RAD Y O İdare Spiker imtihanı Sorulardan bunalmış bir aday, yö- neticilerden birini çağırdı: "— Sanki siz bu sorulara cevap verebilir misiniz?" dedi. Yönetici güldü, geçti. Radyonun, birgün kendisine bu sualin o sorula- mıyacağı yöneticiler tarafından yö- netilmesini sağlamak için böyle bir imtihan açıldığını anlatması ouzun sürecekti. o Belki Oo anlatamayacaktı da... Olay, 24 Ocak Perşembe sabahı. Dil - Tarih ve Coğrafya Fakültesi- nin büyük konferans salonuna geçti. Salonu dolduran üçyüz kadar spiker adayı, altı saat ter döktü. Yüzlerin- den anlaşıldığına göre, hiç biri im- tihanın bu kadar ciddi tutulacağını i. Radyo yöneticileri, Test Araştırma Bürosu ile elele ve- rerek, delikleri alabildiğine sıkı bir elek hazırlamışlardı. Zekâ, testini genel başarı testi, onu yabancı dil ve kompozisyon testleri takip etti. İmtihan bittiği zaman saat 14.40 gösteriyordu. Yöneticiler test kart- larını toplayıp Test Araştırma Bü- rosuna gönderdiler. Kompozisyonları değerlendirmek için de kendi arala- rında üç kişilik bir kurul kurmuşlar- dı. Sonuçlar Pazar akşamı ilân edil- di. Üçyüz kadar adaydan, mikrofon denemesi için 137 kişi kalmış, gerisi denmişti. 137 kişi, 29 Ocak Salı gü- nü, Radyo içinden ve dışından seçil- miş uzmanlardan kurulu bir jüri Ö- nünde yeni bir elemeye tâbi tutuldu. Kazananlar iki aylık bir yetiştirme kursuna katılacaklar, o asıl imtihan bu kursun sonunda yapılacaktır. Bir hamle ve yankıları Spikerlik ve prodüktörlüğün artık ciddi bir meslek, bağımsız bir sa- nat haysiyeti kazanması zamanı gel- miştir. Falan Bakanın emriyle mik- rofona çıkma, filân (milletvekilinin yakını olmanın verdiği imkânla prog- ram yapma devri kesin olarak ka- panmıştır. Bazı radyoseverlerin bir türlü hazmedemedikleri, anlamadık- ları husus budur. Nitekim lise mezunlarının kolay- lıkla atlattığı kültür testinin ozorlu- gundan dem vurarak Mecliste tanı- dık milletvekili arayan imtihanzede- lerin kabul edemediği gerçek, sanat ve ehliyetin iltimasla akrabalık ku- ramayacağıdır. Radyonun kapıları, ellerine aldıkları metinleri değerlen- dirmekten, anlamaktan âciz spiker- lere; 15 dakikalık ağır - aksak, ağ- dalı, ders havalı konuşmaları, üç plâğı ardarda dizip aralarına anons koymayı program sanan programcı- lara kapanmalı, içerde kalanlar ise kapının önüne konulmalıdır. TRT kanunu çıkınca, bağımsız radyolar ehil, değeri), kültürlü, tak- dirlerini isabetle kullanan o tarafsız eleman ihtiyacını daha şiddetle duya- caktır. Röportaj, haber, anons, de- vamlılık, müzik ve dramatize prog- ram Spikerliği artık ihtisas haline gelmeli ve dinleyiciler, aynı sesleri her programda dinlemekten artık kurtulmalıdırlar. Spiker, band trafiğini idare adet bir nevi demiryolu makasçısı değil- dir. Spiker bir sanatçıdır, uzmandır, yorumcudur. Yaratıcı prodüktör için de aynı şeyler söylenebilir. Radyo yöneticileri bu aşikâr gerçeklere göz yummamışlar, üstelik bunca eleme- den sonra iki aylık bir kursu da ge- rekli görmüşlerdir. Nitekim, mikrofon denemesi acı bir sonuç verdi. Türkçeyi temiz, doğ- ru konuşan, hemen hiç yok denecek kadar azdı. İki ayda ne spikerlik öğ- renilebilir, ne prodüktör yetiştirilebi- lir. Ama asgari bir seviye sağlana- bilir, mevcut olduğu bilinmeyen bir takım "Radyo meseleleri" hiç olmaz- sa hatırlatılabilir. Bu bakımdan, Radyonun son ha- reketi, gerçek radyoculuğa (oyaklaş- mak için atılması gerekli, hattâ geç bile kaimmiş bir adım sayılmalıdır. (AKİS - 42 AKİS/27