gölünün yaşına bakılmamasını ve en ufak müsamahanın gösterilmemesi- ni emretti. Devletin hayatıyla hiç kimsenin, bırakıma oynamasına, oy- namayı düşünmesine bile müsaade etmemek niyetindeydi. Bir yandan, Ankarada görülen emniyet tedbirleri alınırken bir yan- dan da ihbarın aslı araştırıldı. Araş- tırmalardan bir ciddi şey çıktığını söylemek imkânı yoktur. Bazı 22 Şubatçılar, bazı Ordudan ayrılmış as- kerler, bazı "antidemokratik tip"ler orada burada toplanmışlar, oturmuş- lar, sevdikleri konuları konuşmuşlar, neler yapılabilir, nasıl yapılabilir hu- suslarını görüşm üşlerdi. Ama şi bunlar beylik "masa konuşmaları" olduğu gibi, bahis konusu kimselerin daha ileri bir plân sahibi bulunduk- ları da tesbit edilmemiştir. Ancak, o toplantılardan bazılarında o bulunan- lar "hususi istihbarat" meraklısı baş- ılca bazı kimselere bunları büyüterek aksettirmişler, onları telâşa vermiş- lerdi. Bunun yanında, bir başka husus daha meydana çıktı. A. P. lilerin kulağına fısıldanan da yeni "Ihtilâl- si Ekip"in ihtilâli bu sefer doğrudan doğruya C. H. P. ye ve İnönüye kar- şı yapacağı, vaziyete hâkim olur ol- maz derhal Kayserinin kapılarını a- çarak memlekete huzur getireceği i- di! Fazla saf bazı A. P. liler bu oyu- na gelmişler, hemen kendi idarecile- rine müjdeler götürmüşlerdi. Bu ida- reciler arasında bulunan ırkçı takım ise, zaten böyle lâfları körüklüyordu. Türkeş geliyordu. Türkeş herkesten . ve İnönü düşmanı de- o UÜ ilân etmişti? Alpaslan Türkeş! "Hiç bir şahıs" Adnan Menderes, "hiç bir zümre" eski Demokratlardı. Türke- şin Orduda tümen tümen taraftarı vardı. Eminsular da A. P. den yana olmuşlardı. Böylece her şey tamam oluyordu. Ama aklı biraz çalışan A. P. li- ler bu pek kaba kurnazlığa fazla il- tifat etmediler. Bir yandan Ordunun, diğer taraftan memleketin (o sağlam kuvvetlerinin Menderes hakkında da. onun D. P. el hakkında da ve bugü- nün A. P. si hakkında da hangi fi- kir ve hisleri beslediklerini mükem- melen. biliyorlardı Çoğalan balonlar Daima olduğu gibi bu sefer de. ' ortaya çıkınca söylentiler birbiri- Kulağa Küpe... Dumanı doğru çıksın! Siyasi af yapılacak, huzur ge- lecek! Zor! Siyasi af yapılacak, arka- dan "Restorasyon" O istenecek. Bunu görmemek için, galiba Alican kadar safdil ol- ması lâzım ki işin erbabı i'nin üzerindeki noktayı da koydu. Şimdi lütfen, Kayseri o sa- kimlerine yakın bir kalemin su yerle. Ni dikkatle o o- kuyun yeride tahliye edilen- ler, şimdiye kadarki tutumları- le birer Vatanperverlik örneği vermişlerdir. Memleketin huzu- ra için susmuşlardır. Konuşsa- lar bile "mazinin unutulmasını, vatandaşların birbirine karşı kardeşlik ve sevgi beslemesini" telkin etmiye çalışmışlardır. Bu imtihandan muvaffak çıkmış bir kitleye seçmek ve seçilmek haklarını iade etmek, İsmet Paşa için bir vatansever- lik nümunesi daha olacaktır. Hem büyük kitle hakiki yöne- ticilerine kavuşacak, hem mem- leketteki sun'i zorlamalar kal- kacak, sun'i kahramanlar boş- lukta kalacak, ızdırapların ver- diği olgunluk, seviyeli bir siyasi mücadele atmosferi yaratacak- tır. İsmet Paşa Kayseriden tah- liye edilenlerin siyasi hakları- nın iadesi için bir Anayasa ta- dil teklifiyle geldigi vakit..." Keli göstermek için takke- nin düşmesini bile bekleyecek- diler! ne eklenerek büyüdü ve pire süratle deve oldu. Tevkiflerden o bahsedildi. beyannamelerden bahsedildi, tertip- lerden bahsedildi. Günler söylenildi, saatler söylenildi. Şubatın Bütçenin çıkmasının, yardımın gel- mesinin beklenildiğinden söz açıldı. Bunların hiç birinin gerçekle zerre kadar alâkası yoktur. Fikir ve ta- savvur halinde dahi bir hazırlık ol- madığına göre kanunların harekete geçmesi için lüzum elbette yoktur. Nitekim Hükümet Darbesi söylenti- si gazete sütunlarına intikal edince, İstanbulun eski ve meşhur Örfi İda- re Komutan Nureddin Aknozun tâ- biriyle "zekâ ışığı altında okunduğu YURTTA OLUP BİTENLER akdirde" mânası kolaylıkla anlaşı- lacak bir tebliğ Başbakanlık tarafın - dan yayınlandı. Tebliğde böyle bir ihbarın yapıldığı, her türlü tedbirin alındığı, fakat ciddi bir şey çıkma- dığı açıkça belirtiliyordu. o Anlatıl- mak istenilen husus, bir sabah kalkıl dığında Türkiyede ihtilâl veya hükü- met darbesi olduğunun öğrenilmesi gibi bir ihtimalin surati okatiyede mevcut obulunmadığıydı. . Hükümet de, Ordu da, devletin güvenlik teşki- lâtı da her şeyi görüyor, biliyor, u- yanık davranıyordu. Bir yüksek komutan, söyle anlattı: durumu — Ordu da aima pudutlarda hazır beklemektedir. Bu, tecavüz ihti- malinin mevcudiyetini mi gösterir? Ne münasebet! Bu, ordunun tâbii vazifesidir. Hâdise bundan ibarettir." Ortam meselesi A ncak hâdisenin bir faydalı tarafı oldu. İstisnasız herkes, bugünün Türkiyesinde bir 27 Mayıs ortamının zerresi bulunmadığı noktasında itti- fak etti. Cumhuriyette Ecvet Güre- sin, İhbarı yapan inanarak yaptıysa evvelâ onu, şöyle bir iyi muayeneden geçirmenin lâzım olduğunu (yazdı Milliyetin Durum sütununda, Ordu nun bir müdahale düşünmesi bir ya na, müdahaleye (heveslenecekleri! karşılarında bu e bulacaklar belirtildi. | Çok kim ise, aksi memleketin siyasi arazi tir bir kenara itip gerçek meseleleri ele almanın arefesinde bulunduğunu söy- ledi. Karamsar Çetin Altan bile "ışık lı yollar"ın göründüğünden bahsetti. A. P. nin akl-ı ewel takımına gelince, onlar işin içinden sıynlmanın "Bu, affı çıkarmamak için İnönünün bir taktiğidir" diye bağır makta aradılar. Ama, kendi kendile rine gelin güvey olan bu zevatın u- için bir taktiğe lüzum olsun! Belediye Tencere ve kapak istanbul Emniyetinin siyah renkli "34 601" plâkalı makam ara bası, hafta içinde bir sabah, hergün kü gibi, Maçkadan Sirkeci istikame- tine doğru ilerliyordu. taksilerin şoförleri, nm içinde oturan Emniyet Müdürü Necdet oUğura doğru eğiliyorlar. gülümseyerek, "tebrik ve basanlar mânasına gelen işaretler yapıyorlar- dı. Bu işaretlere gülümseyerek mu- kabele eden Necdet Uğur, Kamura AKİS