Beğenmediğim: Metin Senedinin, ne şivesi olduğu pek anlaşılamıyan -yer yer arnavuda kayan-bir taklit içinde düştüğü hallere gülünecek kadar inandırıcı bir önem kazanamıyan Prens İkola'sı. Lale Belkisın "kibarlık", "zariflik" endişesiyle "kadınlık", daha doğrusu "dişilik" tarafını ihmal ettiği Irene. Haldun Dormenin "La belle &pogue" çapkın tipinin "sıcaklı- ğından" yoksun Marcel'i. Sonuç: Seyirciyi ikibuçuk saat tatlı tatlı güldüren, neşelendiren -ve din- lendiren- güzel bir oyun. e Oyun: "Aklın Oyunu" emi (Oyun, 6 tablo). Yazan: Leonid Andile Çevirenler: Onat Katlar . Hüseyin Baş. Sahneye Koyan: Coşkun Tunçtan. Tiyatro: Küçük Sahne (Gülriz Sürüri - Engin Cezzar topluluğa). Dekor: Teoman Orberk. Kostüm: ,Melda Kaptana (Gülriz Sürürinin kostümleri). Konu: Vaktiyle evlenmek istediği -belki hâlâ sevdiği- Tatlananın kocası Savelovu -işi deliliğe vurarak- öldüren Dr.Kerjentzevin, cevabını ne kendi- sinin, ne de kendisini müşahede altına alan asabiyecilerin verebildikleri şu soru etrafında gelişen ai dramı: "Gerçekten ben deli miyim, yoksa deli rolü oynıyan bir kaatil mi? Oyniyanlar: Mehmet Akın (Aleksey Savelov), Gülriz Sürüri (Tatiana Savelov), Engin Cezzar (Anton Kerjentzev), Ali Talaz (Dr. Semenov), Mine Cezzar (Maşa) ves. Beğendiğim: Coşkun Tunçtanın ölçülü, entellektüel "rus" havasını veren -Dostoievskiyi, Çekhovu hatırlatan- ifadeli sahne düzeni, Teoman Orberkin sadeliği içinde yerli rengi yansıtan dekoru. Mehmet Akının Savelovda can- landırdığı hoyrat, gururlu, fikir ve edebiyat adamı tipi. Gülriz Sürürinin -her zamanki büyük intibak gücüyle- Tatiana'ya kazandırdığı sıcak ve te- sirli yüz, Engin Cezzarın Kerjentzev rolünde doğru bir yorum, kuvvetli bir İçyaşama, ölçülü bir gelişme içinde yaşattığı bu kafa dramına kazandır- dığı beşeri gerçeklik. Ali Yalazın Dr. Semenov'daki sade ve güzel kompo- zisyonu. Mine Cezzarın Maşa'da en buhranlı sahnelere -ve seyirciye- tatlı bir huzur veren yumuşak oyana Beğenmediğim: Cinayet sahnesinde, Kerjentzevin yanıbaşında olanların, Savelovun o kağıt ağırlığıyla kafasına vurula vurula öleceğini, ölmesi ge- rektiğini biliyorlar, bunu bekliyorlarmış gibi, en küçük bir reaksiyon gös- termemeleri, faydasız da olsa, en küçük bir müdahale teşebbüsünde bile bulunmamaları... Sonuç:Rus osembolizminin bu tipik, Pirandello'dan ha yana da hayli "aşıl- mış" oyunu, Engin Cezzarın üstün yaratışı sayesinde bu mevsimin en ba- şarılı temsillerinden biri olmuştur. Lütfi AY “Aklın oyunu" Keskin sirke küpüme zarar. 1932 de Muhsin Ertuğrulun, eski Darülbedayide, açtığı Tiyatro Oku- lunu bitirdi, bir burs kazanarak Al- manyaya şan tahsiline gitti. 1939 da Berlin Devlet Yüksek Müzik Akade- misinin opera bölümünden solist ola- rak mezun oldu. rofesyonel sanatçı olarak sah- ilk defa, 1930 da, Darülbedayi- de oynanan "Karanlığın Kudreti" pi- yesinde "Pedor Vasilyeviç" şarkısını söyledi. Aynı tiyatroda 1981 de oy- nanan "Yalova Türküsü" müzikali" nin başrolünü oynadı, 1933 de Sürey- ya Operetine angaje edildi, "Çardaş”", "Şen Dul", "Maskot" operetlerinin başrollerini temsil ve icra etti. 1984 de Şehir Tiyatrosunun operet temsil- lerine katıldı. "Lüküs Hayat" da, "Delidolu" da, "Saz - Caz"da Hazım, Vasfi Rıza, Muammer Karaca ile en önemli rolleri oynadı. Semiha Berksoy, daha o zaman- lar, müziksiz oyunlarda, dramlarda da büyük bir kaabiliyeti (olduğunu gösterdi. Berlinde tahsilde iken Berlin A- kademi oOperasında R. Strauss'ın "Ariadne auf Naxos"unda Ariadno" yi oynadı ve söyledi. Almanyada kal- ması için cazip teklifler oyapıldığı halde yurda döndü, Prof. Carl Ebert' in başında bulunduğu Ankara Dev- let Konservatuvarı Tatbikat Sahne- si çalışmalarına katıldı. Muhtelif tarihlerde Berlinde, Vi- yanada şan konserleri vermiş olan Berksoy, Devlet Operası okurulduk- tan sonra, opera sahnesinde, "Caval- leria Rusticana" (Santuzza), "Tief- land"'(Martha), "Fidelio" (Leonore), "Hansel ile Gretel" (Büyücü kadın) operalarının en önemli partilerini söyledi Büyük sahne kaabiliyeti Semiha Berksoyu, Devlet Tiyatrosunda da, dram ve komedi temsillerinin en ba- şarılı kompozisyon sanatçısı o haline getirdi. Görüldüğü gibi Semiha Berkso- yun 30 yıllık sahne hayatı, müzisyen, solist, opera şarkıcısı, kompozisyon aktrisi ve ressam, olarak bir değil, birçok sanatkârı meşhur edebilecek zengin yaratışlar, gerçek başarılarla doludur. Bugün hâlâ rahmetli Reşat Nuri Güntekinin , "Çalıkuşu"nda, Hatice nemli kompozisyon rolünde çizdiği pitoresk tipler, Üçüncü Tiyatroda, her akşam Ankara seyircisinin can- dan takdirlerile karşılanmaktadır. Onun için bu 30. sanat yıldönümü vesilesiyle yapılan Jübile, ve kurulduğu ogündenberi tinde bulunduğu Devlet Tiyatrosu- nun, bu üstün kaabiliyetli, cevherli Türk kızına gösterdiği güzel bir ka- dirbilirlik eseri sayılmalıdır. AKİS/31