İere tahsis etti. Saat 15'e yaklaşı- yordu ki İnönü ve arkadaşları kaksu hava alanına geldiler. hat sona ermişti. Başkentte yeni iş- ler Başbakanı bekliyordu. Hava a- çak hazırdı. Askeri ve sivil erkân kendisini selametledi. İnönü, mem- nunluğunu söyledi. Kısa zaman içinde çok, hem pek çok şey görmüş, büyük istifade sağlamıştı. (o Şimdi, Ankarada bunlardan faydalanmanın yolunu arayacak, kendisine intikal ettirilmiş olan bazı meseleleri -bil- hassa kömür havzasıyla alâkalı bu- lunanları- takip edecekti. Hükümet Ağustosu beklerken Turhan Feyzioğlu Nabız nasıl atıyor? Geçen haftanın ortasında bir gün, temmuz sıcağının en fazla hüküm sürdüğü bir Orta Anadolu köyünde, su arklarının tanzimi için uğraşan köylüler bir ara islerinden başları- nı kaldırarak, otomobilden inen iki genç adama baktılar. Gelenler, Il. İ- nönü Kabinesinin iki Bakanıydı. Tur- han Feyzioğlu ve İlyas Seçkin, çalı- şan köylüleri başlarıyla selâmladık- tan sonra "Ne yapıyorsunuz," diye sordular. Köylüler adına mu tar cevap verdi: "— Sulama için arkları tanzim ediyoruz, efendim. Geleceğinizden ha- berimiz yoktu, karşılayamadık.." İki Bakan gülümsiyerek ocevap verdiler: AKİS ,30 TEMMUZ 1962 Kulağa Küpe ii Ah, şu İsmet Pasa ! Adamin bir eşeği varmış. o E- şeğine binmiş, oğlu yanında şehre yam. ln geçenler ders ters bakm oc. adam! şekle, oğlu yayan... Adam sıkılmış, oEşekten in- mis, çocuğu obindirmiş. Kendi- si de eşeğin yanında (o yürüme- ye başlamış. Gelip geçenler ge- ne ters ters bakmışlar: Kendisi s- par — Ne bu hal? Koca adam yürüyor, oğlu eşekte... Olur mu?" Bu sefer adam eşeğe bin- miş, o çocuğunu da arkasına al- mış. oOGelip geçenler hiddetle bakmışlar: "— Vay insaf sız, vay! vallı eşeğe iki Hayvancağızın lip “J ek Budalalar Binen eşeği, Deli mi bunlar, n Adam lahavle Gİ. indirmiş, eşek önde, adam lu iki tarafında yürümeye ko- Gelip geçenler, du- bak, o eşeğe , faşıyorlar. eşeği la 0ğ- Eşekleri — var, bu sıcakta üstüne binmiyorlar da, yanında gidiyorlar. — Böyle olduğu daha iyi.. Siz kendi işinizi kendiniz mi görüyorsu- nuz?" "— Gücümüzün yettiği yere ka- dar.. Ondan sonra Hükümetten bekli- yoruz. Hükümet bize yardım etsin, a- limallah dağları yıkarız.." Yemliha köyünün muhtarı bun- ları söylerken mubalağa etmiyordu. Kırşehir yakınlarındaki bu Orta A- nadolu köyünde, sulama işini köylü kendi gücüyle başarmağa savaşıyor. Hükümetten istediği sadece, büyük çaptaki kazılar ve insan gücünün €- rişemiyeceği kadar zorlu işlerin halli- dir. Yemlihalılar, iki Bakana durumu ayak üstü anlattılar. Şayet Hükü- met sulama işi için gerekli aracı te- , YURTTA OLUP BİTENLER min eder, bazı noktalarda tesislerin yapılmasını kolaylaştırma Yemliha- lılar kendilerine düşen vazifeyi yap- maktan geri kalmayacaklardı. Böyle- ce hem işleri halloluyor, hem de Hü- kümete fazla yük olmaktan kurtulu- yorlardı. Seçkin ve Feyzioğlu, Temmuz sı- çağıyla terlemiş yüzlere sevgi o ve hayranlıkla baktılar. Onlara Hüküme- tin yardımcı olacağını söylediler ve gezilerine devam için kırmızı plâkalı otomobillerine bindiler. Geride bıraktığımız hafta içinde Feyzioğlu ve Seçkinin karşılaştıkla rı bu olayın benzerlerine pek çok yer- de rastlandı. Bursada bir isçi Çalış- ma Bakanı Ecevite: "— Hükümet verdiği sözü tutsun, Sahir Kurutluoğlu Ördek avından eşkiya avına bizden ne isterse vermeğe hazırız"de di. Bir başka yerde, Afyonda Baş bakan Yardımcısı Hasan Dinçere vatandaş: — Çalışın, işleri düzeltmeğe ça- lışın ve bizden istediğiniz kadar des- tek bekleyin" dedi. Hükümet üyelerinin, Meclisin ta- tile girdiği iki ay içinde yaptıkları geziler boşuna olmadı. Feyzioğlu ve Seçkin, yatırımlar- la ilgili bir geziye çıkmışlardı. A ağır başlayan yatırımların durumu- nu tetkik edip başkente döndüklerin- de bunlar üzerinde yapılacak çalış- maları plânlamak, gezilerden edini- len faydaların başında geldi. Bunu başka halkla yüz yüze gelmek, ancak bu gezileri bir seçim kampanyası