Haftalık Aktüalite Mecmuası Yıll 9, Cilt : XXIV, Sayı : 422 Yazı İşleri : Rüzgârlı Sokak No.: 16 Tel: 11 89 92 P. K. 582 Ankara * idare : Rüzgârlı Sokak No.: 15 Rüzgârlı Matbaa Tel: 1061 96 Başyazar * Metin Toker AKİS Neşriyat Ltd. Şirketi adına imtiyaz sahibi ve Müessese Müdürü Mübin TOKER e Yazı İşlerini Jiilen idare eden Mesul Yazı İsleri Müdürü Kurtul ALTUĞ e Karikatür: TURHAN e Fotoğraf: Hüseyin EZER Associated Press Türk Haberler Ajansı Klişe : Doğan Klişe Bu mecmua Basın Ahlâk Yasa- sına aymayı taahhüt etmiştir. Abone şartları : 3 aylık o(12 nüsha) : 10.00 lira 6 aylık o (25 nüsha) : 20.00 lira I senelik (52 nüsha) : 40.06 lira İlân şartları: Santimi: 20 lira 3 renkli arka kapak : 1.5500 TL. İlân işleri: Telefon : 10 61 96 Dizildiği yer : Rüzgârlı Matbaa Basıldığı yer : Milli Eğitim Basımevi FİYATI: 1 LİRA Basıldığı tarih; 29.7.1962 Kapak Resmimiz Ilyas Seçkin Huzura atılan adım Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları, Menderes İktidarı zamanında, Menderesin yanında yer almış bulun- dukları için zulüm gönenlere "nanik" diyenler, hapse sokulan ga- zetecilere "Alçaklar! Çeksinler cezalarını" diye saldıranlar şimdi bir tarifsiz derde düşmüş görünüyorlar. D. P. nin sokaktan milyoner ol- muş dâhi iş adamlarından birinin gazetesinin yazı müdürlüğünü yat- parken, bir zavallı genç kendini bir hapishanenin demir parmaklıkları arasında buluverdi. Şu anda herşey gösteriyor ki aynı tip meslek er- babından daha başkaları da aynı yolu tutacaklar. Bilhassa bu son sınıf, bir gayretin içinde: Türkiyede Basın Hürriyetinin bulunmadığına herkesi inandırmak istiyorlar. Yalnız, feryatları ne Türkiyenin içinde, ne de dışın- da şimdilik en ufak bir akis yaratmadığından kendi kendilerini yiyip du- ruyorlar- Gazeteci Cemiyetlerine saldırıyorlar, Gazeteci sendikalarına sal- dırıyorlar., kendini bilen gazetecilere saldırıyorlar, nihayet Zürihteki meş- hur Beynelmilel Basın Enstitüsüne saldırıyorlar. Menderesin basın mensup- larım hapishanelere tıktığı sırada bütün bu teşekküller "Türkiyede Basın- Hürriyeti hapı yuttu!" diye feryat ederken bugün, sayısız gazetecinin mahkemelerde sürünmesi, bir nümunenin İse Kızılcahamamda ıstırap çek- mesi kimsenin kılının dahi kıpırdamasına yol açmıyor, bu yüzden de Men- deresçi basın deliye dönüyor. Hani, herkesin gülmeyeceğini bilseler, yerli yabancı bütün basın teşekküllerinin C. H. P- tarafından beslendi- ğine kanaat getirecekler ve dünyayı bu partinin idare ettiğine inana- caklar. Turgay Üçüzün -Kızılcahamam Cezaevinin bugünkü sakininin adı budur- ıstırap çekmesinin hüzün verici tarafı olduğunda herkes mu- tabıktır. Hele genç gazeteciyi tanıyanlar ve siyasi çekişmelerle zerre- ce alâkası bulunmadığını bilenler, basit bir profesyonel olarak kendi- sine verilen görevi yerine getirdiğinden haberdar olanlar İçin Turgay Üçözün serencamı daha da acıklıdır. Ama, eğer onun hapse girmesi karşısında hiç kimsenin resmen kılı kıpırdamadıysa, bunun pek basit bir sebebi vardır- D. P. milyonerinin yazı müdürü, hapise Türkiyede Basın Hürriyeti olmadığından dolayı değil, olduğundan girmiştir. Genç Üçözün suçu, ahbapları ne kadar pesten geçerlerse geçsinler, herkesin malümudur. D. P. nin sokaktan milyoner olmuş pek becerikli işada- mının gazetesinde çıkan bir yazıdan dolayı, gurbet elinde, Tokatta bir garip öğretmen, ismi de zikredilmek suretiyle ve hilafı hakikat isnat- larda bulunularak kendisine hakaret edildiğini bildirmiş, adalete baş- vurmuştur... Adalet de gerekli işlemi yapmış, yazılanın hakikaten bir gerçeğe dayanmadığını tesbit etmiş, hakaretin mevcudiyetini görmüş ve suçluyu cezalandırmıştır- Davacı Başbakan veya ideal arkadaşların- dan biri değildir. Savcıya tazyik de yapılmamıştır. . Mahkeme heyeti- ne, unutulmaz Adil Güneşoğlu başkanlık etmemiştir. Hükmü tasdik eden Temyiz Ceza Dairesine, herkesi emekliye sevkettikten sonra, bir Hüseyin Avni Göktürk bir Celil Cevherioğluyu getirmemiştir ve tef- himden önce bir kudret sahibi cezayı açıklamamıştır. Bugünkü idare- nin en çok aleyhinde bulunanlar dahi hâkim teminatı veya politik bas- la a sunda ağızlarını açamadıklarına göre ortada ne var? Hiçbir şey! Dünya umumi efkârı da, Türkiye umumi efkârı da, milli ve milletlerarası basın teşekkülleri de "Hiçbir şey" diyorlar, omuzlarım silkiyorlar, Menderesçi basını deliye, divaneye döndürüyorlar. Şimdi, iktidar bir noktayı dikkatle kaale almalıdır- Siyasi güven- liğin bulunduğu bir ortamda, bir gazetecinin, açık hakaret suçundan dolayı hapse atılmasını herkes makul karşılıyor. Gerçi, talihsiz deli- kanlıya hapis cezası vermektense, patronuna ağır bir para cezası yük- lemek ve basın suçlarından bedeni tazyiki kaldırmak çok daha İyi ola- caktır. Bunu yaparken de, marifet sahibinin hukuk mahkemelerinde aylarca, senelerce zaman öldürmesine karşı ve cezasını bir an önce bulması için çare koymak gerekecektir. O, işin istikbale ait, kanun işi..- Ama, başta İsmet Paşa, herkes emin olmalıdır ki yarın Tedbirler Kanununun fikir söylemeyi meneden müeyyidelerinden ötürü bir gar zetecinin kılına halel geldiği takdirde yerli yabancı bütün Basın ve ba- sın teşekkülleri bayrağı açacaklardır ve bu ii Ki tıpkı Menderes devrinde olduğu gibi bu mecmua yapaca Zira Basın Hürriyeti hakareti meneder, fikir ve inanç seviyesinde, memleketin iç ve dış güvenliğine halel vermeyen herseyin söylenmesi- ni mubah görür. aygılarımızla Sayın büyüklerimiz, bu böyle bilme-.. AKİS