— Bu, üç yaşındaki kızımın resmi... Güzel, değil mi ? Boşuna zahmet D. P. yi yıkan başlıca kuvvetlerden biri de, bu talihsiz partinin ileri ge- lenleri ve devrin yöneticileri hakkında kulaktan kulağa dolaşan fısıl- tılar olmuştur. 27 Mayısı hazırlayan sebepler arasında yolsuzlukları, nü- fuzu kötüye kullanma ve yakışıksız, gayrimeşru aşk hikâyelerinin, sorum- suz davranışların büyük bir yeri olduğunu söylemek mübalâğa sayılma- malıdır. Bunlar, özellikle büyük şehirlerde, büyük halk kitlelerini isyana götürmüş, gönlünü bu siyasi partiye kaptırmış olanları bile zamanla, on- dan uzaklaştırmıştır. Bu bir gerçektir. Söylentiler, bir devrin kapanışın- da rol oynamıştır, işte, bugün hâlâ D. P. nin mirasından medet uman po- litikacılar ve bunların yanında, çıkarcı devrin tadını bir türlü unutamı- yanları bu greçeği hesaba katarak, bugünün iktidarını, özellikle C. H. P. ye, memleketin sağlam kuvvetlerini, Plânı, programı, kısaca, umut bağ- ladığımız ne varsa onu, dedikodu yağmuruna tutup eritmek, yok etmek hayalini kuruyorlar. Gün geçmiyor ki yeni, inanılmaz bir dedikodu piya- saya çıkmasın. Dedikodu senaryosunu hazırlıyanlar, bunu sistemli bir şe- kilde, yılmadan yapmaktadırlar. Zaten ellerinden başka bir şey de gel- mez. Çünkü, tuttukları siyasi zümrenin iktidara geçmeği için kullanacak- ları başka hiçbir materyelleri yoktur. Ancak, yanıldıkları bir nokta var: Gerçeğe dayanmıyan fısıltılar, dedikodu ve yalanlar, geri tepen silâhlar gibidir. Yalan kokan haberler çabucak söner. Bunlara yenileri eklendikçe de, söyleyenlere artık kimse inanmaz olur. Evet, doğrudur; D. P. iktidarı, talebelere attığı kurşun ve fısıltı yağmuru altında can vermiştir. Ama bu fısıltılar da tıpkı o kurşunlar gibi bir gerçektir. O devirde bile, o halka içinde, bu siyasi partinin sorumluluğunu taşıyan bazı kimseler, bu fısıl- tıların tamamiyle haricinde kalabilmişlerdir. Herkes onların politik tu- tumlarını tenkit etmiş, fakat kimse namuslarına aile hayatlarına dil uzat- mamıştır. En yalan politika arkadaşlarının çirkin davranışları bile bu ko- nuda onları lekeliyememiştir. Yalana (dayanan söylentilerden, "eğlenceli meşhur fısıltılar"dan medet ummak, boşuna zahmet demektir. AKİS/33