ken: — Bunun tahmini zordur ama yetişeceğini sanıyorum" diye cevap- landırdı. Son olarak 5 yıllık o planı mükemmel bulduğunu belirten Rip- ken bir başka gelişinde daha uzun konuşacağına söz vererek Maliye Ba kanlığının yolunu tuttu. Başkan Ripken, Türkiyeden mem nun ayrılmaktadır. Türkiyenin ihti- yacı olan dış yardımın temin edile- bileceğine m ihtimal veren Alman devlet adamı, önümüzdeki günlerde Türkiyeye birkaç defa daha gelecek- tir. Konsorsiyumun şimdilik bekledi- ği 5 yıllık planın son seklini alması- dır. Bu yardımın hızla gerçekleşme- sini sağlayacaktır. Plânlama Son düğüm (ie bıraktığımız hartanın basın- da salı günü Maliye Bakanı Me- len kendisine telefonda: "— Plânlama çalışmaları bitmiş. Sizin bir diyeceğiniz var mı?" diy soran gazeteciye bir kaç saniye cevap Turhan Feyzioğlu Akıl için yol birdir YURTTA OLUP BİTENLER veremedi. Doğrusu istenirse Melenin Yüksek Plânlama Kurulunda çalış- maların sona erdiğine dair bir bilgisi yoktu. Üstelik Maliye Bakam işin bu kadar çabuk biteceğini, daha doğru- su pürüzlerin kolaylıkla formüle edi- lerek plânın tamamlanacağını sanmı- yordu. Gazeteciye: "— Yüksek Plânlama Kurulunun çalışmalarını a şu anda a ben Kurula dahil değilim. İki gündür de toplantılara katılmıyorum" diye cevap verdi. Hakikaten, pazartesi akşamı, Tur- han Feyzioğlu Ankara Palasta verilen bir Kokteyli; Plânı yarın tamamlıyacağız inşallah” dediği zaman tereddüde dü- şenler bir hayli olmuştu. Planlama Teşkilâtı ile Hükümeti temsil eden bazı bakanlar arasında çıkan fikir ayrılıklarının bu kadar çabuk hal yo- luna konacağı sanılmıyor, haftanın i- çinde Plânlama Teşkilâtında büyük patırtıların çıkması bekleniyordu. Ne var ki, bütün tahminlere rağ- men pek büyük gürültü çıkmadan or- ta yol bulundu. 5 Yıllık Kalkınma Plânı üzerinde uzlaşmaya varılamıyan Kökü içerde Melanet Organları K anunlar toplumu, yeni Anayasa içinde kökü dışarda tehlikeli si- yasi teşekkül veya yayın organların- dan korumaktadır. Şimdi karşımıza, bunlardan kökü içerde olanları çık- mıştır. Bunlara karşı da, şüphesiz kanuni tedbirler mevcuttur. Ancak, öyle bir ortamda bulunuyoruz ki bunları bir nevi mağdur hale getir- mektense teşhir etmek, Türk mille- tinin karşısına oldukları gibi çıkar- mak ve "Al işte, gör malı!" demek bin misli faydalıdır. Mal görüldüğün- de, bir iğrenme ve tiksinti bütün yüreklere hâkim olacaktır. Amerika Cumhurbaşkanının Yardımcısı geldi. Türkler, yabancı misafirler karşısında kendi iç ça- tışmalarını unuturlar. Böyle d ranmamanın ne felâketler getirdi- ği yakın mazinin olaylarıyla sabit bulunduğundan, onyedi yıllık son çok partili hayat içinde taraflar bu Centilmenler oAnlaşmasına sadık kalmışlardır. Ne D. P. muhalefetin- den, ne C . muhalefetinden Türkiyeye gelmiş bir yabancı dev let adamına memleketi gammazla- mak, Hükümeti jurnal etmeye kal- kışmak sadır olmuştur. Hele bir te- kim iç meselelerin halli için yardım istemeye hiç kimse tenezzül etme- miştir. o Tenezzül etmemiştir. zira böyle bir talebin karşı tarafca hoş karşılanmayacağı, hoş karşılansa bile buna kudretin yet- meyeceği en akılsız kafa tarafın- dan dahi görülmüş, sezilmiştir. Şimdi, centilmenlikle (o alâkası karanın beyaza nisbetinden fazla ol- mayan gözü dönmüşler bu hududu da aşmış bulunuyorlar. Tesirlerinin hamamda söylenen şarkıdan fazla olmadığını ve ellerinden bir şey gel- mediğini, m gördükçe çılgına dönen, bütün ölçüleri kaçı- ran şebeke nihayet hıyanetin sahili- ne varmıştır. Lyndon Johnsonun Tür kiyede olduğu gün bu şebekenin or- ganı, ibretle okunacak şu satırları yazmaktan kendini alamamıştır: Ti ürkiyede çok önemli meselele- ri görüşmeye geldiğinizi biliyoruz. Karşınızda muhatap olarak ikinci İsmet İnönü Hükümeti bulunuyor. Amerikan Hariciyesinin iyi ha- ber alan kaynakları, bu Hükümetin Si ze elbette söylemiştir. Gerçekten İkin- ci Koalisyon partileri bugün 1961 se- imlerinl, a) / dahi ka betmiş bulunuyorlar. Milletin büyük ekseriyeti, bu- gün derin ve unutulmaz bir acı için- dedir. Kayseri hapishanesinden tutu- nuz da kasaba cezaevlerine kadar pek çok zindanlarda siyasi mah- kümlarçile doldurmaktadır. Ve Mil- letin büyük ekseriyeti bu ma ların suçsuzluğuna yürekten ka- nidir. Demokrasinin büyük koruyucu- su dost Amerikanın, Türkiyede olan - bitenlere karşı duyduğu kayıtsız- lıktan Türk Milleti küskün ve ümit- siz olabilir. Size, yulardan beri söz- cülüğünü yaptığınız, milletin de- mokrat ekseriyeti adına sesleniyo- ruz: Türk Milletine güveniniz. Dost Mr. Johnson Hükümet ile temaslarınızda Başvekil İnönünün değil, yardımcı- ları Alican ve Dinçerin görüşlerine itibar ediniz. Çünkü milletin ekse- riyeti onlara nefret hissi duyma- maktadır. Satırlar demokratik rejimin ve cephenin Türkiye tarihinde unutul- maz mümessillerinin aziz ruhların- dan ilham alınarak e Ya C.H.P.nin,Y.T.P.n C.K.M.P.nin ve kendini bilen bi” tün siyasi teşekküllerin hatipleri i- çin bir ödev beliriyor: Bu yazıyı, git- tikleri her yerde, her çevreye oku- mak! Kimdirler, nedirler, nereye ka- dar gidebilirler, bunu bilmemizin Za- manı gelmiştir