30 Temmuz 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

30 Temmuz 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER mını açtı. Maltepe açıklarında bek- leyen bir muhrip kendisini aldı o ve Gölcüğe götürdü. Başbakan, Göl- cükte denizciler arasında müstesna bir gün geçirdi. "Bırakın yemeği, canım.." İsmet İnönü, üç gün süren gezisi sırasında mümkün nisbetinde gös- ziyafetten, monden toplan- . Kendisine yemek da- vetlerinden o bahsedildiğinde o "Bıra- kın yemeği, canım.. Ben yemeğimi yerim. Siz bana ne göstereceksiniz) ona bakın" dedi. İnönü, Gölcükte muhribin yanaş- tığı (Oo Poyraz rıhtımına o çıktığında, bütün dikkate rağmen çok kalaba- lık Gölcüklülerin kendisini görmek atte gidebildi. Orada, yemek hazır- lanmıştı. İnönü yemeğe kaldı. Bu, kesi gülerek selamladı. Bu tevazu, alayişten kaçınma, halkın arasında bütün yolculukta kabul ettiği tek halkla birlikte bulunma, polis veya büyük davet oldu. Denizciler, bili- asker kordonları kurdurmama, bin- nen kibarlıklarıyla Başbakana ik- dirilmiş kıtalara, flamalı ve obay- ram ettiler, paralandılar. raklı partili Okalabalıklarına heves Başbakan Donanmayı ve tersane- (O etmeme vatandaşların ta yüreğine leri ertesi sabah gezdi. İdareciler (tesir icra etti. O akşam saat dokuz- buçukta İnönü kendisini Karadeni- ze götürecek Alpaslan muhribine binerken rıhtımda birikmiş halk arasında bir kadın, bir deniz assu- ve işçilerle konuştu. İhtiyaçları tes- bit etti. Habersiz olarak subay ve assubay evlerinden bazılarına girdi. Ev sahipleri, okarşılarında Başbaka- nı görünce hem şaşırdılar, hem ta- obayının esi "Ne tatlı adam.. Hiç, rifsiz şekilde ( sevindiler. (Fabrika (Başbakana benzemiyor" demekten ve tersanede İnönü, toplanmış işçi- (kendini alamadı. lere hitap etti ve kendilerinden bek- lenileni anlattı. Öğleden sonra has- tahaneyi dolaştı. Bütün bu ziyaret- ler sırasında -ki sabahın Başbakana benzemeyen bu Başba- kan, Gölcükten gönüller almış ola- rak ayrıldı. Bu, "yeni usuller"ia üzere gelmiş bulunduklarım gör- sekizinden o zaferini ve kıymetini ispat etti. dü. Her sınıftan halk, denizcilerin oOakşamın sekizine kadar sürdü . eşleri ve çocukları yaşlı devlet a- oİnönüdeki canlılık, dinamizm, yo- Karadenizlilerin arasında damını büyük sevgiyle (o karşıladı- (orulma bilmeme' herkesi hayran bı- Başbakan Karadenizde, ilk olarak lar. O kadar ki, İnönü yüz metre raktı- Gölcüklüler Başbakana s Ereğlide karaya çıktı. Zongul- ilerdeki Donanma Evine yarım sa- sık tezahürat yaptılar. İnönü, her- dak ilinin resmi şahsiyetleri ogemi- SosyalHayat Bir Hadise Ankarada, Jandarma Assubay Okuluna (girmek isteyen iki bin öğrenci -Okula alınacak öğrenci adedi: 320, müracaat sahibi: 6 bin- nümayiş yapmış (bulunuyorlar. (o Beklenileceği gibi, taşkınlık kısa samanda çirkin gösteriler | halini ei Şimdi, çok gazeteyi açınız ve bakınız: o Meşrebe göre suçlu ya Demokrasi, ya Hüküm a İsmet İnönüdür! En büyük yay- garayı okoparanlar da, bugünkü idarecilere, bugünkü e len çoğunun bin ikasına rağmen adam olmayan ve böyle bir memleket bırakarak devrilip giden o soysuz iktidarın siyasi va- risleridir. O uç ve öteki uç, birincinin eliyle hazırladığı, ikincinin oderinleştirdiği mevcut dert" lerden faydalanarak kütleleri her işsizlik, otoriteyi yok o etme, karışıklık Ni sokağa dökülme yolunda teşvik ettiklerini bilmezlikten oOgelerek Oomanzaradan, rejim yasa' maz hale Sk için fayda yolunu arıyorlar. Bu davranış karsısında, vatandasın "Kereye gidiyoruz o?” sualini kendi kendine sormaması imkânsızdır. Bu suale, cevap o verdi. Yıldızın söyledikleri, bir çok bakıncaya kadar, oyalanmış eski M. çıkmış o başkaları Ahmet okumalılar ve İstanbul Gazeteciler Sendikasını ziyaret eden eski M. B. K. üyesi Ahmet Yıldız akımdan alâka çekicidir. e Hâdiselere dışardan hâdiselerin içinde bulunduğu sırada çeşitli kimseler gibi hayaller âleminde bakar gibi görmelidirler. "Vicdan ve aldı selim sahiplerinin yeter derecede ak- tivite göstermediklerini müşahade etmekteyim. Sendika Başkanına da, basının ümit verecek şekilde destek sağ- lamamasından şikâyette bulundum. Faşistlerden komünistlere, mızın temel sebeplerindendir. Allanın cehennemde dahi bir arada bulundurmaya- 14 ırkçılardan anarşistlere, aşırı menfaatçilerd;en intikam zebunu olanlara kadar bü- tün yıkıcılar işbirliği halinde çalışmakta ve bunların iş- birliği kurmasına rağmen gerçek yurtseverlerin olumlu bir birlik ve mücadele gücü göstermemeleri sıkıntıları- üyesi çanların çalmasıyla ayılmıştır. Bugün, aynı hayallere o sahi, Yıldızın her biri o gerçeğin ta kendisi olan sözlerini dikkatle, ibrette bugünkü faaliyetlerinin bir gün ruhlarında hangi neticeyi vereceğini, aynaya cakları birlik oluyor da, memleket menfaatlerine, reji- min geleceğine ve milletin kaderine bütün gönlünü bağ- lamış ve bu. uğurda her şeyini feda edebilecek gerçek aydınların "Dur bakalım hükümet düzelsin, ben mi sa- dece bunu düzelteceğim" diyen davranışı seçmiş olma- sına ben hayret ederim. Yıkıcılığa "Yeter" deme zama- nı gelmiştir. Fesat ve bozguncu cephe karşısında Ata- türkçü ve 27 Mayısçı cephenin varlığım (hissettirmesi için kaybedilecek bir an dahi kalmamıştır. Demokrasi- den başka bir rejimin Türkiye için en az bir intihara teşebbüs anlamına geldiği inancındayım. Evvelâ böyle AKİS, 30 TEMMUZ 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: