T Atom Russell'ı dinliyelim! Ki hâdiseleri sebebiyle münaka- şa edilen bir konu da, Üçüncü ünya Harbinde tarafların nüki silâhları kullanıp kullanmıyacakları konusudur. Her iki blokun sorumlu idarecileri birbirlerini (otehdit eder- lerken daima, ellerindeki atom ve hidrojen bombalarının kudretlerinden bahsetmektedirler. Fakat taraflar- dan hiçbiri de, nükleer bir harp ne- ticesi insanlığın uğrayacağı felâket- leri bildirmemektedir. Meşhur ingi- liz filozofu Bertrand Russell, onük- leer bir harbin insanlığın sonu oldu- gunu o belirtmiş ve atom silâhları B bin kişi ağır surette yaralandı. İlk atom bombasının atılmasından üç gün sonra Nagasakiye atılan ikinci bomba ile Japonya harbi bırakmağa karar verdi. İşte, ünlü filozof Rus- sellı düşündüren ve nükleer odene- melerin durdurulması için omücade- leye sevkeden sebep, onyedi yıl ön- ceki Hiroşima faciasıdır. Atom denilen felâket A bombasının bu kadar tahtip- kar ve tesirli olmasının sebeple- ri su şekilde özetlenebilir; İlk atı- lan atom bombasının esasını teşkil eden, Uranium-235 izotopudur. Bu madde atomlarının, saniyenin omil- yonda biri gibi kısa zamanda, zin- cirleme olarak parçalanmaları one- Bir atom infilakı Allah korusun imalinin derhal gane de etm NiiLer silâhlardan niçin bu ka- dar korkulmaktadır? Bu silâhların muazzam tahrip güçleri yanında in- sanlığa ve tabiata zararları (o neler- dir? Bu soruların cevaplarını ver- meden, onyedi yıl öncesine şöyle bir göz atmakta fayda vardır. 1945 yılı Ağustos ayının altıncı günü... A.B.D. ile harb halinde olan Japonyanın Hiroşima şehri üzerine bırakılan 20 bin TNT gücündeki ilk atom bombası yeryüzünden 500 met- re yükseklikte patladı. 340 bin nü- fuslu şehirde 66 bin kişi öldü ye 69 AKİS/26 durdurulmasını ye- eş çaresi olarak ifa- mişti ticesinde açığa çıkan enerji, opatla- ma tarzında tezahür etmişti. Bu anda husule gelen ısının, teorik olarak 100 milyon santigrad derecesinde ol- duğu hesaplandı. Bombanın patladı- ğı sahaya iki kilometre mesafede bu- lunan şahıslar (oObu ısının tesiriyle derhal öldüler. Daha uzak mesafe- lerde bulunanlarda ise muhtelif de- i. Ya- a Sahasına olan orantılıydı. uzaklığıyla Patlama esnasında etrafa yayılan infraruj radyasyon ışınlarının tesir- leri ise şöyledir: o İnfilâk sahasına yakın şahısların oderhal ölmelerine mukabil, bu sahadan üç-dört kilo- metre uzakta olanların iştahsızlık, kusma, bulantı ve ishal gibi şikâyet- lerle ve septisemi içinde bir ay zar- fında öldükleri görüldü. İlk ay için- de ölmeyenlerde ise damar kanama- ları, beyaz ve kırmızı kan hücrele- rinde azalma, barsaklarda ülserler, gözde e göze perde inme- reler ve çeşitli böbrek has- talıkları husule geldi. Hâmile kadın- lar çocuklarını düşürdüler. En fe- nası, radyasyona maruz kalmış, fa- kat düşük mamış hâmile Japon kadınlarının odoğurdukları omasum yavrular çeşitli organ (oanomalileri ile malüldüler. Bunlar, hayatları- nı halen bu şekilde idame ettirmeğe çalışmaktadırlar. Japon Tıp Birliğinin e göre, ima ve Nagasakide atom bombası patlatıldıktan sonra denilen, lösemilerin , her iki cinste daha miktarda rastlandığı gö- rülmüştü Yukarıda belirtilen tablo iptidai bir atom bombasının tesirlerini gös- termektedir. 50 - 100 megaton (50 - 100 milyon TNT) gücündeki Hid- rojen bombaları ve tekamül ettiril- miş Uranium bombalarının yapaca- ğı hasar, Hiroşima ve Nagasakiden yüzlerce defa daha ağır ve dramatik olacaktır. İnsanlığın hali B' an için nükleer harbin çıktığı- nı düşünelim. İlk saatlerde yüz milyonlarca insan ölecek ve birçok büyük şehrin ismi haritalardan sili- necektir. O an için ölümden kurtu- lan insanlar sefalet, açlık, susuzluk ve her türlü imkânsızlıklar içinde ve harabeler arasında (oyaşamaya mahküm olacaklardır. o Sefaletin ya- nında birçok bulaşıcı hastalık orta- ya çıkacak ve salgınlar halinde küt- leleri ölüme sürükleyecektir. o Nük- leer o bombaların husule getirdiği radyoaktif bulutlar bütün suları ve gıdaları radyoaktif yapacaktır. o İn- san dokusunu tahrip eden bu radyo- aktivite sebebiyle, bulaşmış gıdala- rı alanlarda, suları içenlerde oveya radyoaktif havayı teneffüs (o edenler- de zamanla lösemi, kanserler, kısır- lık ve gelecek nesillerde anomaliler ve tedavi edilemeyen kansızlıklar görülecektir. Termo-nükleer o Dünya kaybetme tehlikesiyle kar- şılaşacaklardır.