hakimleri hayli zor bir durumla karşı kargıya bıraktığı gibi, adalet açısın- dan bakıldığı takdirde, sosyal bünye- de derin yaralar da açmaktadır. Meselâ bu artışın ilk kötü sonucu olarak davaların eskiye nispetle daha uzun sürmesi gösterilebilir. Vatandaş- tansa karşı tarafın haksızlığına bo- yun eğmeği ve sudan bir anlaşma yo- luna gitmeği tercih oetmektedirler. Böylece hukukun ana gayelerinden biri olan "Ceza Adaleti" güme git- mektedir. Hattâ dava açılsa bile yıl- lardan sonra toplum, suçun meydana getirdiği sosyal rahatsızlık ve acıyı unutmakta ve bu suretle verilen ceza toplum üzerinde çok az bir etki bırak- maktadır. Davaların bu kadar sürat- le artışının nedenleri arandığında ko- layca, nüfus ve buna paralel olarak sosyal münasebetlerdeki artış ve ah- lak alanındaki gevşemeler (görülür. Bu faktörler tez elden önlenemiyece- ğine göre, alınacak yegâne tedbir ar- tan iş ihtiyacını karşılayacak sayıda yetişkin bir kadroya sahip olmaktır. Böylece işe elverişli bir kuruluşu sağlayacak ivedi tedbirlerin başında hakim yetiştirme işinin titizlikle ele alınıp bir plâna bağlanması gelmek- tedir. Bu mr ri şunlardır: D me bir yılda düşecek iş sayısının ne “olacağının ve bu esa- sa göre bu gün kaç hakime ihtiyaç ol- duğunun ve gelen işlerdeki artma o- ranının, bu oranla nüfus artışındaki orana göre gelecek her yıl için kaç hakime ihtiyaç olacağının bilimsel yollarla araştırılıp bulunması ve bu- lunacak sayıda hakimin her yıl iş ba- şına getirilmesi vi gerekli e rin bütün teferruatı ile düşünülüp ev- velden karara öazlalimmsi, 2) Hakimlerin bilgi bakımından daha üstün nitelikte yetişmelerini sağ- lamak amacı ile önce imlik stajı sağlam bir esasa bağlanmalı ve A- dalet Bakanlığı hesabına mümkün olduğu kadar çok sayıda öğrencinin Avrupa Üniversitelerinde hiç değilse Doktora yapmaları sağlanmalıdır. Ayrıca adli mekanizmada el atıl- muhtaç bir saha da usul kanunudur. Gene mevcut iş artısı lı) aynı kadro ile daha faz- la randıman alabilmek için Yargıtay I. Başkanı Recai Seçkinin de ifade et- Adalet Bakanlığı binası Prensip: "Yavaş! Yavaş!" tiği gibi taraflara kendini savunmak için tanınmış olan çok geniş ve aşırı imkanlar, akıl ve gerçeğe uygun bir şekilde daraltılarak hakimlerin yük lerinin hafifletilebileceği iddia o edil- mektedir. Beyyine külfetinde (o pole- miklere de yol açabilecek olan bu görüşte yargıtay modern hukuklar- dan ilham almıştır. yda sonu (e yandan yıldan yıla artan iş sa- ON karşısında Yargıtayın da özel durumu gözlerden uzak tutulmamalı- dır. Diğer mahkemelerin kararlarını denetlemek durumunda olan bu kuru- luş, kararları arasında birbirini tut- mazlık gibi bir tehlike ile karşı kar- şıya bulunmaktadır. Gerek gecikme- leri önlemek, gerek sarsılan o sosyal YURTTA OLUP BİTENLER güveni tekrar elde etmek için zaman man çıkarılan kanunlarla Yargıta dairelerinin sayılarının ve daire sayısı aynı kalmak şartı ile üyelerin sayısı nın arttırılması yoluna gidilmişse de yeterli sonuçlara ulaşılamamıştır. Meselâ 1951 yılında Yargıtay'ın bü- tün dairelerine gelen iş sayısı 121 bin 269 iken 1961 de bu sayı 165 bin 282 yi bulmuştur. Yüzde 36 buçukluk bir artış ivedilikle ve sağlam esaslarla bağlanan m alınmasını ge- rektirmekte İçtihatların iin Yargıtayın en önemli fonksiyonları dan birini de "İçtihadı birleştir- me" kararları teşkil eder. Aynı za- manda yüksek mahkemenin ayrı ay- rı kararlar vermesi gibi bir sakınca yı ortadan kaldırmak gayesi güdüle- rek kurulmuş olan müessesenin işleri hayli kabarıktır. İctihatları birleştirme yoluyla a- lınan bu kararlar ne Yargıtay ve ne- de diğer mahkemelerce değiştirileni yeceklerinden, üzerinde önemle duru ması ve ilgili dairelerin başkan ve ü- yelerinin aylarca genel kurul halinde toplanmaları gerekmektedir ki bu o dairelerde binlerce işin o birikmesin müncer olmaktadır. Uzun zamandan beri tıkalı bulunan bu yol yerine hep doğru kararlar vermek esasından vaz geçmemek, hem de Yargıtayın daha çabuk çalışmasını temin etmek üzere sistemde değişiklikler yapmak za- ruri görülmektedir. Halen Yargıtay tarafından hazır- lanmakta olan ön tasarıda da bu nok-