için tehlike ihtimallerini ümitsiz dereceye okadar ehemmiyetten düşürmüştür. Bu, demokratik rejimi yer- leştirmek için büyük seçimlerden sonra yaşadığımız ge- çit devrinin en. önemli başarısıdır. Bir kaç gün önce, ticaret ve sanayi muhitimizin Kil- tün teşkilâtının yıllık toplantısında bulundum. İktisadi hayatımızı idare eden selâhiyet sahibi bütün vatandaş- larımız, aydın vatandaşlarımız toplu haldeydiler. Hep- sinde, memleketin gelişmesiyle ortak olan kendi hususi iş ve çalışma hayatlarından emin olan insanların azim- li ve ümitli havası seziliyordu. İş hayatı, aslında, rejim sarsıntılarından ve buna varacak cüretli teşebbüslerden