Hadiselere Bakış Bir “Sosyalizm'"in 10 Yılı Eğer Mısırda, Kral Faruğun müstekreh idaresine ni- hayet verenler gözlerini onbeş senenin sonundaki hedeflere diktiklerini, o girişecekleri kalkınma hareketi- nin beş yıllık plânlarla uygulanacağını, bir yandan memleketin zenginliği arttırılırken diğer taraftan sos- yal adaletin gerçekleştirileceğini, ama bu onbeş yılın her gününün bir gün önceye nazaran daha iyi geçece- ğini, hoplamak zıplamalı ogösterişlere heves oetmeye- ceklerini söyleselerdi çok kimse mutlaka dudak büke- cekti. Gerçi Nâsır ve arkadaşları, iktidarı almalarıy- la beraber basın hürriyetini de bir iyi gömmeyi ihmal etmemişlerdir, O yüzden, dudak büken de olsa, ekzan- trikliği sorumluluğa tercih eden ultra aydın yazarlar "O o! Onbeş yıl ölme ki, rahata kavuşasın.. Adama bak: Gözünü onbeş yılın sonundaki hedeflere dikmiş!. Sen şimdi dertlerimizi hallet, şimdi.." diye feryat edeme- yeceklerdi. Ama her halde, yeni rejimin o idarecileri "memleketin realitelerini hiç anlamamak'la mutlaka suçlandırılacaklardı. Tombul ve sefih kralın İskenderiyeden Avrupanın büyük eğlence merkezlerine, geçmiş bulunuyor. On koca yıl.. On koca yıldan beri Nâsır ve arkadaşları Mısırın mutlak hâkimidirler. Mı- sırlılar, bu on koca yılın içinde dünya kadar ateşli nu- tuk dinlemişlerdir. Cennetin hemen onbeş gün içinde gözleri önünde açılacağını, birden refaha ve saadete ka- vuşacaklarını, o alçak zenginlerin bertaraf edilip sömü- rücülüğün son bulacağını, ondan sonra da ne tutarlar- sa altın olacağını çok dinlemişlerdir. "Onbeş gün için- e.. Onbeş gün içinde.-" diye diye on sene geride kalıvermiştir. Göz açılıp kapanıncaya kadar bunun üzerine bir beş yıl daha eklenecek, fakat Mısırın kaderinde ahım şahım bir değişme ge- ne olmayacaktır. Nâsır ve arkadaşlarının Mısırda hiçbir şey yapmadıklarını söylemek insafsızlıktır. Sadece Faruk idaresi- nin yıkılması, onun insafsız ve hesap- sız zenginlerinin ortadan kalkması, Paşalar saltanatının âdetleri, usulle- ri, taallukatıyla geçmişin okaranlık- ları içine gömülmesi ve hiç olmazsa devletin başına namuslu, dürüst, mem- leketin ve milletin ıstırabını yüreğin- de hisseden bir idareci takımının geç- mesi bir merhaledir. Ama sonrası? Bırakınız, memleketin bütün taba- kalarının hayat standardım beraber- ce yükseltmeyi, milleti aşağı seviye- de beraberliğe götürmek gayesi dahi paganda konusu olmaktan Heri gitmemiş, iş hayatı canlanmamış, paranın eski tedavülünden çimlenen kim- seler de varlıksız zümrelere katılmışlardır. On yıl, bu! En başarısız iktidarların dahi on koca yılda hiçbir eser vermemeleri imkânsız bulunduğuna göre Mısırda da yer yer bir kaç "âbide-eser" yükseltilmemiş değildir. Ama, astar ve yüz mukayese edildiği takdirde Nâsır idaresinin ve onun devrimci sosyalizminin on yılda tam bir banamazlıkld karşılaştığını açıkça belirtmek la- zımdır. Karamanlis demokrasisinin Yunanistanı aynı zaman parçası içinde nereden alıp nereye getirdiği bir düşünülürse, Akdenizin bu bölgesindeki memleketleri hangi sistemin pakladığını anlamak daha kolaylaşır. Milletlerin hayatında bir yolu katletmeden bir he- defe ulaşmayı başaran kabadayı oOhenüz çıkmamıştır. Bütün hoplama ve zıplama heveslileri en sondu, yerel serilip kalmışlardır. - Kaplumbağa ile tavşanın hikâye- si, en ziyade memleketler için varittir. Şüphesiz, bil- hassa sıkıntısı çok diyarlarda, sabırsız insanlara On- beş günde cennet vaad etmek onlara aklın, mantığın ve ilmin diliyle hitap etmekten daha kolay, daha ucuz- dur. Gerçeklerin çok zaman, hayallere nazaran yavan oldukları bir başka gerçektir. Ama Türkiye gibi bir ül- kenin ilerici ve vatansever aydınlarının parlak görün- mek için ucuzluğa heves etmemeleri ve sorumlulukla- rını bilerek umumi efkâra istikamet verme görevlerini yerine getirmeleri gerekir. İnsanın, içinden "Türkiye- nin, hakikaten ancak onbeş yılda, beş senelik ciddi ve verimli plânlarla, çok çalışmak suretiyle (o kalkınabile- ceği'ne inanması, ama sırf göz kamaştırmak için baş- a türküler çalması aydın haysiye- tiyle kolay bağdaşır bir davranış de- ğildir. İnanılmaz imkânlar eline ge- çirmiş Menderesin, bambaşka bir tip olmakla beraber her tarafa avuç a- çan ve tabiatın lütfuyla zengin bir memleket bulmuş Nâsırın kendilerini bir sihirbaz, bir ilâh. bir mesih gibi satmak için tuttukları yolun Türki- yeyi ve Mısırı, gerçekte, arpa boyu ileri götürmemiş olduğu bir ibret levhası halinde ortadadır. İyi iktidarlar için mesele, o onbeş yılın her gününü, gerçekten bir gün önceye nazaran vatandaşa daha iyi geçirtmek, yani devamlı bir ilerleme- nin delillerini gündelik hayatta ve vicdanlarda vermektir. Bu yapıldığı takdirde "18 günde cennet" rı itibarlarından gittikçe e cekler, bütün orijinallikleri ve göz kamaştırıcı tarafları uçmuş, bir ta- kım gayrıciddi hayalperestler haline tahakkuk etmemiştir. Pek zengin- geleceklerdir. Bu yapılmadığı takdir- lerin bertaraf edilmesine (o rağmen, de ise, Türkiyeyi onların eline düş- işbilir ağn gene oortalıktadır mekten İsmet Paşa bile kurtaramıya- ve fenası, o nasipsiz o kütle- caktır. lerin © hasiplerinde fazla bir de- Bişiklik olmamıştır. Fellaha toprak Abdünnâsır Demokrasiye inananlar, gözlerini dağıtılması (o platonik (oObir (oo pro dikmiş Hükümete, işte bunun için AKİS, 30 TEMMUZ 1962 bakmaktadırlar.