da rekabet edecek hale gelmesiyle mümkün olabileceğine göre, ihraç ma- kinesi devamlı Hiç değilse bir müd- det- Türkiyenin aleyhine işliyecektir. Ortak Pazarın Türkiye ekonomi- sinde büyük faydalar temin edece- ğini savunanlar meseleleri ayrı yön- den tetkik ederek sonuçlara vardılar. Bu fikrin savunucularının sloganı "Güç fakat terbiyevi" oldu. Gerçi Or- tak Pazara girmek ve orada idame-i hayat eylemek bir hayli güçtür. An- cak son derece verimlidir. Gümrük zır- hının ardında sanayici dilediği o gibi hareket edemiyecek, rekabet karşısın- da bulunduğundan iyi mal istihsaline ve sanayii sağlam temeller üzerinde yürütme zorunluğuna duçar olacak- tır. Böylece Türkiyeye tanılan yirmi küsür yıllık müddet zarfında Türki- yedeki sanayi daha sağlam ' inkişaf etme imkânlarına kavuşacaktır. Bu fikrin taraftarları, plân çer- ekonomisinin, plânlama kısmında Or- tak Pazarla yakınen ilgili çalışmala- ra taraftarlardır. Plânın tesbit ettiği (oyatırımlar konusunda biraz dikkat edilip, Ortak Pazarın ileride ortaya çıkaracağı şart- lar gözönüne alınırsa meselenin hal edilmemesi için sebeb yoktur. Türki- yede ham maddesi bol sanayiin geliş- mesini sağlıyacak bir plân Ortak Pa- zarda Türk mallarının satılma im- kânını kolaylıkla sağlıyabilir. Ortak Pazara dahil hangi memleket,. Türki- yede konserve sanayiiyle rekabet e- debilecek duruma gelebilir? Ham maddesini Türkiye kadar ucuz temin etmesi imkânsız olan bu memleket- lerin Türk konserveleriyle -tabiatıyla iyice makineleşmiş ve modernleşmiş- rekabeti imkânsızdır. Buna benzer misalleri bulmak pek güç değildir. Mesele, bunları telif edip, ileride Or- tak Pazar üyeliğinin meydana çıka- racağı bazı pürüzleri hal yoluna sok- maktan ibarettir İşte bütün bunlar, Türkiyenin ekonomik savaşında yeni bazı mese- lelerle karşılaşacağını göstermekte- dir. Ortak Pazar konusunda tüccar ve sanayici evvelâ büyük bir korkuya kapılmış, ancak şimdi bazı gerçekle- ri anlıyabilmiştir. İşin güç fakat sağ- lam olduğunu hissetmişlerdir. Türki- ye geçecek yıllar içinde büyük güçlük- lerle karşılaşacaktır. Pek çok sanayi- cinin ve ihracatçının zor durumla- ra düşmesi mümkündür. Ancak Or- tak Pazar üyesi olabilmemiz için ge- rekli zamanı aşmamız şartı, zamanın uzunluğu bakımından ümit vericidir. Bu süre içinde mesele plânlı olarak Türkiye «Asrın Klübü»nde Yaşadığımız (o günlerin en önemli iktisadi olayı nedir diye sorulacak ol- sa, buna mutlaka Avrupa, Ortak Pazarı cevabını vermek lâzımdır. Bir ara hayal sanılan Avrupanın Birleşmesi fikri, Ortak Pazarda Öyle- sine kuvvetli bir temel bulmuştur ki sadece kendi menfaatlerini gözet- meyi asırlık politikalarının prensibi yapmış devletler bile heyecan için- de sarsılmışlardır. Bugün İngilterenin, çok vahim bir iç politika kri- zini göze alarak kendi umumi efkârı önüne "Ortak Pazar mı, Britan- ya Camiası mı?" meselesini koymuş olması bu iddianın doğruluğunun en su götürmez delilidir. İngiltere, bu! "Kalleş Albion". Eğer) Londra Hükümeti, Amerikanın da zorlamasıyla, Ortak Pazarın dışında kala- mayacağını kabul ettiyse, Ortak Pazar istikbalin teşekkülü olduğuna ispat etmiş demektir. Şimdi, bu klübün kapıları Türkiyeye açılıyor. Geçen İktidarın, bütün şantaj denemelerine rağmen zorlamaya muvaffak olamadığı bu nehir Demokratik ve Planlı Türk Ekonomisine geçit veriyorsa bundan dolayı ne kadar sevinsek, ne derece ümitlensek ve nasıl iftihar etsek hakkımızdır. Zira Ortak Pazar, dış görünüşü itibariyi» bir iktisadi te- şekküldür. Aslında, girmek üzere (bulunduğumuz klüp bir "yaşama tarzı", bir "hayat felsefesi", bir "aile"dir. Demir Perdenin dışında ka- lan hür milletler saflarını sıkılaştırırlarken, aralarına Türkiyeyi de al- maya karar vermeleri Türk Demokrasisi ve batılı siyaset felsefesi hakkında içerde beklediğimiz bütün şüphelerin kenarında, -erbabı, bu şüpheleri dışarıya taşırmayı da mükemmelen beceriyor ve bizim za- vallı dış teşkilâtımızı kolaylıkla yaya bırakıyor- bir sağlam inanca sa- hip okluklarını gösteriyor. Dünyanın bizi nasıl gördüğü şimdi, hisleri ve peşin hükümleri bir takım telkinlerle birlikte dile getiren gazete makalelerinin üstünde, elle tutulur bir delille ortaya çıkmış olmak- tadır. Ortak Pazara karşı, Türkiyedeki iki ucun bugünlerde kesif bir propagandaya girişmeleri hiç kimseyi şaşırtmamalıdır» Bizim salon sosyalistlerinin ağzından da, ırkçı ekalliyetin dilinden de mutlaka şid- detli hücumlar dinleyeceğiz ve) gözleri dönmüş halde Türkiyenin ve Türklerin menfaatini minderin altına koymuş bulunan bu grupların tahriklerine şahit olacağız. Ortak Pazarın ve kurulan milletler toplu- luğunun, en koyu muhalif ve düşmanım Moskovada bulduğu hatırla- nacak olursa kampanyanın teması kolaylıkla meydana çıkar. Bu, idea- lizm kisvesine bürünmüş, ya ültra devrimciliği ya da milletin iptidai hislerini kendine bayrak edinmiş iki ucun gerçekte kime hizmet ettik- lerinin yeni işaretini teşkil edecektir. Buna mukabil, Türkiyenin Ortak Pazara girmesinin memleketimi- ze ve milletimize zorlu vecibeler yüklediği bir gerçektir. Karıştırılma- ması gereken, bunun lüzumu ile bunun ağırlığıdır. Hükümetin de ar- zusuna uygun olarak yeni yol arkadaşlarımız bize ve iktisadımıza hay- li geniş adaptasyon zamanı bırakmışlardır. Nimetlerden faydalanıp külfetlere katlanmayacağımız bu devrede gösterilen güvene lâyık ol- duğumuzu ispat edersek, Tanzimattan bir asır sonra Avrupalılaşma dâvamızı hedefine ulaştırmış bulunacağımız muhakkaktır. yürütülür, Türkiyenin gerçekleri gö- zönüne alınarak işlere yön verilir ve 5 yıllık planı takip edecek diğer iki beşer yıllık planda bu husus üzerinde hassasiyetle durulursa muvaffak o ol- mamak için sebep yoktur. Herkes şu- nu bilmelidir ki Türkiyenin Ortak Pa- zar dışında kalması bir felâkettir. O halde, adaptasyon devri derhal başla- malıdır. Hükümetin bu konularda hassas davranman Ortak Pazar hikâyesinin sonunun iyi gelmesini sağlıyacak ve uzun filmi seyredenler, zaman Za- man, hele baslarda çektikleri sıkıntı-