YURTTA OLUP BİTENLER sı, balon gibi sönüverdi. Bu, bir. İkin- cisi, yollarda zaman zaman halk kadar "İsmet Paşa, çok yaşa!" diye bağırdı ki hafif mahcup olan Hükü- met Başkanı, tezahüratın kendisine değil, misafire yapılmasını tatlı tat- lı e işaret etmek zorunda kaldı. Halk, yan Johnson'la bera- ber bir otomobilde eşini takip eden Bayan İnönüyü tanıdı ve ona "Baba- ya iyi bak, Baba bize lâzım.." diye dostça haykırdı. Bu sözlerin ne ma- kadın yürekten hislendi. 1 numaralı müttefik ennedy'nin yardımcısının Türki- yeye yaptığı ziyaret, bir süredir sezilen bir ger kapalı otomobilde İsmet İnne A. merika için Türkiyenin "özel önem" taşıdığım bildirdi. Amerika bazı | yar- mış sayılacağını kesin olarak ifade etti. Washington" da ie itiba- sorulm gede | numaralı müttefikin Türkiye olduğunu söylemesi tatlı bir sürpriz yerine geçti. Zira böyle hallerde âdet, ei ll a AL ri hafif ten kur mak, i hazırlamak- tır. Amzrikahılar ui üstüne çık- maktan ve Türkiyeye özel alâka bes- lediklerini açıklamaktan çekinmedi- ler. Dış görünüşü itibariyle göz alıcı Başkan Yardımcısı ile devlet adamla- rımla arasında bir masa başında ya- pılan cinsten siyasi temas olmadı. A- ma Johnson, söylemek istediklerini mükemmelen söyledi, Türkiye hak- kında ciddi bilgi aldı, içinde bulun- duğumuz düzenin başarı şansını Öğ- rendi. Amerika Büyük Elçiliği, kabi- liyetli Elçi - Müsteşar Robert Barnes'ı Tahrana gönderdi ve Barnes gelir- ken uçakta Başkan Yardımcısına -ar- tık meşhur tâbirle- ilk o "briefing'i yaptı. Başkan Yardımcısının çevresin- den anlaşılan, amerikalıların da Mec- lisin açılmasını bizim kadar merak- la bekledikleridir. Demokratik düze- nin nasıl yürüyeceği oradan anlaşıla- caktır. Johnson, daha ilk konuşmasın- da, demokratik düzene geçmiş oldu- 18 L. B. Johnson İzmir de halk arasında Faydalı temaslar gundan dolayı Türkiyeyi tebrik et- mekten geri kalmadı. Haftanın ortasında Johnson'lar Yeşilköyden uçmaya hazırlanırlarken memnun görünüyorlardı.. Gerçekten de seyahat, her bakımdan "başarılı seyahat" oldu. Gidenler kadar kalan- ların da memnunluğu bu yüzdendir. İmar Bir meydanın macerası elki hafta içinde İstanbul- a, havaların serinlemeye başladı- $I birgün, Beyazıt Meydanının önün- deki büyük tahta perdelerin aralıkla- rından içeriye bakan meraklı bir İs- tanbullu, gözünü uydurduğu delikten görebildikleri (karsısında hayli o şa- şırdı. Zira Beyazıt Meydanının i- marcı Menderes devrindeki yürekler acısı durumunu hatırlayanlar için, o gün tahta perdelerin arasından görü- nenler ziyadesiyle hayret ( vericiydi. Meydan artık o meydan değildi. eyazıt Meydanının talihsiz ma- cerası, 1958 yılında Menderesin i- marcılığa heves etmesiyle başladı. A- cemi imarcının buyrukları ile Beyazıt Meydanının indirilip kaldırılması O zamanlara tesadüf etmektedir, "Beya- zıt Meydanının İmarı" gibi şatafatlı bir isim altında girişilen ve aslında doğru dürüst bir plân ve projeye da- yanmadan yapılan hareketler, Beyazıt Meydanını gerçek anlamı ile bir ha- rabeye çevirdi. Aylar boyunca devam eden sözde imar faaliyeti Beyazıt Meydanına pitoresk havasım kaybet- tirdi. Meydanın ortasındaki büyük ha- vuzun kaldırılmasıyla ilgili dâhiyane fikir de. devrin imarcıbaşısının kafa- sından çıkmıştır. Bu gösterişçi imar faaliyeti, dev- let hazinesine milyonlarca Türk lira- sına mal oldu. 1958 - 1960 devresi için- de Beyazıt Meydanı için sarfedilen paranın toplamı 100 milyon lirayı aş- maktadır. Tabii, alınan netice, kosko- caman bir sıfırdan ibaret kaldı. Yap- tıklarını kendisi de beğenmeyen Men- İmar uzmanları ile şehircilik uzman- larını bir "proje" rr gö- revlendirdi. Prof. gg, Prof. Picci- nati, Yüksek Yi Turgut Cansever ve Yüksek Mimar Sedat Hakkı Eldem birer taslak proje hazırladılar. Ha- zırladılar ama, "Basra harap olduk- tan sonra".