HAFTANIN İÇİNDEN Erken Seçim Niçin Yapılır ? Bir memlekette seçim yapılır. o seçimle bir idare, memlekette iş başına gelir. Memleketi iyi yolda yü- rütür, fena yolda yürütür, Bunun hesabı, bir sonraki seçimde görülür.Ama idare bir noktaya varır, oradan öteye memleketi hiç yürütemez. Seçim neticeleri itiba- riyle bir alternatifi de yoktur. O zaman erken seçim yapılır. Bu basit gerçek bizde çok vakit ciddiye alınmıyor. Kendini bilen bir devlet adamının buna uymasının ta- bii olduğu kabul edilmiyor. Sanılıyor ki erken seçim, ancak iktidar sahibinin kazanacağına aklı yattığı za- man giriştiği bir manevradır. Şüphesiz bu, on yıl de- vam etmiş ve bütün felsefesi "İktidarı vermek budala- lıktır"dan ibaret bir rejimin siyaset hayatımızda bırak- tığı izdir. Bir adamın yapmak istediklerini yapmaya mecbur olduklarını siyasi durum dolayısıyla yapmak imkânını kaybettiği zaman emaneti teslim etmeyip ya- naşacağı hiç hatıra getirilmiyor. '(Bırakamaz, 0", "Ko- lay mi iktidarı bırakmak", "Hiç bozar mı?" tarzında mütalealar kıymetli mütalealar sanılıyor ve bundan dolayı bol miktarda hatalı teşhis konuyor. Ancak hâdi- se gerçekleştiğindedir ki gözler açılıyor ve derin bir "Aaa!" çekiliyor. Halbuki yakın mazi şahittir ki o gi- dişin bir gelişi vardır ve gelişi olmayan gidişler baş- adır. Demokratik hayata geçişimizden bu yana İsmet İnönü, kararlarını peşin peşin söylediği halde, bu yüz- den sürpriz yapan bir adam" intiba yaratmıştır. Söy- lediği kararlara, "Kudret mevkiinden ayrılınmaz" fel- sefesinin sâlikleri hiç inanmamışlardır. 1950'de, seçimi kazanmayan bir iktidarın memleketi idare etmek kud- reti yoktu. İnönü bunu bildiği için "Seçimi kaybeder- sem, iktidardan ayrılırım" dedi. Ayrıldı ve çok kimse pek şaştı. Birinci Koalisyon kurulurken nazlanmakta olan pazarlıkçı T. T. P. lilere "Koalisyonu A. P. ile kurarım, açıkta kalırsınız" dedi. Kurdu. Y. T. P. liler hayretler içinde kaldılar. Birinci Koalisyonun sonunda A.P. lilere "Hükümete, af yatırımınız dolayısıyla Ça- lışmak imkânı bırakmazsanız çekilirim" dedi. Çekildi, A.P. liler o zaman ayıldılar. Şimdi memleket, ciddi bir çalışma devresine giriş kapısındadır. Hükümet çalışacaktır, Meclis çalışacaktır. İdare mekanizması çalışacaktır. Bunlar sağlanmadıkça bir başarı şansı yoktur. Bilhassa Hükümette herkes, sadece var gücüyle değil, olanca iyi niyetiyle ve şu ve- ya bu partinin değil, ekibin muvaffak olması için uğ- raşmakla mükelleftir. liderler Gruplarını o istikamete sevketmeye gayret edeceklerdir. Hükümet, her şeyden önce bir havayı memlekete yayabildiği, insanların da- Metin TOKER malarındaki kanı daha hızlı döndürebildiği, bir canlılık, güven, aşk ve ateş yaratabildiği takdirde Türkiyenin meselelerini hal yoluna sokabilecektir. Bu manzarayı önce kendisi, kendi içinde vermelidir. Topyekün hare- kete geçildiği zaman, mesafe alınmasına başlanacaktır. İhtiyaç bu iken, görülen nedir? Görülen bir Koa- lisyon ortağının, Y. T. P. niln ve onun Genel Başkanının, Ekrem Alicanın en dar particiliğe yönelmiş olduğudur. Alican var gücüyle, partisi için faydalı sandığı yatı- rımların peşindedir. İktidarda bulunduğu halde, muha- lefetteki A. P. ile yarıştadır. Hem de, A. P. yi ele ge- çirmiş takımın dümen suyuna girmiş olarak.. Hükümeti kabine toplantılarının dışında tenkit eden bir Başbakan Yardımcısı, tekliflerini kabine içkide söylemeden dışar- da açıklayan bir Koalisyon ortağı, Başbakanın güveni- ni tamamile kaybetmiş bulunduğa halde Hükümetten ayrılmayı hatırına dahi getirmeyen bir Bakan, iktidarın büyük prensibine taban tabana zıt istikamet tutmuş bir ekip arzulanan havanın yaratılmasını kolaylaştıran un- surlar olmaktan uzaktır. Af yapacaksın, huzur gelecek, memleket işleri üze- rine başarıyla eğileceksin! Bu, siyaset hayatımızdaki prensiplerden biridir. A. P. bunun peşindedir. Memle- ket işleri, üzerine haşarıyla eğileceksin, huzur gelecek, af yapacaksın! Bu, siyaset hayatımızdaki prensiplerin ötekisidir. C. H. P. bunun taraftandır. Y. T. P. ikinci görüşü benimseyerek Koalisyona girmiştir. C. K. M. P. de öyle. Nitekim Ekimdeki af, çalışma dolu yas ayları sonunda memleketin aldığı iyi manzaranın neticesidir ve İnönü bunun verdiği kuvvetle "Af yok!" diyen züm- relere görüşünü kabul ettirmeye muvaffak olmuştur. C. K. M. P. görüşünü muhafaza etmektedir. Nitekim C. K. M. P. Grupundan gelen sesler Koalisyonu ve Meclisi daha Verimli çalışmaya teşvik eden tekliflerdir. Ama Ekrem Alican bunun tam aksini söylemekte, her şeyi affa bağlamakta, bunu huzurun ve memleket işlerinin başarıyla ele alınmasının “sine dua non —olmazsa ol- maz" şartı ilân etmektedir. Bu eski türkü esaslı bir ay- rılıktır ve Hükümetin elinden bütün çalışma imkânını almaktadır. Bütün çalışma imkânını aldığı için, huzu- run neticesi olacak affı da tamamile imkânsız kılmak- tadır. İnönü Alicana "Buyurun, affı siz çıkarın!" derse, hiç kimsenin şaşmak hakkı olmayacaktır. Bu ise, mutlaka yeniden millete dönmenin ve mev- cut gerçekler karşısında memleket İslerini ele alabile- cek bir ekseriyeti Parlâmentoya göndermesini ondan istemenin ilk adımını teşkil edecektir. Peki, kim kaza- nır? Kim kazanırsa kazansın. Bir demokrasiyi, mille- tin sorumluluk duygusuna dayanmadan yürütmek im- kânı yoktur. AKİS/7