YURTTA OLUP BİTENLER için bir fedakarlığa daha çağırıldığı- nı öğrenen bir yaşlı kadın şöyle mı- rıldandı: — Allah yardımcısı olsun!" Devlet Başkanlığı Bir tutum ve sonrası Bitirdiğimiz haftanın sonlarında bir akşam, rahatsızlanmış olan C. H. P. Genel Sekreteri İsmail Rüştü Ak- salın yerine Koalisyonun Perde Ar- kası Temaslarında görev alan Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Satır An- karadaki 19 Mayıs Stadyumuna gir- diğinde Galatasaray . Beşiktaş gece maçı heyecanlı bir noktasındaydı. Be- şiktaştan bir gol yemiş bulunan lig şampiyonu bir türlü belini doğrultup rakibine mukabele edemiyor, bunal- dıkça bunalıyordu. Halk kendini karşı- laşmanın çekişmesine vermiş, ılık başkent akşamının tadını çıkarmaya ve gündelik hayatın sıkıntılarını u- nutmaya çalışıyordu. Kemal Satır, doğruca şeref loca- sına çıktı. En ön sıranın ortasındaki iskemlede (oCumhurbaşkanı oCemal Gürsel oturuyordu. Devlet Başkanı, civcivli gecede Çankayadan aranmış, fakat futbol maçı seyretmeye gittiği öğrenilmişti. C. H. P. nin Genel Sek- reter Yardımcın için, stadyumun yo- lunu tutmaktan başka çâre kalmadı. Kemal Satır önce Cumhurbaşkanının yaveri ile temas etti, taşıdığı haberi onun vasıtasıyla Gürsele iletti. Dev- let Başkanı biraz sonra, locadan ay- rılarak maçı terketti Maçta, başkentin sâdece spor de- gil, siyasi muhabirlerinden bir kısmı da hazırdı. Gürseli kapıda yakaladı- lar ve haber sordular. Konuşkan Dev- let Başkanı bu defa, gazetecilere, rad- yonun saat 22.45'teki Haber Bülteni- ni dinlemelerini salık verdi ve muhte- şem Cadillac'ına binerek son sürat Çankayaya çıktı. Aslına bakılırsa, radyonun Haber Bülteninden nenin çıkacağı aşağı yukarı herkes tarafından biliniyordu. Haftanın başında patlak veren ciddi kriz üzerine (Bk. ükümet" - Say fa : 7) bir süre gene tereddütte ka- lan Cumhurbaşkanının tek çıkar yolu gördüğü Ve onun icaplarını yapmayı kabul ettiği duyulmuştu. Sâdece İs- met İnönünün bir kabine kurup du- ruma sükünet vereceği görülmüş, bu- nun için Cumhurbaşkanının radyo yo- luyla ve millet önünde Başbakandan görevine devam etmesini istemesi zarureti anlaşılmıştı. Ondan önceki bütün temaslar, arzuladığı hükümeti kurmak imkanı kendisine temin edil- meden İsmet Paşasın yeni bir mace- raya girişmeyeceği gerçeğini ortaya koymuştu. 6 Cemal Gürsel Sayın Devlet Başkanı Temeldeki çırpıntı İsmet İnönü, kriz patlak verdikten sonra kendi Grubunda hâdiseleri anlatırken "Siz bu buhranı onbeş gün- lüktür sanıyorsunuz. Ben iki aydır uğraşıyorum" dedi. Gerçekten, Koa- lisyon içinde patırdı gürültü o tarih- lerde ve bilhassa Cumhurbaşkanı Gür- selin parti parti dolaşıp her bir yerde af konusunda bir ayrı şey söyleme- siyle alevlendi. İtiraf etmek lâzımdır ki Birinci Koalisyon, bir aşk izdivacı değil, bir mantık ve menfaat izdivacı olmuştur. İnönünün Başbakanlığının, o günlerin havası içinde Parlamento- nun bir kılıç darbesiyle dağıtılması- nı önleyecek tek formül olduğu an- laşıldıktan sonradır ki gerek Gürsel, gerek A. P. bu hal tarzını benimse- mişlerdir. Nitekim Birinci Koalisyon bu gayeyi gerçekleştirmiştir. cak, ne zaman tehlikenin li artık işlerin üzerine netle eğilinebileceği ihtimali belir. diyse, onunla beraber bir kaç çevre- den gelen we gay;etler (oOde arz-ı endam etti. A. P. içindeki ırkçı ekalliyet, eline af bayrağını alarak hisler üzerine yatırım yapmaya ve İnönüyü zorlamaya çalıştı. İnönü, kuvvetinin derecesiyle hududunu bilen bir devlet adamı olarak iktidar or- taklarım ikaza çok gayret etti. Ne- reye kadar tehlikesiz gidilebileceğini çok söyledi. Bu sözler, ilk başta A. P. nin lider takımı üzerinde tesir bı- raktı. Fakat bu takımın o kulağına, Çankaya kesiminden de ümit dolu, ılık rüzgârlar gelmeye o başlayınca lik, gözlerin önünde başka ufukların a- çılması güç olmadı. O tarihte bu rüz- gârlar, Cumhurbaşkanının Genel Sek- reteri ve Milli Birlik İktidarının se- çim öncesi unutulmaz İçişleri Bakanı Nasır Zeytinoğlu marifetiyle (o Parla- mento vadisine Çankaya tepesinden estirildi. Zeytinoğlunun, her partiden çeşitli kimselerle teması bilinmekte- ve A Tahtakılıç ekibi Genel Sekreterin sık Ziyarete gittiği, Hükümetten bol bol şikâyet ettiği, başka iktidar formül- lerini görüştüğü, ümit, kuvvet ve ce- saret verdiği şahsiyetler oldular Birinci partideki bu gayretler, 29 Şubat âlârmıyla tesirini kaybetti ove o tarihte çok kimse, sağanak ihtima- linin bu derece yakınlaşmış olması karşısında kendilerine okunan Çanka- ya türkülerinin pek de asıl ve oesa- sa dayanmadığını hissetti. Akıllar bir anda başa geldi, hayaller bırakıldı, İnönünün arzuladığı ve memleketin beklediği işleri yapabilmesi için (o o- nun etrafında birleşikti. Parlamento, Hükümetin yanına kaydı. A. P. den sivriler ve ırkçılar defedildi. e Birlik, beraberlik şarkıları af yaygaraları- nın yerini aldı, affın sebep değil, ne- tice olabileceği gerçeği iyice kavran- dı. Memlekette havanın düzelmesi, ba- rometrenin iyiye gitmesi, Bütçe so- nunda hareketin ve bereketin beklen- mesi bu sayede kabil oldu. Bir görüş farkı Çankaya ile Hükümet arasında bir görüş farkı, 22 Şubat alevinin kül- lenmesinden sonra, hadisenin mesulle- rinin kaderi tartışması sırasında tek- rar ortaya çıktı. İnönü, o gece vaad edildiği gibi, kan dökülmediğine gö- re mesullerin emekliye sevkedilmele- riyle yetinilmesi gerektiği tezini sa- vundu ve bir ihtilâlin sonunda boğa- zına kadar politikaya gömülmüş bir ordunun, bir noktada bir çizgi çekip geçmişi bir yana bırakmak suretiyle politikadan kurtarılabileceğini bildir- di. Bu, pek memnuniyet uyandırmadı. Bu noktadan sonradır ki Gürselin yanında hiç ümit edilmeyen bir sima belirdi: M. B. K. devrinde itidali, ba- sireti, olgunluk ve Demokrasiyi tem- sil eden Osman Köksal! Hemen se- çimlerden önce, Orduyu ele geçirmek üzere bir yeni temizliğe (o girişilmesi teşebbüsü olmuş fakat bu, daha baş- langıçta akamete uğramıştı Bazı kimseler 22 Şubatın genişletilmesi, dallanıp budaklanması suretiyle, OO tarihte kendi güçlerinin yetmemiş ol- duğ eliyeyi İnönüye yaptır- tabilecekleri hayaline kapıldılar ve o istikamette manevraya giriştiler, | İ- nönü, bu gayreti tebessümle seyret- ti. Ama Gümüşpala, bir balık gibi AKİS, 25 HAZİRAN 1962