SİNEMA Filmcilik Tekelciliğe doğru yes boylu, gözlüklü zat oyük- sek sesle anlatıyordu: ” izim, bizde partiler gibi, Azi prodüktörler de iki çeşittir: Büyük- ler ve küçükler Arkadaşı sözünü kesti: "— Fakat, bu büyük dedikleriniz de ne yazık ki doğrudan doğruya büyük yatırımlarla meydana atılmı- yorlar kardeşim. Büyük prodüktör sıfatını böyle alsalar, can kurban! Belli bir süre küçükler arasında ye- rini yapan bir yapımcı, yani prodük- tör şirket, beklenmedik bir anda moda-filmi yaratmasıyla o çıkışını yapıyor modanın getirdikleriyle devamını saklıyarak, büyük yapımcı olup çıkıyor! İşin kötüsü de, bu!." Konuşa konuşa uzaklaştılar. Ko- uşma, geçen hafta içinde bir gece, Beyoğlunda bir sinemadan çıkan iki sinemasever arasında geçiyordu. Gerçekten de bugün, Türk sine- masının durumu budur. Bizde, de- nilebilir ki, büyük yatırımla film ya- pımcılığına başlayıp, "büyük yapım- cı" sıfatını alan yoktur. Küçük ya- pımcılar ise, Ü dirler: (o Yani, belli şartların (o belli filmlerini yapmaktadırlar. ler küçükleri öldürmemekte, ancak kıt kanaat yaşatmaktadır. ü ler, bu -kıt kanaat da olsa- yaşayan küçüklerin baş düşmanıdırlar. Nede- ni de, gelecekte kendileri gibi yine bir "moda-film'i türetmeleri ve ken- di sınıflarına yükselmeleri korkulu- dur. İşte bu korku, son iki yıldır adını "büyuk"e çıkarmışları, küçük- leri ezmek ve ortadan kaldırmak için yeni bir yola, tekelciliğe yöneltmek- tedir. (Büyükler -gazetelerdeki yer- li film ilanlarına bakınız- eldeki si- nema sayısını daha da daraltmak için ne gerekliyse onu yapmaktan geri durmamaktadırlar. Bugün çev- rilen 200 türk filmi için mevcut 800 sinema salonu yeterli değildir. Du- m bu kadar açıkken, büyükler, a- lan daraltma yoluna gidiyorlar ove filmlerini sekiz-on sinemaya birden takarak hafta kapatıyorlar. Bu, an- cıyla denenmesi gereken bir yoldur. Tam tersi bir oluş ise, açık tekelci- liktir ve önlenmesi gerekir. 7 Film seyrettim T. KAKINÇ Film: "The Savage Innocents - Vahşi Masumlar". Rejisör: Nicholas Ray. a Nicholas Ray (Hana Richt'in "Tohum" adlı romanından alın- mıştır). Fotoğraf Direktörü: Aldo Tonti ve Peter Hennessy Renkli (Technicolor) ve Cinemascope bir İngiliz - Fransız - İtalyan ortak prodüksiyonu. Konu: Eskimolar arasında geçiyor. Avcı İnuk (Anthony Çuinn), yaşama serüveni içinde Aslak (Yoko Tani) ile tanışıyor ve onu kendine karı edini- yor. Bu avlanma sırasında rastladığı bir başka avcı eskiden gördüğü tüfeğin eşini elde edebilmek amacıyla, bu kez tilki avcılığına başlıyor. Beyazlar arasına gidiyor, kürkleri tüfekle değişiyor, fakat geleneklerine karşı gelen bir misyoneri de istemiyerek öldürüp katil oluyor. İnuk ve ka- rısı Asiak kaçıyorlar. Kanun koyucu ve yürütücü beyazlar, Inuku katil suçundan arıyorlar, sonunda ele geçiriyorlar. Geçiriyorlar ama, nereden bakılsa gerçek suçsuz olan İnuk, sonunda kurtuluyor: Çocuğu ve karısıyla birlikte kendi hayatını yaşamaya, Kuzeye dönüyor. Oynıyanlar: Adı "iyi"ye çıkmış bir rejisör olan Nicholas Ray'in bu yeni filminde iki kişi oynuyor: Anthony Çuinn ile Yoko Tani. Geri kalanlar yalnızca konu gereği bu iki oyuncuya desteklik ediyorlar. Ouinn, İnukun kişiliğinde büyük bir değişme göstermeden ve göze batmayan bir oyun veriyor.. Filmin en iyi oyuncusu Asiakın Yoko Tani'si. Japon sinemasının bu kabiliyetli oyuncusu tek başına oyunda da, usta Ouinn'in karşısında da direniyor, yenilgiye uğramıyor. Beğendiğim: "Jonny Guitar - Dişi Kartal", "Rebel Without A Cause - Asi Gençlik" ve "Bigger Than Life - Tehlikeli Arzular"ın başarılı rejisörü Nicholas Ray, "Vahşi Mâsumlar"da Kuzeyin en ucunda yaşayan ve mede- ni dünya için bir çeşit kapalı kutu niteliği taşıyan, bir bakıma başka bir dünyanın insanları sayılan eskimoları dokümantere yaklaşık bir anlatımla seyircisine veriyor. Ama bu, Ray için olduğu kadar, filmi için de tam ve bütüne erişmiş bir başarı değildir. Beğenmediğim: Hareket noktası insancıl bir tutum olan romanın sine- maya aktarılışı yine rejisör Ray eliyle olmuş. Burada senaryo yazarı Ray'in rejisör Ray ayarı bir yazar olmadığını belirtmek yerinde olur. Romanı parçalayıp ana esprisinden uzaklaşan iki Ray'den yazar olanı, sinemada en ucuz yola, konuşmamı anlatıma da sık sık başvurmuş. Kişileri, kişilerinin davranışları, ya da olaylar dizisiyle söylenmesi gere- kenin çıkmaza girdiği anlarda, iç konuşman araya giriyor ve anlatmaya başlıyor. Sonuç: "The Savage Innocents - Vahşi Masumlar", iptidailik ile mede- nilik çatışmasını çok kalın çizgilerle ortaya koyan bir filmdir. Aldo Ton- ti'nin fotoğrafları -Cinemascope ve renkli- son derece güzel. Bu filmiyle Ray, Batılılara göre kendisinden bir kuşak önce gelmiş bir Flaherty ve filmi "Nanook of the North" kadar üstünlük gösteremiyorsa da, "Vahşi Masumlar" rahatsız olmadan seyredilebilir bir filmdir. AKİS/33