YURTTA OLUP BİTENLER lanlar. Bu milletvekilleri ise 27 Ma- yıs Devrimi sebebiyle yıl bitmeden görevlerinden ayrılmışlardır. Bu milletvekilleri içinde 1961 se- çimlerinde kazanarak halen Parlar mentoda olanların sayısı 35 1 bul- maktadır. Ama asıl, eski D. P. mil- letvekilleriyle onların C. H. P. li ve- yaC.K.M.P. li meslekdaşları var- dır ki onlar arkadaşlarını tazyik et- inektedirler. Ya Anayasa? Mesele, Senatonun bu haftaki top- lantısında karara bağlandı. Top- lantıda itiraz sesi yükseltenler çok oldu, ancak bilhassa A. P. ve Y. T. P. li senatörler eski D. P. li millet- vekillerine hulüs çakmak için cansi- perane gayret sarfettiler. Bir takım C. H. P. liler de aynı sepetin içinde bulunduklarından kanunun ekseriyet sağlaması kabil oldu. Ancak, mesele burada bitecek de- gildir.. Zira böyle bir tasarrufun ta- mamile Anayasa dışı olduğu açıktır. Zira Anayasanın 132. e şöyle demektedir: o "Yasama ve Yürütme Organları ile İdare mahkeme karar- larım hiç bir suretle (değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini ge- ciktiremez." oEski milletvekillerinin Maliyeye intikal eden borçlarından bir kısmı mahkemeye verilerek hak- larında ilâm alınmıştır. İcraya teves- sül edilmiştir. Şimdi Parlâmento, bu kanunla ilâmları hiçe saydırmakta- dır. Bu bakımdan, kanun Meclisten de geçip çıkarsa Cumhurbaşkanının imzalamaması lâzımdır. O imzalarsa, Anayasa Mahkemesine gidilmesi ge- rekecektir. İşin, insanın hayretten ağzını a- çık bırakacak bir "püf noktası" da- ha vardır. Kanun Senatoya, bu borç- ların on yıl içinde faizsiz olarak ye "müsavi taksitlerle" ödenmesini der- piş eder şekilde gelmiştir. Okumuş- larımız, muhtemelen "oldu olacak" deyip ibaredeki "müsavi" kelimesini de kaşla göz arasında çıkartmışlar- dır. Bu, tam on yıl Ziraat Bankası- nın açıkgöz politikacılarımızdan on para alamayacağının tescilidir. Zira yeni metin bu zevata "Borcumun ta- mamını vadenin sonunda tek taksit- te ödeyeceğim" demek imkânını ver- mektedir ki cüretin, cesaretin, fütur- suzluğun bu kadarını şimdiye kadar hiç bir Meclis göstermemiştir. Belki, bütün yetkilerini bir Tah- kikat Komisyonunun emrine veren XI. Meclis hariç! imdi bütün gözler, kanunun Meclisteki son müzakeresine çevril- miştir. AKİS/14 Hüdai Oral Biraz cesareti C.H. P. Balıklar ve alıklar Bu haftanın başında C. H. P. nin Meclis ve Senato Gruplarının müşterek toplantısını izleyenler için Türkiyenin politikacılarının, pek azı müstesna, "ayrı kavanozlarda bulun- maktan başka farkları olmayan ba- lıklar" olarak telâkki edilmemesi im- kâns Kn C. P. li milletvekili ve sena- törler K sabahı ciddi ciddi toplan- dılar. Oturdular, meşhur af konusu- nu görüştüler. Grupta bir tek kimse yoktu ki hatırından siyasi affi ge- çitlin. Herkes, bunun sadece bir a- vuç politika esnafını alâkalandırdığı- nı, Türkiyenin böyle bir meselesi ol- madığını, meselenin ciddi çalışma ve memleket | dâvalarının ele alınması olduğunu bitiyordu. Fakat Grup ola- rak bunu açıkça söylemek yerine i- şin savsaklanması tercih olundu Siyasi affın dışında (o çıkarılacak affın çok dikkatle hazırlanması ge- Türk Sosyalizmi Üzerinde Denemeler Hilmi Özgen'in yeni kitabı çıktı Ferhan Bozkurt ve Ortağı Kitabevi — İstanbul (AKİS - 50) rektiğine, kaş yapayım derken göz çıkarılmamasına bütün o yaygaraya rağmen bu çeşit afların çok geniş kütlelerde allerji yarattığına bütün milletvekilleri ve senatörler inanıyor- lardı. Bu bakımdan, affın hududunun iyi tayin edilmesi lüzumuna kaniydi- ler. Grup olarak bunu da açıkça söylemek yerine işin osavsaklanması tercih edildi. Bu alaturka davranış o kada- "kör kör, parmağım gözüne" oldu ki, ertesi sabah Ee ciddi ve a- gırbaşlı Durum sütun H. P. lilere haklı şekilde tariz edildi. Ta- riz, sadece Durum sütununda kalma- dı. Zira Grup. af konusunu Bayram ertesine bıraktığını ima etti. Sebep olarak da, Bütçenin önemi karşısın- da bunun müzakeresine iyi hazırla- nılması lüzumunu gösterdi! Bu lü- zumun icabı ne olacaktır, bunu Büt- çe Meclise geldiğinde göreceğiz. Direk ve mertek Bütün politikacıların umumi efkârı nenin alâkalandırıp, nenin alâka- landırmadığını iyi teşhis edememele- rindeki sebep, dünyayı, içinde yaşa- dıkları kavanozdan ibaret saymala- rıdır. Bu yüzden her bir sınıf, öteki sınıfı, kopardığı bir suni gürültüyle yarattığı havayla tesir altında bırak- makta, böylece politikacılar çevre- sinde bir fasit daire meydana gel- mektedir. Noksan olan cesarettir. Bir e, "Menderes Metodları" bütün po- litikacıların içine illemiştir ve onlar üzerinde, ihtiyarları dışında etki yap maktadır. O metodları geçer akçe sanmaları, bir türlü açık ve kati va- ziyet almanın en iyi politika olduğu nu anlamamaları, uzun değil (o kısa vadede düşünmeleri memleketin çok işini aksatmaktadır. Nitekim bu yüzdendir ki "savsaklama"nın sonu, C. H. P. için karlı değil, zararlı ol- muştur. Bu yüzdendir ki haftanın ikinci yarısında C. H. P. liler akıllarını baş- larına aldılar. İkinci defa, afla alâ- kalı bir komisyon kuruldu. Komisyon Emin Paksüt, Hüdai Oral ve Burhan Arattan teşekkül etmektedir. Bunlar geceli gündüzlü çalışacaklar ve Büt- cenin Meclis Komisyonunda müza- keresinin bitişi tarihinde raporlarını hazırlayacaklardır. Bütçe (oSenatoda görüşülürken Grup rapora kati şek- lini verecektir. Raporda yer alacağı muhakkak olan mahkümlar Hükü- met Protokolündeki mahkümlarla onlara eklenecek Basın suçlularıdır. EN dışında kalanların durumu, erelerin sonunda belli olacak- çi