RAD Y O idare Geçti o günler! Radyosu, geçen hafta, çe- şitli dedikodulara sebep olan bir spikerlik sınavı açtı (Bak: AKİS - Sayı: 449) ve bir başka sınavı da ba- şarıyla atlatmasını bildi. Birinci sınavın birbirini tutmayan söylentilere yol an çeşitli se- bepleri vardır. efa. sınavda ba- lı cebir ve ie sorulan sorul- muştu. Sınava katılanlardan O bazı- ları, salonda dolaşan Radyo yöneti- eilerine, "sanki, sisler bu sorulara cevap verebilir misiniz ?" diye şikâ- yette bulunmaktan kendilerini ala- a Bir bakıma (o haklıydılar. Çünkü bazı sorular gerçekten de zor- du. Bu itibarla, sorulara cevap vere- miyeceklerini sananların böyle çıkış- lar yapmasını tabii karşılamak gere- kirdi. Ancak, bu şikâyetler, sınavdan iki - üç gün sonra bazı gazetelerde çıkmaya başlayınca işin rengi değiş- ti, itiraz edenlerin maksatları anla- -ıldı. . Radyo yöneticileri, san sınavın şartlarını hazırlarken, bugüne kadar düşünülmeyen noktaları ön plâna al- mışlar ve özellikle Radyo spikerleri- nin kültürlü kimselerden seçilmesini sağlamak için plânlar yapmışlardı. Bunda kararlıydılar, Son derece mik- rofonik bir ses bulsalar dahi, önce ata sahibinin kültür seviyesini ölçe- cekler, sonra onu yetiştirerek, mik- rofona çıkmasını osağlıyacaklardı. Radyonun içinde bulunduğu şartlara göre bu, belki çok modem bir karar- dı. Takat elde fırsat varken, ilerici bir anlayışla çalışmanın zamanı çok- tan gelmiş, geçiyordu bile, Bu düşüncenin etkisi altında. Milli Eğitim Bakanlığı Test ve Araş- tırma Bürosu ile temasa geçildi ve spiker adaylarının genel o kültürünü ölçecek soruların orada hazırlanması hususu Sorulardan ne Ba- sın - Yayın ve Turizm Bakanlığ ne de Radyo yöneticilerinin haberi vardı. Buna ragmen, sınavda kaybet- tiklerini anlıyanlar, yaygarayı bas- tılar. Kapı kapı dolaşarak, Türkiye Radyolarının 1 numaralı sorumlusu- nu ve Ankara Radyosu yöneticileri- ni şikâyet ettiler. İşin tuhafı, bu şi- kâyetleri can kulağıyla dinleyenlerin bulunmasıdır! Ancak, sevinilecek taraf, kim o- lursa olsun ve hangi makama şikâ- yet «derse et<in, Ankara Radyosun- da yapılan son spikerlik sınavını kaybedenlerin, artık eski usullere başvurarak, bir daha Radyoevine giremiyeceklerinin ve ne kadar ça- lışırlarsa (o çalışsınlar, sorumlulara çamur atamıyacaklarının anlaşılmış olmasıdır. Ankara Radyosu, çeşitli imkânsızlıklar içinde, modern radyo- culuk anlayışından çok uzak bir şe- klide çalışabilir. Fakat (Radyonun içindeki düşünüşün iyiye, yeniye ve doğruya doğru döndüğü de muhak- kaktır. . Tenkidin böylesi.. nkara Radyosu eski zihniyetten kurtulduğu, (parasızlık ve diğer imkânsızlıkları da yenmeğe çalıştığı Mr avrada bir sınavı daha başarıyla vermesini bildi. Ama, bu başarısına rağmen, spikerlik sınavında olduğu gibi, yine şikâyetlerden yakasını ku- taramadı. Geçen haftaki feci uçak kazası nın vukuundan 15 dakika sonra Rad- yonun röportaj ekibi, olay yerine koştu ve banda ses almağa koyuldu. Saat. 17'de ise, acı haber bütün yur- da duyuruldu. Radyo yöneticileri, dinleyicilerinden hiç bir şeyi sakla- mamağa kararlıydılar. Zira, Radyo- nun en önemli görevi, dinleyicisine sağlam bilgi vermekti. Ankara Rad- yosunun, bu korkunç olayı en kısa zamanda duyuramaması veya kaza- nın sonuçlarını hafifletmesi son ders- -e gerici bir davranış olurdu. Ama ne yazık ki, yöneticiler, um- madıklarıyla (karşılaştılar: Olayın bütün teferruatile Radyodan duyurul- ması, itirazlara yol açtı. Efendim. Radyo halkı korkutmuştu. Efendim, Radyo halkı heyecanlandırmıştı. E- fendim, Radyo halkın merhamet ve teessür duygularını istismar etmiş- ti! Eğer Radyo, haberi yumuşatarak, hafifleterek vermiş olsaydı, acaba dinleyici üstünde nasıl bir etki yara- tacaktı? Bir gün sonra olayı gazetede oku- Türk Sosyalizmi Üzerinde Denemeler Hilmi Özgenin yeni kitabı çıktı Ferhan Bozkurt ve Ortağı Kitabevi — İstanbul (AKİS - 70) yalar ve olayın resimlerini gören- ler; muhakkak ki, "Radyo yine işini tam yapmadı “Zaten Radyoya gü- ven olmaz ki" diyecekler ve Ankara Radyosunu imkânsızlıklar (o boşluğu- nun içinde bırakacaklardı. İşin bu yanı kimseyi ilgilendir- memektedir! İşte asıl üzülünecek husus da budur. Batı Müziği > Cenaze marşı Ankara Radyosu, bir başka yönden, geçen hafta yine aynı boşluğun içi- ne itildi. Uçak kazasından sonra Radyo, anlamsız bir matem havası tutturdu. Dinleyiciler, Radyodan bol bol, matem için yazılmamış Klâsik Batı Müziği ve ağır Türk Müziği e- serleri (dinlediler. o Riyaseticumhur Senfoni Orkestrasının büyük gayret- lerle memleketin en uzak köşelerine tanıtmaya çalıştığı Klâsik Batı Mü- ziği, bir defa daha, dinleyicinin ka- fasına matem müziği olarak yerleş- tirilmiş oldu. Gerçi Türkiye Radyolarının böyle günlerde ne gibi yayınlar yapmaları gerektiğini kararlaştırmak gerçekten güçtür. Fakat kazadan sonraki gün- lerde de, matem kaygusu ile, Radyo programlarının değiştirilmesini iste- mek, herhalde şarklılıktan başka bir şey değildir. Radyo, herşeyden önce, olayları dinleyicilerine duyuran, on- ları eğlendiren ve. eğiten bir yayın aracıdır. - Matem gayretiyle ne tip müzik yayınlarsa yayınlasın, bu üç görevden birini muhakkak yerine ge- tirmek zorundadır. Bu bile, matemin anlamını bozmaya fazlasıyla yetmek- tedir. O halde, bir milleti üzen günler- de Radyoları programlarını değiş- ettirildiği memleketlerde, felâketi ta- kip eden gün bu yola gidilmesi belki doğrudur. Ancak, ikinci günden iti- baren Radyonun, normal programı- na dönmesi gerekir. İkinci gün ma- tem tutmak isteyen zaten radyosunu .açmaz. Herkes de onun bu davranışı- na saygı duyar. Ama hiç kimsenin . Radyo programını değiştirerek, mem- leketi bu yayın aracı ile zorla mate- me sokmaya hakkı yoktur. Ankara Radyosu, spikerlik sına- vında yeni bir yol seçerek, çalışma tarzında; feci bir olayın haberini en doğru ve açık şekilde overerek de giştirmesi 'yerinde bir hareket olur. Çünkü bu, hem Radyonun müspet yolda olduğunu dinleyiciye ispat ede- cek, hem de dinleyiciyi bir takım kö- tü alışkanlıklarından kurtaracaktır.